10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1070
Okunma


Onur BİLGE
Viranenin önünde, yarım saat kadar süren bir çay molasından sonra tekrar başlanan çalışmaya ben de katıldım. Çok şey atılmış olduğundan, ortalık epey açılmış, her yer öncekine nazaran oldukça temiz görünüyordu. Gözle görülmeyenleri saymazsak tabi. Bu defa dip bucak bir temizliğe giriştik.
...
“Peki öyleyse. Üzülmek, sıkılmak yok ama. Siz istediniz. Hiç sözümü kesmeden dinleyin madem:
Doğar doğmaz evlatlık vermişler bir kapıya... Gözlerim açılmamış, daha annemi görmemişim. Gözümü açtığımda bir yaşlı adamla bir kadın... ‘Anne’ ‘baba’ diyordum. Ne bileyim, herkes yanındakilere öyle diyordu. Belki de öyle dememi öğretmişlerdi. Öyle ya... Nereden bileceğim; uzaktan yakından hiç bir kan bağım olmayan, annemin bile beni verinceye kadar görmediği, tanımadığı bu kişilerin, hiçbir şeyim olmadıklarını?
Babam terzilik yapardı. Verdi elime iğneyi ipliği... Koluma altın bileziğimi takacakmışım. Bir yandan okula git, bir yandan sarhoş ayağı, teyel, gizli dikiş... Etek bastır, paça kıvır...
Annem tezgâh dokurdu. Çaput kilim, yün yolluk falan. Arada yardım isterdi. Tezgâha girerdim. Ölç, biç, getir, götür, parasını iste, git, gel...
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 1
SEMİRAY - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15