2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1360
Okunma
İnsanların sinirlendikleri anlar en Yaratıcı oldukları anlardır .Yaratıcılık insanın doğayı dize getirmek için çözümler bulmasını sağladı . İnsan uçmak istedi . Uçan canlıları gözlemledi taklit etti ve alet geliştirdi . Burada beynin evrimleşmesi ile teknolojinin evrimlerşmesi arasında bir paralellikvar . İnsanlar yetersiz kaldıkları anlarda sinirlenirler bu da çözüm arayışlarını getirir , yaratıcılığı arttırır .
İnsanlar madenleri , daha sert madenleri kullanarak işler iken , madenleri eriterek kalıba sokabileceğini öğrenmesi arasında ikibinyıl geçti . Bu sonuç yapılan kazılardan , elde edilen buluntulardan çıkarılıyor . İnsan doğayı istediği kalıba sokmaya çabalıyor , başarılı da oluyor . Ama insanlar insanları da kalıba sokmaya çalışıyor . Bu karşısındaki insanı sıradan bir madde yığını olarak görmesinden kaynaklandığını düşünüyorum .
İnsan doğada özel bir varlıktır .Maddeyi işlerken emeğinin madde üzerindeki etkisini görüp gözlemler yapıyor . Farklı işlemlerde farklı sonuçları karşılaştırarak yeni sonuçlar elde ediyor . Fikirler üretiyor .
Bazı insanlar zanaatkardır .Yaptıkları işi tekrar ederek uzmanlaşırlar ama farklı bir şey istendiğinde bocalarlar . Elleriyle beyinleri arasındaki derin bağlantıyı keşfedemezler . Ama ürünleri mükemmeldir . Bazı insanlar da aynı şeyi tekrar etmemek için denemeler yapar .hataları çoktur ama karşılaştırmalardan aldıkları sonuçlarla yeni üretim biçimlerini keşfederler . Bu yeni üretim biçimini güzelleştirmek zanaatçıların işi .
Gözlem ve araştırma iki itici güç . Bunlar için ilgi gerekiyor . İnsan çevresinde olup bitenleri gözlüyor . Doğayı , insan davranışlarını inceliyor. Edebi ürünlerin sunulduğu sayfamızı ele alalım. Herkes birşeyler alıyor ve verebildiğini veriyor . Verebildiklerini üretirken belirli kalıplara girmeye mecbur mu ? Ortam içinde dolaşan kelimelerle kısıtlı kalmaya mecbur mu? . Her insanın ilgi alanları doğrultusunda oluşturdukları birikimleri var . Elbetteki bu birikim bir şekilde yansıyacak . Burada bir sorun var mı ? yoksa diğer paragrafa geçiyorum .
Tartışma ortamları en sevdiğim ortamlardır . Ben beslenirim sizi bilemem . Tartışma esnasında saldıran yada savunan beyninin tüm olanaklarını kullanarak , farkında bile olmadan biliç yada bilinçaltından çıkan yöntemlerle savaşır . Burada savaş aletleri kelimeler ve cümleler. İnsan yine alet geliştiriyor yani yaratıyor . Aslında insanın içinde olan potansiyel bu , bazıları bunu kullanmayı çok iyi becerir . Bazıları da haklı olduğu konularda bile kaybedebilir . Karşılıklı görüş alışverişi olarak tartışmaya üçüncü kişilerin katkısı verimliliği zirveye çıkarır . Tartışmanın kuralları biliniyorsa tabi .
İnsanlarda temel bir yanılgı ; Herşeyi bildiğini zannetme . Esas olan tek gerçek hiçkimsenin hiçbirşey bilmediğidir . Bildiğimizi iddia ettiğimiz anda öğrenmeye karşı direnç göstermiş oluruz . Oysa karşımızdakinin söylediklerini iyi analiz etmiş olsak birşeyler alabiliriz. Çünkü , salt doğru ve salt yanlış diye birşey yoktur . En doğru bilinenlerde dahi yanlışlar en yanlış kabul edilenlerde dahi doğruluk payları vardır .
İletişim ; Nasıl ki el insanın hammaddeyle olan iletişiminde yataklık ediyorsa , İnsanların biribirleriyle iletişiminde dil ( yazı ,şiir , konuşma ... ) yataklık eder .
Bu sayfada biryerlerde yaptığım bir yorumda şöyle dedim . Ben buradan edebi anlam da ihtiyacım kadarını alıyorum ve verebildiğim kadarını veriyorum . Evet bende birşeyler karalıyorum işte bence anlamı var . Başkalarınca olup olmadığını bilemem . Ne kadar kişinin beni okuduğu ve ne aldığı inanın benim için hiç önemli değil . Ben sadece borcumu ödediğimi düşünüyorum . Belirli bir karşılık ve takas anlayışı gözetmeden . Çünkü yazdıklarımdan birşeyler almak isteyen alır bunu kimsenin gözüne sokacak değilim .
Not : bugün işlerim olduğundan sayfaya giremedim . girer girmez de bunları karaladım .kurgu hatası yazım yanlışları olabilir. Ben yazarken kurguya önem vermeyen biriyim . Yazmaya başlar ve yazarım . Değişiklik yapmayı da pek sevmem . ama yapıcı eleştirilerde hak verdiğim noktalarda , hatamı da kabul ederim .