5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
621
Okunma
Kaderin insanı nerelere götüreceği meçhul.Bir sabah hiç tanımadığınız bir yerde uyanmak çok da imkansız değil ya da bulunduğunuz şehri terketmek.Bıktıran alışkanlıklar...Aynı yol,aynı sokak,aynı insanlar ve aynıları....Ve bir gün tüm bu aynıları özlemek,terk edememek....
Şu an dünyada neler oluyor acaba?Sadece burası için değil tüm dünya için bir merak duygusu sardı içimi.Dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir ağaçtan düşen bir yaprağı görmek isteği sardı içimi.Ya da şu anda doğan tüm bebekleri görmek isteği.Evet tam şu saniyelerde doğan tüm bebekler.Ve tam şu saniyelerde ölen tüm insanların akıllarından geçirdikleri en son şeyi bilmek isteği.Ve işte tam şu saniyelerde inandıkları doğrular uğruna savaşan insanlar.Var mıdır?Kaldı mı?Vardır.KESİNLİK YOK BU CÜMLEDE TEMENNİ VAR SADECE.Ama eminim o insanlar varlar.Dünyanın neresinde necilerdir bilemem ama varlıklarını biliyorum daha doğrusu hissediyorum.Tüm bu yazdıklarımın yanına bir de bugün dinlediğim hikayeyi yazacağım:
1945li yıllarda Amerika sömürgeci politika izlerken haltan bazıları buna tepki göstermiş.’’Biz Amerika olarak başkalarının işlerine karışmayalım,onları sömürmeyelim’’ demişler.Ve o zamanlar 52 bin kişi tutuklanmış.Bir kısmı infaz edilmiş.Bu tutuklananlar arasında elebaşları olarak görülen Rozenbergler de varmış.Bunlar karı, koca ve iki çocuklu bir aileymiş.Rozenberglerin elebaşları olarak idamlarının şart olduğuna karar verilmiş.Ancak bu insanlar hayatlarında karınca bile incitmemişler.Sonunda bunları Rus casusluğuyla suçlamışlar.Yok evlerinde bir masa çizelgesi çıkmışmış ama masa yokmuşmuş,masayı yakmışlarmışmışmış.Ne olup bittiyse karı kocanın idamına karar verilmiş.Ama tüm dünya ayaklanmış.Yetkililer telaşa kapılmışlar.Sonunda bunlara ’’Suçunuzu kabul edin cezanızı 30 yıla çevirelim ’’demişler.Olmamış.’’Tamam kabul edin,20 yıla çavirelim’’demişler ama nafile karı koca kabul etmemişler.Karısına,’’Kocam suçlu ben suçsuzum de sen serbest kal,kocanın cezasını 10 yıla düşürelim’’demişler.Kabul etmemiş.Sonunda teklifleri sunan adamlardan biri Rozenberglere çocuklarının fotoğraflarını göstermiş.’’Bakın!Onları aradık,anne babanız bu akşam eve dönecekler dedik.Onlara acıyın’’demiş.Ama ses yok.Rozenbergler bir dakika istemişler. Adam,’’Bakın telefon burada.Yan odada başkan var.Söyleyin ve hemen gidin’’demiş.Rozenbergler ’’Bunlar bizim çocuklarımız,onlar için herşeyi yaparız ama ya bize gönül veren suçsuzluğumuza inanan binlerce insan,onlar bizim çocuklarımız değil mi?’’demişler.Başkan gelmiş.’’Ne oldu?Yarım saattir bekliyorum.Hatta sorun var galiba ’’demiş.Ama birkaç saniye sonra duydukları karşısında hiçbirşey diyememiş.
Nerden nereye?Hikayeyi de bitirdik.
(10 yıldır günlük tutan biriyim.Bu yazıyı 1999 yılında tam da bugün 20 Ağustosta yazmışım. 10 yıl öncesine geri döndüm.Paylaşmak istedim.