5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
735
Okunma

Yokluk kadar acı bir şey yoktur...
Soğuk kış günü pencere kenarında,
buğusuna camın..
Seni seviyorum’u dökmek içinden..
En mutlusu olmayı istemek hayatın..
Kim istemez ki mutlu olmayı..
Yüzündeki güller açıncaya kadar gülmek..
ya da,
Aslında, soldurmamak en güzeli..
Kaybolan anılardır eskilere kaldırılan..
Arar ,bulamazsın,
İster, koşamazsın..
İşte o anda,
Zordan da olsa..
Çaresizlikle arkadaş olursun,
Yardım bekleyen gözlerle,
Kazık yersin her seferinde dostlarından..
Etraftakiler anladığını sanır,
halbuki kimse anlayamaz içindekini..
Ne kadar ağlasan zarar bellersin..
yaptıklarına..
yapamadıklarına..
Lanet edersin..
…
Gece-gündüz çizgisinde..
Bir ışık beklersin siyahına..
Yalancı güneş doğar günlerine..
ve o da ısıtmadan çeker gider…
Közlenmiştir artık yangının..
bu sefer de yağmur beklersin..
Islanma korkusuyla kaçan insanların arasından..
bir damla daha ıslanmak için..
Bir an olsun,
Yanan alevi söndürmek için..
koşarsın belirsizliğe giden yolda..
Yol gösteren olmaz..
Savrulursun,
sonbaharda dökülen yapraklar gibi..
nerede duraklayacağını bilmeden..
Sensizliğe..
Kimsesizliğe..
ve de yalnızlığa..
...
Vedalar olmasa keşke..
gitmeler,kaçmalar..
Ve biten dolu dolu yaşanan yıllar..
Kim açar kapılarını..
Kim sever seni benim gibi..
Kim gülüşüyle ayakta kalır..
Sen giderken,
Bana benliğimi veren sen..
ne hale geleceğiz..
Kim bilir..
kimbilir..
bilmiyorum..
BuraK