41
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
7884
Okunma


Beşikten mezara ülkemde kadın olmak...
Bir bebeğin sesiyle başladı kadınlığın ince çığlığı ;
-bebeklik-
Çok büyüttü beni içinde; mahçub yüzünde kırmızı gülüşüydüm oysa ve bakışlarındaki endişe. Yorgun ve yaşlı ellerden ilmek ilmek döküldü pembeler, beyaz düşlere yatırdılar onca isimleri. O isimler...o isimler ben olmamalıydım !
İnce bir çığlıktı gelişim ; kocaman gözlerde, saç diplerinde ter, yumruk içinde acıydım. İnce bir çığlıktı gelişim ; soğuk koridorlarda ayak altı edilen heyecandım.
O beklenen... o gelen; ben olmamalıydım !
Hikayesi çoktu ben gibilerin. Ne yazısı değişti, ne varı.
Oysa muhtaçtı insanlar iki bacağımda saklı yeni dünyaya.
Kimi kız dedi, kimi kadın, kimi ana dedi, kimi yar ama hepsi bendim...
Yarının anahtarı "b e n" d-i-m
Saçları örülü, fırfırlı eteklerinde mevsimleri toplayan, bendim.
Bir bez bebekte kocaman çocuklar yaşattım salıncağımda Öğretmen oldum, doktor oldum, körebeydim oyun bahçemde
Yorgunluğum uykuya dalardı babamın omuzunda.
Gün; annem yüzüydü, soluğu bendim...B a h a r d ı m.
... evet; hikayesi çoktu ben gibilerin !
Kaçının yüzü güldü bilinmez. Değişkendi öyküleri, dilleri, toprağı, yasası, dili başkaydı ama en ağır işçisiydi dünyanın, bilinmeyene geçitti çıtaları.
Pembelere doğar, beyazlara açardı. Kırmızıda boğulur, kınaya sarardı.
kadındı ; adı alev, teni yangın, yaşı ne olursa olsun cennet ardında kalırdı.
- I -
daha küçükken dillendi acıya ... bir utançtı ... manşetler ağladı :
Bir emzik gülüşüne karıştı çığlığım
Koşmaya daha yeni başlamıştı adımlarım
Düştüm; bebeğim bir yana...gülüşlerim bir yana
Anneme baktım...
Y o k t u !
Başımda yabancı bir adam
Küçücük göğsümde kocaman elleri
Sakalları deldi geçti pespembe tenimi
Anne, anneeeeeeee.......
Bir oyun sandım
Elleri kara kara "öcü" amcalardı.
Bir emzik düşümünde yarıldı bedenim
Altımı ıslattım sandım...
Kan kaybında insanlık
B e b e k t i m
Çocuk olacaktım, abla olacaktım
...altımdaki bez çıkmadan.
Kadın oldum bir buçuk yaşında
ADAM mı OLDU o AMCALaR bedenimde ?
Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken
Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği ?
Kadın olmak istemedim
... dünyaya da gelmek istememiştim ki !
-anneeeee... babaaaaa.
Işığı açın ! Uzanamıyorum.
Ayşegül bebek karanlıktan korkuyor
Benim gibi öcü amcalar onu da kucağına almasın
Canı çok yanar sonra
Benim hala acıyor !
Hala canım acıyor !
(Tecavüzdeyim yaşım birbuçuk -02.11.2006)
saklamış sevdayı parmak izlerinden yorulmuş bedeninde
Neonların kırmızısını solumuş gülüşünde
hayallerinin kanamalı hali...
şehri izliyordum penceremden
mini elbiseli kadın arabadan inene kadar.
Hızla uzaklaştı parasıyla hükümdar adam
Bir araba dolusu seviş gitti
Bir kadın taştı sokağa,
Bin araba dolusu utanç.
Çaresiz kimliklerin tenini deliyor topukları
Pişmanlığını yolarcasına çekiştiriyor eteğini
Bacaklarındaki mora karışmış önce dudak sonra parmak izleri
Kasıkları aç sevicilerin dağınık yatağı
tebessümler intiharda gülümsemelerin gölgesinde
Penceremden seni izliyorum.
Sen benden habersiz.
Üstü açık bir utanç yanaşıyor yanına
Belli ki havası kadar yok parası
Gidiyor...
dalıyorsun.
Köşe başında esrar kokulu adam
Ütüsü tek çizgi, yüzü dikiş içinde
Mavi bir ışık yok ediyor erkek duruşu
Sen ordasın – kıpkırmızı -
orospuya bak diyordu – şişeyi fırlatırken
Fren sesine karışan gölge
Gülüyorsun, mecburdun.
vesikalı bir hayat yazıyordun.
Lacivert bir kapıya uzanırken
Karanlık geceye uzanırsın
Bir araba dolusu adamlık alır seni
Bir araba dolusu utanç.
Bilmediğin kaçıncı yatakta devrildi ay
Kirpiklerinde çapak kadınlığına dolan döl
Neonlar söner,
Ayaz tutmuş güneş sıyırır çarşafı
Adamlar gider, kokular iz üzerinde
Duvardan düşer zaman
Düne ölen güne gülen
Maske masken üstüne
Hayata meydan okuyuşun bu sevişmeler
Hayata meydan okursun aslında sevişmeden (Fahişe I - Temmuz 2007)
-Yol kenarında
boylu boyunca yatıyor...
beyaz bluzunda hüzün ilikli
dudaklarında kızıl bir ağustos
sabah çoktan vurmuş saçlarına
oysa gözleri aya takılmış
soluğu hangi yıldız peşindedir şimdi
yanından vızır vızır geçiyor kent
bulut bulut geçiyor mevsim
yol kenarında
zifte karışıyor insanlık
utanç sızıyor
insanlık kanıyor
döpiyesinin içinde
sesinde üstünlük
-belasını bulmuş, diyor bir hanım
alaylı gülüşte
vicdan; asfalt üstü şerit
toz toprak medeniyet
Yol kenarında
boylu boyunca yatıyor
Avucunda bir tutam saç
Bacaklarında yapış yapış adamlık
Sapı kopmuş çantasında
Bir resme dönük yüzü
Gözleri açık...
Bir jandarma erinin gölgesine çarpıyor
Gazeteci çocuğun bağırışı
“yazıyor, yazıyor....
-Koltuk sevdasına şehri satan başkanı
-Yurdundaki kızları peşkeş çeken müdürü
-Müşteri paralarını zimmetine alan memuru
yazıyorr yazıyorrr
Depremde yıkılan okulların ihalesini alan firmayı
Askısı düşen mankeni,
Öğretmeni bıçaklayan tinerciyi .... yazıyorrrr....”
-Bir gazete versene ufaklık
Bir ayıbı örtmem(iz) gerek !
Kendi sesinden utanıyor çocuk
Susuyor.
Bin namuslunun hikayesinde
Bir namussuzu örtüyor günün gazetesi (Fahişe II- 2007)
Güneşin rengi düşer yazmama
Tenim kara, yüzüm derin nicedir
Ayağımda şalvar, bakmayın elimde kazmama
Toprak benim, ben toprağım nicedir
Akşam evde dokuz boğaz bekler de
Adam kahveden eve yol bilmez
Gücü ağır, bilek kalın derler de
Eli kumardan, gözü oynaştan iş bilmez
Adım Anadolu kadını aranızda
Neden yollar hep batıya düşer ?
Neden kısa etek peşinde adamlar
deyiverin hele, kadın ne yana düşer?
Yaşım yeni varmış otuza
Görüntüm elli olsa nicedir
Okuma yazma bilmem, adım sorma
- lan bak hele, der erim nicedir.
Kadınmışım, de bakem kadınlık ne haldir
Evlat, avrat, ana hep benimdir.
Ben dakka bulmamışam kendime
Günü bana vermişler ne haldir.
(Madalyon-08.Mart.2007)