Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
kazım demir
kazım demir

bir işçinin günlüğü[4]

Yorum

bir işçinin günlüğü[4]

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

744

Okunma

bir işçinin günlüğü[4]

BİR İŞÇİNİN GÜNLÜĞÜ (4)
02.1.2007
Soyunma odasının girişine bir yazı asmışlar: “Portlift sürücüsü, saat 3:30 sıralarında, depoya hammadde taşırken, dikkatsizliğinden dolayı, otomatik kapı açılmadan depoya girmeye kalkıştığı için, deponun otomatik kapısına çarpıp, fabrikayı maddi zarara uğrattığı için 1400 ytl cezaya tabi tutulmuştur. Bu tür dikkatsizlikler devam ettiği takdirde ceza oranının artacağını bildiririm.” Oysa kapının otomatik mekanizmasının bozuk olduğunu fabrika yönetimi biliyordu. Yaklaşık 3,5 ay bedava çalışacak... Zaten aldığı asgari ücretle zar zor geçiniyor, onu da ellerinden alıyorlar. Yazıyı da ibret olsun diye, fabrikanın her tarafına asmışlar. Üstelik aylık bordroda gece vardiyası yok diye gösteriliyor. Beş-altı çocuğu olanı çocuksuz gösteriyor, evli olanları dahi bekar gösteriyorlar. Para basma makinesi olarak kullandıkları işçilerin kuruşlarına göz dikiyorlar. Tüm bunlara rağmen tepkisiz kalmaya devam ediyoruz. Peki ne zamana kadar….
13.01.2007
Arkadaşımın babası rahatsızdı. Birden nefesi kesiliyor ölecek gibi oluyormuş. Gece acile götürmüşler, bir iğne yapmış göndermişler. Yarın gel demişler. Biraz olsun rahatlamış, ama sabaha doğru tekrar başlamış ağrıları. Devlet hastanesine yeniden götürmüşler. Orası da Tıp Fakültesine sevk etmiş. Doktorlar, bağırsakları düğümlenmiş kalbi sıkıştırıyor, ameliyat gerek, demiş. Hastanede yatması gerektiğini ama hastanede boş yatak olmadığını söylemişler. Hastane belgelerine “serbest hastane” yazmışlar, istedikleri hastaneye götürebilsinler diye. Ön müdahale için basınç uygulamışlar. Oradan ayrılıp özel bir hastaneye baş vurmuşlar. Nede olsa özel daha iyi bakar!.. Özel hastane doktoru, “tıp fakültesindeki müdahale etkili olmuş, bağırsaklarındaki düğümlenme çözülmüş, yalnız hasta bu akşam hastanemizde gözetim altında kalmalı” demiş. O gece orada kalmış. Sabah hastaneden çıkarırken 260 ytl hesap çıkarılmış. Arkadaşım itiraz etmiş. “Sadece 1gece yatak parası bu kadar olur mu? Hem de SSK’ lı olduğumuz halde.” Öyle bir liste çıkarmışlar ki... Yapacak bir şey olmadığını gören arkadaşım, parayı arayıp bulmuş, babasını hastaneden çıkarmış. İki-üç gün içinde rahatsızlık tekrar başlayınca Tıp Fakültesine yeniden götürmüşler. Bu kez ameliyat için hastanede boş yatakta bulmuşlar. Ama bir sorun vardır; hastanın bilgisayar kayıtlarında, özel hastanede ameliyat edildiği görünür. Şaşırmışlar... Hasta burada, isterseniz bakın, hiçbir ameliyat belirtisi yok. Tekrar özel hastaneyi aramışlar, bir yanlış anlama olmuş, gelin ameliyat edelim, demişler. İşe gelirken morali bozuktu arkadaşımın, ne yapacağını bilmiyordu. Bende kendisine, bir avukata baş vurup, sözü geçen özel hastaneye, babasının hayatını tehlikeye attığı için dava açmasını önerdim. Ama o kadar çabama rağmen, “Allah öbür dünyada onların cezasını verir” diye geçiştirdi. Öbür dünyada deyip tepkisizliğimiz daha nereye kadar... Çocuklarımıza karanlık bir gelecek bıraktığımızın farkında mıyız?
11.02.2007
Gece vardiyasında bir kağıt parçası elimize tutuşturdular. İşçiler, okumadan, acele imzalayıp, vardiya amirine veriyorlardı. Ben okuyunca hemen tepkileri üzerime toplandı. Vardiya amiri “daha imzalamadın mı?” deyince, “ama burada ne demek istediklerini anlamadım” dediğimde, “yanındaki arkadaşına sor. Bak hemen imzaladı. Zeki adam hemen kavrar.” Yanımdakine sordum, biraz geveledi. “İşte, biz, 12 saat gece çalışıyoruz ya kendi isteğimizle...” İmzalayanın çıkışını veriyorlar. Vardiya amiri dışarı çıktığında, bu fırsatı değerlendirerek anlaşılmaz metni kopyaladım. Aynen şu şekil yazıyordu; başta fabrika, adres, telefon ve diğer bilgiler, sonra da şöyle yazıyordu, işyerince istenen hallerde, çalışma sisteminde değişiklikler yaparak, gurup çalışma sistemini kabul ettiğimi, iş akdim devam ettiği süre içerisinde hiçbir baskı, telkin altında kalmaksızın, kendi iradem ile tasdik eder, aksi takdirde, bu çalışma sistemine uymadığım taktirde iş akdimin bildirimsiz olarak fesini kabul ederim.” İyi bir şey olmadığı kesin, ama sadece 12 saat çalışma değil, daha çok şey ifade ediyordu. Kağıdı imzalamak zorunda kaldım. Elimdeki kopyayla, ilk işim GEB’deki arkadaşları bulup, bu kopyayı gösterip, bu konuda bilgilenmek oldu. Bu kez bir hataya düştük, hiç olmazsa bundan sonra ne yapacağımızı biliriz.







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir işçinin günlüğü[4] Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir işçinin günlüğü[4] yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
bir işçinin günlüğü[4] yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL