masalların bir bir yaşandığı,insanların üçer beşer yaşlandığı,hayal dediklerimizin gerçeklerle kıyaslandığı,hırsızların adamdan sayıldığı bir ülkede(bilin bakalım neresi) Dilara adında bir kız çocuğu yaşarmış..Bu kız çocuğunun saçları öylesine güzel,gözleri öylesine parlakmış ki annesi bile saçlarını tararken gözlerine bakarken sakınır,her gün dualar etmeden yatırmazmış kendisini de kızını da(anne ile kızların arası bir başkadır)-babalar bilmez o kokuyu..en çok para çalan dolandırıcıların en flaş kanallarda ’iş adamı’ diye tanıtıldığı,en düşman diyebileceğimiz ülkelerin(şehit katillerinin) başbakanları ve hatta cumhurbaşkanlarıyla yemekler yenildiği bu üklede yaşıyormuş Dilara ve annesi de..Dilara ve annesi bir gün bir yanlış yaparak bu ülkenin caddelerinde gezintiye çıkmışlar ve o gün Dilara için bir bitiş ağabeyi sayılacak başka biri için(ben) bir başlangıç olmuştu.Dilara annesinin ellerinden kayarak foseptik çukura düşmüş ve acı şekilde can vermiş,annesi hayatta belki yaşanabilecek en büyük ızdırabı duymuş oysa bu haber o ülkede sadece bir kaza olarak yer almıştı..Yaşamın böylesine ucuz karşılandığı o günde doğacak binlerce çocuğa Dilara ismi verilecekti.Yıllar sonra bu isimlerin çokluğundan şikayet edecek olan ve belki de dalga geçmeye çalışacak olan çocuklarımıza duyurun lütfen..