5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
870
Okunma
Azrail, yaz mevsiminde gelmeli bana.
Mesela Ağustos ta.
Bir cumartesi sabahı..
Saat dokuz otuz da..
velveleye meydan vermeden,
sessizce
ve aniden..
Ne ambülans ne doktor telaşı.
Yaz mevsimi iyidir kabir kazanlar için.
Hem eza cefa da çekmez cemaat kar’da kış’da.
Ve sabah gelirse azrail,
konu komşu ve çocuklarımın,
uykusu da bölünmez böylece.
Cumartesi gelirse bana ölüm,
ola ki birkaç dost katılmak ister
cenazeme uzaklardan,
hem mesai günü değil,
hem de Cumartesi Pazartesiye
bir adım daha uzak Pazar’dan..
Malum iş güç..Dünya telaşı.
Bir de minarede, o ince sesiyle,
kurdun kuşun bile hasret kaldığı,
Ali hafız (ÖZ) ünlemeli beni..
Namazımı da dünya malı en az olan
bir garip müslüman kırdırmalı.
Zaten benim namazımın cemaati de,
Tüsiad mensupları olacak değil ya.
Kabrimi de Arap Cafer amcam kazmalı..
Hani komşuyuz ya,
belki biraz torpilli olur kabrim..
bir karış genişce kazar belki..
Evet evet..
Azrail gelince bana, yaz mevsiminde gelmeli.
Agustos ta ..
Bir cumartesi sabahı..
Saat dokuz otuz da.
Ama önce helallik dilemeli herkesten.
Kutlu peygamber gibi,
malını mülkünü ortaya serivermeli..
"Alacağı olan gelsin alsın,
kimin sırtına vurduysam;
işte sırtım, gelsin vursun ! "
diyebilmeli..
Vasiyet de yazmalı ayrıca.
Çocuklarıma, karıma , arkadaşlarıma, ve can dostuma.
"Ben size layık olamadım, helal edermisiniz hakkınızı ? "
diye sual etmeli.
"Kalan sağlar sizi mesud etsin"
demeli canı gönülden..
Çocuklarımı en az bin yıl özlemeyecek kadar öpmeliyim..
En az bin yıl yetecek kadar kokmalıyım..
öpmeliyim..kokmalıyım..
Ve "Hoşcakalın" demeliyim ardından..
Hoşcakalın..
Sonra helvacılık çarşısına doğru yürümeliyim.
Tanıdığım herkese son kez selam vermeliyim.
Fırıncı Pala dayının (Patiska’nın) elini öpmeliyim..
Bunca yıllık ekmekler için ona teşekkür etmeliyim..
Berber Kostik Zeki ile de helalleşmeliyim.
Ölmeden, mahallemin delisine,
yine normal adam muamelesinde bulunmalıyım.
Elini sıkıp derteşmeliyim duvar dibinde.
Rahmetli "Almanyalı Süleyman" ın kabrine gitmeliyim sonra.
Ve sonra ona hiç yapmadığım şakayı, ilk ve son kez
ve bir kez de, ben yapmalıyım.
Ona demeliyim ki ; " Süleyman abi gözün aydın ! Senin paraları
devlet haciz kanalı ile, Suphi Hoca’dan geri almış..
ve Ülkenin dış borçlarını kapatmış.
Şimdi de Elmalı’ya senin adını verdikleri bir Üniversite inşaa ediyorlar.
"Süleyman Kormalı Üniversitesi" Ben gördüm.. valla "
demeliyim..
O inanmalı ve uzunca bir kahkaha ile gülmeli..
ya da inanıyor gibi yapmalı...
Ve sonra,
duvar dibindeki karınca yuvasına
ekmek kırıntısı dökmeliyim ..
Malum Ağustos ayındayız,
hain böcek saz çalıp alem yapacak
ama karınca hep çalışacak..
Yok öyle yağma..
Hay allah unutuyordum,
aklıma gelmişken
sokağımın dönemicinde
yine hep dönmeyecek babasının yolunu gözleyen
yetim çocuğun başını arada bir okşasın diye,
bir dosta ricada bulunmalıyım.
Bunu mutlaka yapmalıyım.
Ve böylece çekip gitmeliyim...Sessizce..
Hiç yaşamamış gibi.. hiç doğmamış gibi..
En fazla bir hafta on gün sonra da unutulmalıyım,
Kulaklarım çınlamasın.
Kimse beni anmasın.
Çünkü çok uykum var.
yükünü taşıyamayan yaşlı bir hammal’ın yorgunluğu
ve uykudan uyanıp da
bir daha asla uyuyamayan gözlerim var.
Hiç güneş görmemiş gibi..
Hiç tenim yanmamış gibiyi.
Cehenneme odun taşıyanlarım, yorulacak gibi değil.
Arada birde ellerindeki kovaları gösteriyorlar..
Sanki içinde su var varmış gibi..
Sanki kovadaki kezzap değilmiş gibi..
Ama ne çare, Azrail gelmeyecek daha.
Çünkü çile ile dolması gereken
bir heybem var benim.
Üstelik,
Delik bir heybe !
tahir kaya ELMALI/ANTALYA