15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
957
Okunma

Başı yönetemeyeceği söylenmiş önceden ayakların.
Ayaklar, akılsız başın derdini çekse de, baş baş olarak kalmış, ayak ise bağrına basmış taş. Ummadığı taş yarsa da baş, ayak; hep yerinde, başın emrinde kalmış, koşup ulaştırmış hastaneye başını. Baş çatmış kaşlarını, ayak bilmese de özüne ait suçlarını. Ancak o ki, ayak ayaklıktan kesilince baş yolmuş saçlarını. Ölümün adıymış ayaksızlık. Yan gelmiş gövde yerlere, baş uzanmış bir seksen yere.
Şimdi ayaklar rahatta gerine gerine. İlk kez başın başı, başıyla belaya düşmüş. Beklemiş ayaklar ayaklansın da , baş yücelerde sürsün serince sefasını.
Olmamış...
Ayaklar rehavet içinde, yorgunmuş sandaletler de...
Ölüm ayakların işine gelmiş, ölüm renginde gülümsemişler.
Başın başlığı ayaklar üstünde anlamlıymış.
Şimdi baş bir başına almış ölümü başına, taş başına...
Daha bir o kadar başına konacak taşlar da....
Oysa bir diğer yanda farkeden olmamış.
Yorgunmuş sandaletler de...