25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3014
Okunma

Geminin güvertesi kalabalık. Zar zor ilişiyorum ortalarda bir yere.Yerleşiyor insanlar teker teker kimisi ayakta kimisi ise oturmuş.Vapurun tiz sesi martı seslerine karışıp kulakları dolduruyor.Yine ters oturmuşum başım dönüyor.
Tuzlu deniz kokusu,sabah esintisi ve rüzgar.Vuruyor serin dokunuşlarını yüzüme.Maviden yeşile çaldı artık deniz.Kimi zaman kararır gibi oluyor kimi zaman da köpükleriyle bembeyaz bir gelin gibi.
Yavaş yavaş çekiliyor sağımda ve solumda ki insanlar,doluşuyorlar içeriye rüzgara yenik.Ama benim hoşuma gidiyor dokunuşu..eylül sonu..havalar soğumuş içimde yanan ateşe inat.
Az sonra karşıma bir yol arkadaşı oturuyor.Ufak tefek bir çocuk.Kocaman bir elmas gibi gözleri,simsiyah,nasıl parlak.Kaşları hafif kendiliğinden çatık,yanağında küçük bir ben, afacan,cin gibi sanki.Öylece dikmiş tüm dev bakışlarını ,seyrediyor çocuksu cesur masumiyetin dikkati ile beni.
Rüzgarın dağıtıp, beyaz alnına bukle bukle düşürdüğü kumral kıvırcık saçlarını düzeltiyor arada bir eliyle ama kaldırmıyor bakışlarını bir an olsun üzerimden.Öyle bir bakıyor ki görüyor sanki düşüncelerimi..sorgular gibi beni..
Muhtemelen annesi ya da babası bir yerlerde, ama o benim yanımda.Nedensizce bakıyor yüzüme.
Dayanamıyorum göz göze geliyorum. Kaçırır sandığım bakışlarını daha bir veriyor sanki. Karşılığında göz kırpıyorum bu inat gözlere sever gibi.
Ve ılık bir tebessüm nihayet.Şeker çürüğü dişleriyle gülümsüyor şimdi bana nasıl içten.Aklına gelmiş gibi birden küçük elleriyle ceplerini karıştırıyor, bulmanın sevinciyle bir şeker çıkartıyor ve uzatıyor.Minicik avuçlarında öylesine doğal bir ikram ki hemen alıyorum verileni, küçük bir çocuk gibi sevinçle.İfademle teşekkür ediyorum gülümseyerek. Ve bir tanede kendi atıyor ağzına.İkimizde şimdi şekerin tadını çıkartarak seyrediyoruz denizin çoşkusunu.Derken, sesi martıların sesine karışıp aramızda ki sessiz konuşmayı yırtıyor.
_Adın ne?
_Eylül..ya senin?
_Murat..Dedemin ismi.
Öyle bir vurguluyor ki gurur duyar gibi.Kısa cümlelerle tanıtıyor kendini yormadan,zekice ve sormaya başlıyor hakkımda bilmek istediklerini bu yeni dostum.Konuşuyoruz iki tanıdık dost gibi şimdi.Yolu yarılamışız bile fark etmeden keyifle.Sonra soruyor tekrar.
_Nereye gidiyorsun sen Eylül abla?
_Kadıköy’e…
_Kime? Orda mı yaşıyorsun sen?
_Ailem orda.Annem ve babamı ziyarete gidiyorum ama artık orda yaşamıyorum.Ya sen Murat..Çok küçüksün henüz, yalnız değilsin değil mi vapurda?
_Annem ve babam arkada oturuyorlar.Ben yalnız olduğunuz için yanınıza geldim.Bizde teyzemi ziyarete gidiyoruz.Biliyor musunuz o çok hasta.
_Öyle mi? çok üzüldüm Murat, nesi var?
_Aşık…Senin gibi…
Şekeri yutuyorum.Yüzüme bir alev vuruyor ki rüzgar dağılıyor sanki.Şaşkınlığım öyle bir zirvede ki kısa bir tereddütten sonra ancak konuşabiliyorum.
_Hay Allah nerden çıkarttın şimdi bunu.
Suçüstü yakalanmış biri gibi kekeliyorum harfleri kaydırarak.Sesim nasıl titriyor bu küçük dev adamın karşısında.
_Biliyorum işte…
Sözleri öylesine kesin bir tınıda ki şaşkınlığım daha da artıyor artık.Kurcalamak istiyorum bu çocuğu..
_Peki murat..Aşk ne demek biliyor musun?
_Sevmek demek…
_Anlat bana öyleyse aşık olduğuma nasıl karar verdin?
_Seni seyrettim ben.Hep karşıya bakıyordun ama gözlerin hiç hareket etmiyordu.Sadece bir yere öylece bakıyordun.Bende baktım o yere.Yoktu bir şey ama sen durmadan bakıyordun.İşte aşıksın bal gibi hem de.
Şaşkınlığım yerini gülmeye bıraktı.Okumuştu beni ve tekrar sordu.
_Adı ne?
_Kimseye söylemek yok ama söz mü?
Masal dinlemeye hazır bir çocuk edasıyla iyice yerleşti yerine.Tüm dikkatini bana vererek,
_ Söz kimseye demem, erkek sözü.
_ Ali….
_Peki oda seni seviyor mu?
_ Bilemiyorum küçük dost.
_ Ama nasıl bilmiyorsun! ya seviyordur ya sevmiyor.Söylemedi mi sana hiç?
_ Söylediii.
_ eee işte seviyoo yani..
_ İşte orda takıntılıyım biraz Murat.Hadi bana yardım et.Sende bir erkeksin hem de çok yetişkin bir erkek. Sence nasıl anlarım gerçek sevgisini?
Küçük kollarıyla kendi bedenine sarılarak ,
_ Şimdii…Bir kere babamın anneme sarıldığı gibi bak böyle kocaman sarılıyor mu sana?
_ Evet.
_ Sana şarkılar söylüyor mu babam gibi?
_ Çoğu kez evet.
_ Pekii saçlarını okşuyor mu böyle?
_ Evett.
_ Peki seni kocaman öpüyor mu babamın annemi öptüğü gibi? (bir eliyle de ağzını kapatıp gülüyor çocuk kahkahasıyla)
Gülüyorum cevap veremiyorum.
_ Peki sana söylüyor mu’’Sultanım,seni çok seviyorum’’diye her zaman?
Artık gitgide kızarıyorum ama çocuk çok rahat ve doğal.
_ Söyle diyor mu sana?
_ Pekala genç adam..Söylüyordu sevdiğini ama sultanım demiyordu.İşte bak..demek ki o kadar sevmiyor..
_ Ama tabii demez.senin adın eylül..
_ Peki annenin adı ne?
_ Sultaaaan
Birlikte gülüyoruz şimdi..
_ Peki söyle bana Murat.Çok akıllı bir çocuksun ve seni çok sevdim ben.Gerçekten sevdiğimi ve üzüntümü nerden anladın? Beni tanımıyorsun ki.Dalıp gittim diye mi?
_ Ali ağbi seni çok üzmüş, kırgınsın ona ama sen onu çok seviyorsun.Ve biliyorum oda seni çok seviyor.
Bu dikkatli çocuğu hayranlıkla seyrediyorum ve tüm dikkatimle de dinliyorum son şoku yaşamadan önce.
_Nasıl inanabilirim Murat bilemiyorum.Hem sen nasıl bu kadar inanıyorsun onun beni sevdiğine böyle? çok küçüksün daha…
_ Biliyorum..çünkü son bir saattir Ali ağbi en arkadan seni seyrediyor.Annem ve babamla birlikte.Yanına gelmeden önce tanıştık.Sonra bana bunu sana vermemi istedi benden.O çok iyi biri ve seni çok seviyormuş…Al..işte burada.
Diyerek, cebinden son ikramını çıkartıyor.
Küçük bir kağıt.
Titreyen ellerime özenle yerleştirip, tanışmış olmamızın verdiği samimi bir büyük edasıyla yanağımdan öpüp, çocuksu yürümesiyle gidiyordu şok geçirmiş vücudumu bende bırakarak.Teşekkür bile edemeden üstelik.
Şaşkınım, ayaktayım şimdi. Kağıt ta ki yazıyı okuyorum dolu dolu gözlerimle.
‘’Parmağına adımı, yüreğine kocaman aşkımı yazmak istiyorum…Bak bana…’’
Ali’n
Arkamı dönüyorum…
Gözlerini buluyorum..
Bakıyorum..
Seviyormuş….
Deniz