37
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1982
Okunma

Anadolunun ücra bir köşesinde,sırtını ulu bir dağa dayamış,eteklerinde çeşit çeşit meyve bahçeleri olan,kıyısında ise şırıl şırıl akan bir dereye sahip bir köyde doğmuşum.
Ve çocukluğumun birkaç yılı bu şirin köyde geçti.hafızamın bir yerinde sisli olan o anılar,doğa ile başbaşa geçen günler,unutulmaz çocukluk arkadaşlıklarım ve anılarım canlanıyor bazen gözümde...
Ve amcamı hatırlarım sigara içmek için beni kapıya dikerdi.Dedem dışardan geldiğinde onu görmesin diye.Ve ben amcamı yakalatırdım her seferinde.
Bir de halam vardı,bir kardeşim doğduğunda evin minoşunuda sarmış sarmalamış bebeğin yanına uzatmıştı.Babama ikiz oğlun olmuş diye müjde vermişti....
Bir de dedem vardı altın sarısıydı saçları ve masmaviydi gözleri.Hiç unutmam hep beyaz gömlek ve takım elbise giyerdi köy yerinde.
Yetmişindeydi ama hep bakımlıydı taralıydı saçları,yana doğru tarardı saçlarını...
Ve dedem çok severdi insanları , dostlarını,doğayı ve ilk torununu yani beni...