10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
736
Okunma

Evliliğinizin yürüme imkânının kalmadığına karar verip, dostça ayrıldığınızı söylüyorsunuz.
Ne kadar güzel...Ne kadar da çağdaşsınız, medenîsiniz !
’ Herkes kendi hayatını yaşamalıymış !’ Çocuklar için de yürümeyen, eziyet haline gelen evliliğe katlanılmazmış. Oh ne güzel..Ayrıldınız, kurtuldunuz evliliğin eziyetinden. Şimdi
herkes kendi hayatını yaşayacak...
Peki anne, baba ! Biz ne olacağız ? Bizi hiç mi düşünmediniz ? Düşünmeniz gerekmyor mu ?
Biz de sizin gibi kendi hayatlarımızı yaşayabilecek miyiz şimdi ?
Evliliğiniz hatalıysa bizim günahımız mı ? Bize mi sordunuz evlenirken...
Ve dünyaya getirirken danıştınız mı, fikrimizi aldınız mı ? Böyle bir sonuca katlanıp katlanmayacağımızı öğrendiniz mi ?
Hakkınız var mı, bizi annesiz- babasız bırakmaya ?
Hiç bir çocuk annesiz- babasız kalmak istemez. Sevgi ister, şefkat ister, korunmak- kollanmak ister. Bunlar olmasa bile yine de anne ve babalarının yanında olmak ister.
Evlenirken bir daha düşünün. Başkalarının zoru ya da etkisiyle asla evlenmeyin. Hatalı
bir evlilik ise yaptığınız, dünyaya çocuk getirmeden ayrılın. Çocuklar gelmişse dünyaya
hatanızın ya da kaderinizin sonucuna katlanın. Ceza ise cezanıza kader ise kaderinize
razı olun.
Çocuklar için her şeye değer. Annelik diye babalık diye bir iç güdüsü varsa insanların ve kutsalsa bu güdüler, lâyık olmak için çaba sarf edin. Hayat çarşı pazar değildir. Almadan
da vermeyi bilmiyorsanız eğer, çekin gidin başka dünyalara. Bu dünya önce insanlara sonra diğer kutsal varlıklara aittir. İnsan olmayıp da insanmış gibi yaşamaya kalkanların
yeri olmamalı bu güzelim dünyada. İstemiyoruz maskeli hiç kimseyi.
Hiç bir mazeret çocukların annesiz babasız bırakılmasını haklı kılamaz.
Fikret TEZAL