22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2094
Okunma
Göğüs üzerinde “Cinsel Eğitmen”…
Bu ne mi? Bir genç kızın tişörtünde İngilizce yazan bir yazının Türkçesi. E ben ne diyeyim giyiyor ve işin kötüsü biliyorsa neden giyme gereği duyuyor. Adamın biri geçse karşısına, bayan bu eğitim uygulamalı mı dese ne olacak!
Bir delikanlının göğsünde de “Porno Star”
Bir diğer genç kız “Yakalayabilirsen Beni”
Bu giysileri piyasaya sürenlere ne demeli! Bize ne oluyor, biz para için on binlerce insanın sağlığı ile oynuyoruz, ahlakı ile oynuyoruz. Para için kızını, karısını, şerefini satan insanlar olduk çıktık. Usul usul yitirilen bir şeyler var, öylesi usul usul ki farkına vardığımızda artık kaybolmuş olacağız.
Yol boyunca dikkat edin ilköğretim altıncı sınıftan itibaren ve lise öğrencisi kızlara, evden çıkarken uzun olan etek boyu ne hikmetse köşeyi dönünce kısalıveriyor, birkaç kere kıvırdın mı belini tamamdır. Gömleklerinin düğmeleri iyice açık, gömleğin içine giydikleri kendilerini seksi gösterdiğini düşündükleri dantelli badileri meydanda. Meydanda olan sadece onlar mı, dilim varmıyor.
Kızlarımız! Neden öğretemedik insanın güzelliğinin yüreğinde, aklında olduğunu, sergilenecek şeyin aslında hoş sohbetin, güzel ahlakın, terbiyenin olduğunu. Verdiklerimizi alma yetenekleri mi yok, yoksa vermede bizim mi yeteneğimiz yok. Anlatamadık mı bacak göstermekle, göğsün çatalını ortaya sermekle, göbeği rüzgâra vermekle kadının kadın olmadığını. Bunlarla ancak onun kadar basit düşünen erkeklerin ilgileneceğini, günlük belki sezonluk ya da mevsimlik ilgi alanlarına girebileceklerini. Kalitenin dışta değil özde olduğunu nasıl öğretemedik. Bacak arası muhabbetleri olmadan bir samimi kalbe girebileceklerini bilmiyorlar mı?
İnternet sitelerinde dolaşıyorum, lise kızları adı altında video görüntüleri dolu, tuvaletlerde seks gösterileri, sınıfta kız kıza sevişme sahnelerinin çekimi, kızla erkekli cinsellik üzerine mide bulandıracak görüntüler.
İçimiz çekiliyor, yüreğimiz bir tatminsizlik içinde, ellerimiz her yerde, gözlerin akıbeti hiç belli değil. Bir arayış içerisindeyiz sanki lakin ne aradığımızı bilmiyoruz ve hep bilmediğimiz şeyi yanlış yerlerde arıyor gibiyiz. Kendimizi ispat için başvurduğumuz ne varsa, çoğu bize zarar veriyor.
Ya oğullarımız!
Erkek çocuğu daha yürümeye başlamadan “öp oğlum”, “söv oğlum”, “tut oğlum”, “sen erkeksin oğlum …” larla büyüttüğümüz oğullarımızdan gençliğe adım attıktan sonra edep terbiye mi bekliyoruz, ne hakla, hangi yüzle! Kızımıza çimdik atan komşu oğlunu dövmeye kalkarken, bizim yetiştirdiğimiz erkek evladın tanımadığımız insanların kızına çimdik attığını nasıl da göz ardı ediyoruz.
Otobüsteyim arka taraflarda, lise talebesi olduğu belli olan üç genç delikanlı. Yol kenarında bozulmuş başka bir otobüsün yolcularını bizim otobüse veriyorlar, gençlerden biri küçük camdan burnunu uzatıyor… “hey fıstık sen arkaya gel”! Aynı gün içinde bu kadarı fazla diyorum, evet bu kadarı fazla.
Zehra Gümüş