(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
simitçi deyince aklıma ünlü basketçi'nin hikayesi geldi
. .
Ünlü basketbolcu eşiyle birlikte, Eminönü nde geziyordu. Önce Akvaryumculari dolaştilar, Kapaliçarsi, Nuruosmaniye, Yerebatan Sarnici Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayi, Gülhane Parkı derken,Yeni Caminin önüne kadar geldiler. Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı.
Basketbolcu birden durakladı. Sonra simitçiye yaklaştı:
- Simit in kaça koç?
- 300 bin abi. Çitir çitir...
- Tezgahta kaç simit var?
- 70-80 tane var herhalde...
- Hepsini alsam, ne tutar?
- Seksen desek 24 milyon
- Al sana 30 milyon... Farz et ki hepsini aldım...
- Sağol abi... Sağol...
Basketbolcu üç onluk çıkarıp simitçinin önüne bıraktı. Eşi şaşkındı. Üç beş adım yürümüşlerdi ki kocasına yaklaşıp fısıldadı.
Aynur harikaydı arkadaşım. Bir yazıda insan bu kadar mı duygularını yansıtabilir. O simitçileri galiba bir tek biz anlıyor ve biz arıyoruz. Dejenere olmuş insanların anlaması ve onu görmelei, farketmeleri ise imkansız Yazını okurken, duygu seline kapıdım adeta. Ve kendimi simitçinin tablasının önünde buldum birden bire. Kutluyor ve sevgilerimi gönderiyorum sana:)
bizim buralarda, garibanlarda garipleşti. evine en yakın bakkalı küçümsüyor artık. nice aş arayanların ekmeğini de elinden alan marketlere koşuyor. bizim buraların insanları garip hesaplar yapıyor. saatlerce simitçinin, boyacının günlük kazancını hesaplıyor. ve öyle bir hesap çıkarıyorlarki ortaya, ne güleceğini biliyor insan ne ağlayacağını. sanırsınız açlığın nedeni çaycının, simitçinin kazancı. dünya insanlığını bu insanlar sömürüyormuş gibi yaklaşımlar ne kadar insanca(!). birileri bir saatte ev artı arabaartı yat alacak para kazanırken imrenilir bizim buralarda. hiç kimse nasıl bu hale geldik diye sormaz kendine? demekki sizin oralarda da öyle. eskiden komşuya, dosta ziyarete giderdik. minderde oturur, muhabbet ederdik. içimiz huzurla dolardı. eşyaya değil insana bakardık. ahım şahım eşya olmasa da basenlerimiz rahat etmese de önemli değildi. evde insan vardı ya her şeye değerdi. şimdilerde eşyalar padişah saraylarını aratmıyor. lakin o kadar eşya arasında insan arıyorsunuz ama maalesef bulamıyorsunuz. televizyona kilitlenmiş gözler, sohbet etmeye mecal bırakmıyor. ziyaretlerin anlamı yok artık. sizin oralarda da mı öyle? dert bir değil elvan elvan. elinize sağlık kardeş. yazılarınız içimizde yanan ateşe hem üfürük oluyor hüzünleniyoruz. hem de serinlik oluyor - hala duyarlı yürekler var diye- seviniyoruz. tebrikler. selam ve saygılar
eminali tarafından 6/20/2009 2:04:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
sevgili uçuk...Benim eşim fırıncı olduğu halde ben de bayat ekmeği atmamaya çalışırım ve buharda yumuşatırm. Hala çöpten ekmek yiyenler var. Alın teriyle zengin olana sözüm yok.Ama diğer türlüleri biraz da bizim ahmaklığımız zengin etti. teşekkür ederim herkese..
simitçi ve bir kadının evinde bayat ekmeği buharla ısıtması.. aklıma çocukluğumda unutöadığım bir olayı getirdi.. babaannem bayat ekmekleri o amanlar ağaçlar vardı.. ağacın dibine koydururdu.. çöpe atma derdi..kim alacak ki derdim.. sütçüler alır derdi.. hijyen adına yok olan sokakta satış yapan sütçüler.. babaannelerin zamanında hijyen yokken nasıl sağlıklı kalmışlar hala anlamadım:)) her neyse birgün bir yaşlı amca gördüm..evet sütçüden önce davranmıştı.. sonra o yaşlı amcayı kaldırımdan alçak kömürlük dediğimiz bir yerde bir yaşlı teyze bir genç kız ile poşetten ekmekleri küçük bir masaya boşaltırken gördüm.. evet o bayat ekmekleri yiyenler vardı.. bizde çok yedik..hala yiyenlerde var.. simitçilere dönersek..simit sarayları açtılar..memurun,öğrencinin elindeki zevki lüks zevklere döndürdüler..ve de garibanın simidi oldu zenginin eğlencesi.. burada zengin fakir ayrımı yapmıyorum.. uzatmadan kısa keseyim.. çokça güzeldi.. saygılarımla..
Teşekkür ederim sevgili Lizeya. Daha önceki yazılarımda da baloncuyu, dilenciyi, aklını kaçırmış bir genci otobüsteki insanları yazmıştım. Sokaktan insanları gözlemlemeyi, yüzlerindeki gariban ifadeyi yazmayı seviyorum.Onları kendime daha yakın buluyorum galiba.
sevgili aynur, şu ana kadar, bu sitede okuduğum en güzel, en başarılı, en duygulu yazıyddı bu.. gözlerim yaşardı, bu ayrı..anlatım müthiş bu da ayrı..betimlemelere ne dameli, ya örneklemeler...???
ve konu, ve duyarlılık, ve insan olmanın erdemi... arkadaşımı seçmeyi biliyorum demek ki!!
sana kucak dolusu sevgiler....sonsuzca..
hep yaz ve ben okuyayım...
lizeya tarafından 6/19/2009 8:54:40 PM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.