De ki: Ey MUhammed! "Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza." Fakat âyetler ve uyarılar inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz. Yunus.101.


Göklerin ve yerlerin akıllara durgunluk veren harikalarını hatırlatan Yunus suresinin 101 inci ayetinden söz edilirken,yaratılışın harikalarını düşünmeyenler hakkında biricik gaye -ufuk,insan, Hz. Muhammed"in (sav)"Yazıklar olsun,bu ayeti dudakları arasında geveleyip de manasını düşünmeyen basiretsizlere.." diye buyurması kafalarının mutlaka çalışmasını öngören bir uyarmadır..

Böylesine kişilerin okumalarına,okumak bile denemeyeceğini açıkca söylemiştir. Peygamber"imiz ve yüce İslam dini,Ulu Allah"ınsahipliği içinde bulunan tüm yaratıklar hakkında düşünmeyi Yüce Allah"a yaklaştıran ibadetlerin en büyüklerinden sayar.
Hz. Muhammed"in (sav)"Bir an düşünmek,bir yıl ibadet etmekten daha yeğdir" diye buyurması düşünmenin yer ve değerini dolayısı ile mevkini en güzel belirten bir ifadedir..

Kainat adını verdiğimiz şu varlık alemi üzerinde durmak ve bunu inceleyerek aklın buluşları ile ulu yaratan yüce gücünü anlamaya çalışmak her kişi için dini bir görevdir..
Düşünün...Kur"anı Kerim"in insanları böyle bir incelemeye ve ilmi araştırmaya teşvik etmesi kitap ehlinin akıl ve ilim ile dinin birbirine zıt iki düşman olduğunda görüş birliğine vardıkları bir zamandaydı.

Evet,Hiristiyan dini iman esasları ile akıl ve ilim arasında bir ,çelişme olmakla birlikte gene de dinin ve imanın gösterdiklerine inanmak,akıl ve ilmi bir yana itmek,gereklidir.
Hiristiyanlıkta aklın en ufak bir rolü yoktur.
Dinde akla uymayanlar birer sırdır,bunları düşünülmeden inanılır..Din ve İman konularında düşünmek ve akıl yürütmek,küfrü gerektirir.

Batıda dinleri incelemkle meşgul olan bilginler,dini ayrı şekil ve biçimlerde tarif etmişlerdir.
Bu tariflerden bazıları şöyledir.

"Din,ruhun öyle bir kuvvetidir ki,insana aklı ve duyu organlarından ayrı olarak çeşitli isimler ve değişik rumuzlarla sonsuzu idrak kabiliyetini verir."---Max Müller.---

"Din,insan ruhunu gerek kendisine ve gerekse tüm kainata hakim olduğuna inandığı sırra ait ruhu birleştiren bir ihtisastır.
Bu itibarla din,insan insan hayatını tahdit ve takyit etmekten ibarettir."---Raville---

"Din insanoğlunun mutlak surette boyun eğmesini ve bağlılığına ait kalbinin derinliklerinde beslediği içten bir duygusudur."---Ş.Maker---
Bu tarifte diğer iki tarife yaklaşan ve onlar gibi eksik olan bir tariftir..

"Din,insanın bilmesi imkansız olan Mutlak zat"ı bilmek zevkinden ibarettir."---Fuerbach---

Buna göre din,bir arzu bir şevk,Onun tezahürleri olan İman,ibadet ve kurban gibi vecibeler de bu zevkin tecellisidir.

"Din,ruhani varlıklara inanmaktır."Bu tarifin sahibi Dinler tarihi yazarı TAYLOR"dur...

Büyük Filozof Kant,dini şöyle tarif eder.
Din vazifelerimizin ilahi emirler olarak akbulu veya hlak kaidelerinin (kurallarının) koyucusuna karşı korku ile karışık duyulan saygıdır."

Salmon Reyhana "Din insanın manevi gücünün serbestçe kullanılmasını engelleyen belirli bir takım kayıt ve kuruntuların topudur."diye ifade etmiştir.

Bu tarif ,ilhamını Polenazyalıların bir takım tabulara dayanan dinlerinden almıştır..
Ve ilmi bir tarif olmaktan çok uzaktır.
Çünkü eğer bütün tariflerde dinin konusu olan Allah fikri ,sonsuzluk mefhumunu ve ruhani varlıklar tsavvurunu içine almayan bu tarif ,bu yönden ilmi olmaz.

Çünkü dinler bir takim manasız kayıt ve kuruntulardan doğan bir vicdan rahatsızlığından ibaret olamaz.
İlkel dinler bile insanların vicdanlarını huzurla dolduran bir kaynak görevi görmüştür.

Buraya kadar ele aldığımız Batılı yazar ve bilginlerin içinde Reynahtan başka diğerlerinin hepsi dini,ruh ile ilgili bir kurum (müessese) olarak tanımlamıştır.
Bununla birlikte en tanınmış din tarihçileri tarafından yapılan bu tariflerden hiç biri itirazadan uzak kalmamış ve daima yanlış olmakla itam ediliştir..

Allah kimseye gücünün dışında bir şey yüklemez.
Allah en doğru olanı söyler..


Mehtap.S.Hümeyragül DALLI