32
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
9958
Okunma

Ben İsveç’te yaşıyorum ve bir zamanlar burda özellikle yabancı kadınları topluma kazandırma projesi adı altında bir projede çalıştığım yıllarda Somali’li kadınlarla yakın temeslarda bulunmuştum ve onlara merak ettiğim bir konu olan KADIN SÜNNETİNİ sordum ki zaten önceden konuyla ilgili bilgilerim olmasına rağmen ben onların ağzından birebir dinlemek ve ilişki öncesi ve sonrası yaşadıkları zorlukları bilmek istediğimde bana önce epey bir gülmüşlerdi tıpkı bizim kadınların eşlerinden bahsederlerken ağızlarının kulaklarına kadar yayılması gibi, her neyse konuya gelirsek şayet dediğim gibi çok ilginç bir şey söyledi ki ben bunu daha önce hiç duymamıştım ama bunu anlatmadan önce isterseniz kadın sünneti nasıl oluyor önce onu anlatayım kısaca.
Kadın sünnetinin üç tipi varmış. Bunlardan birincisinde sadece kadının klitorisi tamamen kesilerek alınıyormuş, ikincisinde klitorisin tamamen alınıp o bölgenin üzeri dikiliyormuş ama üçüncüsünde hem klitoris tamamen alınıyor hem de yan dudaklar kesiliyor ve çok ufak bir delik bırakılacak şekilde nerdeyse tamamen dikiliyor ( ki buna firavun sünneti deniliyormuş ). Ve genellikle bu sünnet 4 ila 12 yaş arasında yapılıyormuş.
Tıbbi olarak bakıldığında kadın açısından oldukça riskli bir durum örneğin kanama, cerrahi travma, enfeksiyon ve doku kaybı ve ölüm gibi ama hadi diyelim bu sünneti az bir riskle atlattı ama sonrasında da bazı riskler bitmiyor malesef örneğin idrar yapmada ya da adet kanının akmasında zorluklar, cinsel arzunun azalması veya tamamen kaybolması, ağrılı cinsel ilişki veya cinsel ilişkiye hiç girememe, zor ve ağrılı doğum gibi...
Sünnet olduktan sonra ( özellikle üçüncü tipinde ) kızın her iki ayağıda yara iyileşinceye kadar bağlı kalıyormuş ki bu da yaklaşık iki ay ediyor ve hatta daha sonraları kız kısa adımlarla yürümek zorunda kalıyormuş...
Benim Somali’li kadına sorduğum şeye gelince, kadın bana şöyle dedi’’ bizler evlenmeden önce mahalle içerisinde dinen yetkili bir erkek şahsın bizi erkeğimize hazırlaması için ona gidiyoruz ve onun yardımıyla bu delik genişletiliyor ama bu bize çok ağrı veriyor’’ dediğinde ben kadının konuşmasını kestim ve daha da fazla dinlemek istemedim ve öylece kalakalmıştım. Düşünebiliyormusunuz o kadının nasıl bir ruh sağlığı ve biyolojik sağlığı olabileceğini? Ben daha fazla yazamıyorum bunu malesef...
Bazı ülkelere göre sünnet yapılan kadınların rakamları da şöyle ki aslında uzun ama ben sadece bir kaçını yazmak istiyorum ;
--Mısır : 27 905 930 ( kadın nüfus oranının % 97 si sünettli )
--Nijerya : 25 601 200 ( % 40 sünetli)
--Sudan : 12 816 000 ( % 89 sünetli )
--Somali : 5 034 260 ( % 98 sünetli )
--Mali : 5 155 900 ( % 94 sünetli )
--Kenya : 6 967 500 ( % 50 sünetli )
--Kuzey Irak’taki kadınların % 60’ı sünettli
--Türkiye de ise son yıllarda nadiren raslanılmaktaymış...
Kadın sünnetinin yapılmasındaki gerekçe de çok ilginç. Neymiş efendim eğer bu organları alınmasaymış kadınlar arzularına yenik düşüp dolayısıyla da erkeklerine sadık kalmıyacaklarmış ve erkekleri de baştan çıkaracaklarmış. Ve bu da şunu gösteriyor ki içerisinde yaşamış olduğumuz ataerkil toplumlarda erkeğin kadın üzerinde kurmak istediği baskı ve hükümranlık vahşetinin ne tür boyutlarda olabileceğini...
Bana göre kadın sünneti bir hak ihlalidir ve kadına yönetilen şiddetin en korkunçlarından bir tanesidir !
Umarım bu ve buna benzer olumsuzluklar bir an önce yeryüzünden silinirler...
Sevgilerimle...
Güldane Dal (20090219)