4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1641
Okunma
..... Ergenekoncuların organize ettiği 28 Şubat tarih falan olmadı, tahribatına devam ediyor. Bu hainlerin en korkunç ve millete yapılmış bir ihânet olarak değerlendirebileceğimiz icraatı 8 Yıllık Zorunlu Eğitim’dir. 7 yaşındaki bir çocuk ile ergenlik çağına girmiş 15 yaşındaki bir gencin aynı bahçeyi, aynı koridoru, aynı tuvaleti kullanmaları akla ve mantığa aykırıdır, pek çok olumsuzluklara sebep olmaktadır. Mesut Yılmaz, Ergenekoncuların dayatmalarına ve samimi dostu, Yahudi işbirlikçisi Aydın Doğan’ın taleplerine boyun eğmiş, sağcı tabanının sesine kulak vermemiş, onlara kalleşlik yapmıştır. “Siyasi hayatıma mal olsa bile bu kanunu çıkaracağım” diyerek İmam-Hatip’lerin orta bölümlerini de kapatmış ve 8 Yıllık Zorunlu Eğitim’i milletin başına musallat etmiştir. İşbirlikçileri de Ecevit ve Bahçeli olmuştur. Amaçları ne çağdaşlık, ne de millî menfaatlerimiz idi. Amaçları, İslamî uyanışın önüne geçmek, dinini bilmeyen, inançsız nesiller yetiştirmekti. Bu amaçlarına ulaşmak için bir de Zorunlu Eğitim’i bitirmeyen çocuklara Kur’an öğrenme yasağı getirdiler. İnsan haklarına ve inanç özgürlüğüne bir darbe mahiyetinde olan bu yasak, ne hikmetse, Yahudi ve Hıristiyan çocuklarına uygulanmamıştır. Erdoğan döneminde bu yasak kaldırılmamış, sadece 12 yaşa indirilmiştir. “Oylarınızı ürkeklere değil, erkeklere verin.” Diyen Bahçeli, Rahşan Ecevit’in “Faşistler” hakaretini yemiş, Fazilet Partisi ile bir sağcı iktidar kurmak yerine Ecevit’e saygıda kusur etmeyen bir icraat sergilemiştir. Ecevit, “Bu bayana haddini bildirin.” Diye höykürürken sesini çıkarmamış, MHP’li bayanların çoğunun başörtülü olduğunu unutmuştur. Bununla da kalmamış kendi başörtülü milletvekiline başörtüsünü çıkarttırmıştır. Bahçeli’nin meydanlarda esip gürlemesi inandırıcılıktan uzaktır. Ergenekon olayında CHP ile aynı paralelde fikirlere sahiptir, bugüne kadar Ergenekoncu hainlerle ilgili olumsuz bir söylemi olmamıştır. Milletimizin Sayın Tayyip Erdoğan’dan beklentisi, bu inanç tahribatının ve adaletsizliğin önüne geçilmesi, derhal bu yasağa son verilmesidir.
.....İkinci bir husus, karma eğitimdir. Avrupa ve Amerika, karma eğitimin mahzurlarını görmüş, erkek ve kız okulları açmaya başlamıştır. Bu okulların karma okullara göre başarıları çok daha yüksektir.
.....100 yıldır azınlıklar baş tacı edilirken, çoğunluğun inanç ve düşünce özgürlüğü baskı altına alınıyor. Bu ülkede niçin azınlıkların istekleri yerine getiriliyor, onlara her türlü imkân sağlanıyor da Müslüman çoğunluğun istekleri reddediliyor? Okumuş cahiller yetiştiren eğitim sistemimiz, İslam kültürü verecek şekilde yeniden düzenlenmeli, Tevhit-i Tedrisat zorbalığı terk edilmelidir. Müslüman halka çocuklarını eğitme özgürlüğü tanınmalıdır. Bir Müslüman, her türlü batıl inanç ve davranışı yasaklayan son dine inanır ve “Emr-i bil ma’ruf, nehy-i an’il münker” emrine uygun olarak önce kendi çocuklarına sağlam bir İslam itikadı vermek ister. Atalarımız, sağlam bir medrese eğitimi almış yiğitlerle yüzyıllar boyunca İslamiyet’in bayraktarlığını yapmıştır. Bu inanç ve itikat sağlamlığı sayesinde destanlar yazmışlar, üç kıt’ada İslam adaletini tesis etmişlerdir. Çanakkale Savaşlarına giden Galatasaray İdadisi öğrencilerinin şehit olmaları nedeniyle o yıl Galatasaray İdadisi mezun verememiştir. Daha sonra Galatasaray Lisesi adını alan bu okulumuz, bugün Mason Locaları’nın işgali altındadır. Mason Rotaryenler, Tevfik Fikret Salonu’nda düzenli olarak toplantılarına devam ederler. Mason olmayan öğretmenler bu okulda barınamazlar. Öğrenciler, 88-90 yıllarında okul müdürü olan Prof. Dr. Yıldızhan Yayla’ya ve diğer Mason hocalara “Abi” diye hitap ederlerdi. Bu okulun şu anda spor salonu olarak kullanılan bölümü yüzyıllar boyunca Müslümanlara mescit olarak hizmet etmiştir.. Beyoğlu halkı namazlarını burada kılmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde Galatasaray Lisesi öğrencileri yıllar boyu papazların önderliğinde Paskalya ve Noel günlerinde kiliseye götürülmüş, bir Hıristiyan gibi kendilerine kilisenin âdetleri uygulanmıştır. Mezun olacak öğrenciler tarafından düzenlenen Şamata Partilerinde yapılanları anlatmaya ben hicap duyuyorum. YÖK, bu okulun mezunlarına, ÖSS’de ayrıcalık tanınmasına göz yummaktadır. Meslek Liselilerin puanlarını düşürülüp katsayı adâletsizliğine kurban edilirken, Galatasaray Lisesi mezunlarına kıyak yapılmaktadır. Soruyorum, bu okulun öğrencileri beyaz da Meslek Liseliler zenci midirler?
..... Mademki egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, o hâlde Tevhid-i Tedrisat konusunda milletin görüşü alınmalı ve millete eğitim-öğretim özgürlüğü tanınmalıdır. İsteyen, çocuğuna İslam Medeniyeti eğitimi, isteyen Batı Medeniyeti eğitimi aldırsın. Müslüman milleti zorla gâvur yapma çabalarından artık vazgeçilmelidir. İnönü’nün dediği gibi hâlâ millet devletin en büyük düşmanı olarak görülmeye devam ederse bir adım ileriye gidemeyiz. Millete egemenlik tanımak kimlerin işine gelmiyor? Bunu iyi irdelemek lâzım. Kürtlere demokratik haklar vermekten bahsedenler, PKK Terör Örgütü’nün siyasi kanadı olarak faaliyet gösteren DTP ile dirsek temasına geçenler, şühedâ çocuklarına uygulanan adâletsizliklere son vermeyi de düşünsünler.
.....Bir başka konu yargı sultası. Hükümet bir an önce bağımsız; fakat taraflı olan yargı sultasına dur demelidir. Yarsav mesela. Bir dernek olduklarını İnternet adreslerinde beyan ediyorlar. Peki savcı ve hakimlerin bir derneğe üye olmaları kanunen yasak değil mi? Yasak. O hâlde bu derneğin faaliyetlerine devam etmesine niçin müsaade ediyor da kapatılmıyor? Savcı ve hakim atamalarında Yarsav üyesi olma kriterinin ön planda tutulduğu biliniyor. Yarsav ise pervasızca Ergenekon’un avukatlığını yapmaya devam ediyor.