14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1772
Okunma


Üşüyorum. Sancılı bir günü ağırlarken yüreğim. Bir şiire düştüm. Demdeyim…
Hep bana kısalan cümlelerden geçmekteyim . Hüznüne yattığım hazan sarısı, aklıma düşüyor bir sevdanın sılası. Savruk ve yılgın. Oysa ne davalardan geçtik, ne kavgaları besledik biz bu sinede. Bir yanımız toy bir genç kız, bir yanımız hep anne. Bilmediğimiz toprakların, tanımadığımız insanların kavgalarına durduk hep insanlık ateşinde. Şimdi içimde hiç dinmeyen bir öfkeyle. Kendime dair bir yığın yalanı aklamakla geçiyor zaman.
Geçtim insan olmaktan. Kendi adıma bile yapabildiğim hiçbir şey yok gibi duruyor bu ara .
Zaman aç bir çakal. Kulaklarımda hiç dinmeyen bir uğultu. Yüreğimde bir sevdanın nasırı.
Yemek, içmek, uyumak gibi temel ihtiyaçlarımı bile karşılamaktan aciz bir kadın.
Utanıyorum. Olduğum yerden, düşlerimden, ideallerimden utanıyorum. Hala dilimde dolanırken özgürlük şarkıları. Nerede yitirdim ben insanlık aşkımı. Tahliye kararı alınmış bir coğrafya gibiyim. Ne güneş doğar oldu , ne de iklimler yüzünü sürmekte bana. Zaman bir aralık akşamında saltanatını yaşamakta.
Özlüyorum seni yalanım yok
Bir yanım uçurum kaldı dibini hiç göremediğim
Bende kalan yanımsa yorgun bir memleket tadında
Ne çıkılacak dağı
Ne coşacak denizi kaldı
Küflü bir ekim akşamında
İçime oturdu yeşilırmak boyları
Korkuyorum. Madara olmaktan en çok. En çok da kendime elbet. Ben sevdanın dölü derken kendime. Bu dölün bana ettiği ne. İçimde koca bir boşluk. Sırtımda ağır bir vebal öğretilenlerden kalma. Eriyor insanlığımın içinde sevdam damla damla. Sıksan aklıma binlerce kurşun. Yeniden olsa doğuşum. Biliyorum. Aynı hatalara düşerdim inan. Yine severdim yarım akıl, tam yürek. Yine kovulurdum sevdanın toprağından. Ahh beni yetiştiren adam. Her acımda neden isyanım sana. Bana biraz daha insan olmadan yaşamayı öğretemez miydin. Düzene ayak uydurma formüllerini veremez miydin. Bak şimdi üşüyor hem yüreğim, hem insanlığım. Bana kalanı da tükettim son çıkmazlarda.
Oysa daha dün. Solmuş bir nevresimin altında kokusunu soluduğum bir adam. Sana benzettiğim çoğu zaman. Şimdi gözünün ucuna bile düşürmeden beni, mayıs ılıklığında aralık ayazlarına kitledi. Dostum diye avuç içi yangınlarımda, sevdalım diye yürek zulamda sakladığım. İçimdeyken bile dört bucak aradığım.
Nasıl da özlediğim memleketime benzerdin
Bir yanın deniz kokan
Bir yanın toprak…
Ne özgürlüğünden vazgeçerdin
Ne anaçlığın biterdi..
O denizin sularında
Islanamayan toprağında ölüyorum şimdi…
Acıyorum. Çok canım yanmakta bu ara. Biliyorum dinecek. Ama bu ara değil. Beni de azaltarak tüketecek kendini bu karanlık. Yeniden doğacak güneş. Lakin şu anda içinde olduğum durumun tarifini yapmak bile o kadar güç ki.
Acıdan öfkem bile saklanmış bir tarafa. Size de olur mu..? Uyuşur mu tüm bedeniniz..?
Acı ve kan kusar mı içinizde ortaya çıkaramadığınız öfke...? Sevgisizliğiniz dokunur mu bamtelinize...?
Yağmur yağmakta dışarıda. Vakit hazan vakti.Ve bu yağmurda bile bir sokak köpeğine imrendiniz mi...? Soluğunuz damağınıza yapışıp boğdu mu sizi...? Oturan kan çanakları yakarak acıttı mı gözlerinizi...? Her an içinizden bir şeyler söküldü mü cımbızla...?
Ne olduğunu bile bilmeden gidenlerin ..
Şu anda tek bildiğiniz farkına vardığınızda bu gidenlere de deli gibi yanacağınız. Acı tüm morfinini damarlarınıza enjekte ederken beyniniz karıncalandı mı...? Uzuvlarınız fazla geldi mi size de...? Yada her biri yerlerini beğenmeyip yer mi değiştirdi...?
Her şeyiniz size yabancı. Hiç bir şey koyduğunuz yerde değil. Bir tanıdığınız siz vardınız, o da siz değilsiniz artık. O da yedi kat yabancı….
İşte…! Bu gün durum bu...!!!
Ama ben biliyorum ki o yabancı ile de tanışacağız…!