2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
746
Okunma
Bizler için her kadın çok önemlidir. Kadınlar bir kardeş, bir abla, bir hala, bir teyze, bir öğretmen, bir amir, bir sanatçı, bir sevgili, bir esnaf, bir işçi ve en önemlisi tüm ANNE olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar, masum bir bebek olarak doğan çocukları iyi veya kötü yetiştiren annelerdir. Annelerimiz, kendi gözümüzde çok büyük bir öneme sahip olduğu gibi, en kutsal değere layık görülmüş tek varlığımızdır.. Kadınları sadece yılın bir gününde hatırlamak elbette onlar için büyük bir haksızlık olacaktır. Kadınlarımızı yıl boyunca hatırlayalım ve hakkettikleri yerlere gelmesi adına elimizden geldiğince mücadele etmeliyiz ki, kısmen de olsa borcumuzu ödeyebilelim. Peki bu 8 Martta ne oldu da Dünya Kadınlar Günü ilan edildi. İşte bu yazımda bu konuyu ele alacağım. 08 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde yaklaşık 40.000 dokuma işçisi erkek ve kadın, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak, polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı. 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı. Bu nedenle, değişen tarihlerde kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921′de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960′ lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’ in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığının yazılmamıştır.Ülkemizde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. 1977’de UNESCO’nun 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak açıklamasından bu yana dünyanın her yerinde ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaktadır. 8 Mart sadece kadınları hatırlamaya değil, kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği ve kadına karşı şiddet gibi sorunların da tartışılmasına vesile oluyor. Dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin anıldığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün olarak kutlanıyor. “Birleşmiş Milletler Kadınların On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi’nden sonra uzun bir süre herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984′ ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya başlandı.Bütün olumlu gelişmelere karşın, meydana gelen olumsuzlukların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur; Kadına karşı şiddet ve 2007 itibariyle dünyadan verilerle ilgili bilgilerden bazıları şunlardır:Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.Tahminlere göre 100 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “yok” görünmemektedir. Bazıları, erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi neticesinde ya doğar doğmaz öldürülmüşler ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır. Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 1.000.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen 1-2 milyar dolardır.Küresel olarak, daha büyük oranda on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar erkek şiddetinin sonucu veya savaşa bağlı olarak sakat kalmakta ve hayatını kaybetmektedir. En az beş kadından ikisi dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü şekillerde suistimal edilmiştir. Genellikle, bu zorlamalarda bulunan kişiler ya aileden birisi ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın kadın hakkını ihlal şeklidir. Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda üç milyondan fazla kız çocuğunun cinsel organlarına kadın sünneti adı altında hasar verilmektedir. Bu oran, 30 saniyede bir kız çocuğudur. Sistematik tecavüz dünyadaki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda’daki 1994 soykırımı esnasında 350.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir. Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Dünya üzerindeki tüm sorunları çözebilmek için mutlaka kadınlara gereken önemi toplum olarak vermek zorundayız. Özellikle; yasama, yürütme ve yargı alanlarında çalışan kadınlara niceliksel ve niteliksel açıdan hakkettikleri önemi vermek adına somut adımlar atılmasını sağlamalıyız. Mart 2009 Yerel Seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde, yerel yönetimlere talip olan adaylar, meclis ve il genel meclisi üye listelerini en az %50 oranında kadınlardan oluşturmuş olmalarını dileriz. Hepimiz biliriz ki, kadın elinin değdiği her iş ve işlem bir başka güzel ve özel olmaktadır. “Ana gibi yâr olmaz!..” derken, bu sözlerimize sonuna kadar sahip çıktığımızı ispat etmekle mükellef olduğumuzu belirtmek istiyorum. “14 Şubat 2009 Sevgililer Günü”, “Anneler Günü”, 08 Mart Dünya Kadınlar Günü” vb. özel günlerin yanında dini ve ulusal günleri çoğaltmak ve yıl boyunca kadınları kucaklamak ve kollamak adına %50 oranında söz hakkı vermek adına çok samimi yasalar çıkarmak zorundayız. Bu vesile ile annemin ve milliyeti memleketi ne olursa olsun tüm annelerin iki ellerinden saygıyla öperim. 08 Mart 2009 Dünya Kadınlar Günü, kadınlar adına tüm güzelliklerin başladığı özel gün olsun!... Aşağıdaki şiirimi, öncelikle cefâkar ve vefakâr Anadolu kadınına ve daha sonra etnik köken ve inanç ayrımı yapmaksızın tüm dünya kadınlarına “Dünya kadınlar Günü’nü candan yürekten kutlayarak armağan ediyorum.
Dünya Kadınlar Günü 2009 (ŞİİR)
O bir kadın...
Evrensel bir varlıktır
Yokluğu bize darlıktır
Erkek zavallıdır onsuz
Nesillerin doğuşudur sonsuz.
O bir kadın...
Özdeş olmuş toprak ile
Çile çeker, acıları bile bile
Sevgilerini verir karşılıksız
İnsanlarımı bırakmaz kılıksız.
O bir kadın...
Damarlarımızda akan kan
Bedenlere tatlı birer candır
Gönülden taşır aylarca bizleri
Nasırlaşsa da çok güzel dizleri.
O bir kadın...
Her makamlının biyolojik anası
Tarihlerin ise ölümsüz bir atasıdır
Sağlık ile yetiştirir masum bebekleri
Eğitim verir uçuşan tüm kelebeklere.
O bir kadın...
Arı gibi çok çalışır insandır
İnsanlara hizmet eden lisandır
Ezeli ve ebedi sürekli zamandır
Tükenen tek şey ise sarı samandır.
O bir kadın...
O, çok güzel bir çiçektir
Ölümsüzlük şerbetini içirendir
Çünkü; O, üretken bir kadındır
Nice, Sekiz Mart’lar sana armağan olsun, ey kadın!...