8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2466
Okunma

Adını sevda koyamayacağım inan.
Yanmış anılarla yanmış gelecekler arasında, adı konmamış kaldık. Belki ilk kez ateş olmayan yerden duman çıkmış oldu. Hem ne ateş hem ne duman! Dışından hiç bilinmeyen iki kişilik yıkım iki kişilik tufan.
Kimseler evet kimseler bilmiyor. Bilseler de susuyorlar ölümüne. Konuşsalar, bir şeyler söyleseler iyi-kötü; buzdağları çatlayıp dağılacak, sabrın son ucunda çığlar düşecek ovalara. Birileri ölecek, birileri kalacak.
Zaman işlemeye başlayacak. Gülen gülecek ağlayan ağlayacak. İrin tıkalı yara kalmayacak, ölümden sonra kalanı hayat sağaltacak. Hep kalacaksın bende. Boğazımda adsızlığın yumrusu ile. Her hareketime hatta imalarıma mührün vurulacak. Neyi söylersem neyi dinlersem, senleymişiz gibi olacak.
Yine de adını koymayacağım "sevda."
Hep aynı şeyi anlamak bir yaşam boyu. Aynı yerde kalmak yer değiştirmeden.
Hasarlı yangınların ne tanığı var ne bileni. Ne bir feryat, ne yanık sesi. Eşleşirken hayatla sevgi nezdimizde, iki yabancı kalacağız birbirimize ve kendimize. Aşk kazanacak ve belki o da ağlayacak. Adının bu denli pahalı diyetine tarihte az rastlamış olmanın övüncüyle.
Adını sevda koymayacak, "aşk" da.
Kimseye kimselere kalmayacak bu miras.
Yeniyetmeler ne adını, ne öncesini ne sonrasını bilecekler. Eski bir tahtanın bağrına çivili kalacak adımız. Ya da bir ağaç kabuğunda. Ve o Şair deniz kıyısında, hayalen memnun. Memnu ve nefy hisleri içinde, melali yaşayanları belli belirsiz selamlayacak. O da ince bir deniz rüzgarı, uçuk pembe, narin bir kadın olarak kalacak.
Ruhunuzun karıştığı kadın...
Sen hep değerli kalacaksın.
O senin bilip te söylemediğin.
O benim bilip te dillendiremediğim.
İşte o neyse o kalacak. Bir bakışın ebedi anısında. İsimsiz...
.