Övünmeyiniz! hem topraktan yaratılmış, hem de toprağa dönünce kendisini kurtların böceklerin yiyeceği insanın övünmesi neye yarar. hz. ebubekir
Mu
Muhammed Rıdvan Kaya

Tarikatlar ve Tasavvuf Üzerine Bir Değerlendirme: İnanç, Hukuk ve Sosyolojik Gerçeklik

Yorum

Tarikatlar ve Tasavvuf Üzerine Bir Değerlendirme: İnanç, Hukuk ve Sosyolojik Gerçeklik

( 1 kişi )

2

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

27

Okunma

Tarikatlar ve Tasavvuf Üzerine Bir Değerlendirme: İnanç, Hukuk ve Sosyolojik Gerçeklik

Cumhuriyet döneminde tarikatların kanunla kapatılması, devlet açısından beklenen çözümleri üretmedi. Bu durum, bin yıllık bir kurum ve inanç olan tarikatların ve tasavvuf öğretisinin sadece kanun zoruyla ortadan kaldırılamayacağını bir kez daha göstermiştir. Pratikte tarikatlar varlıklarını sürdürmekte ve toplumun bir kesimini etkilemeye onları şirke bulaştırmaya devam etmektedir. Bu noktada sorunun sadece hukuki değil, aynı zamanda sosyolojik ve dini bir mesele olduğu açıktır. Devlet eliyle yapılan baskıcı yaklaşımlar, tarikatları ortadan kaldırmayı hedeflemiş olsa da bu çaba, Amerika’nın Vietnam’da komünizmi yok etme çabasına benzer bir şekilde başarısız olmuştur. Aynı zamanda, "Dinde zorlama yoktur. Şüphesiz, doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır" (Bakara Suresi, 2:256) ayeti, bu tarz zorlama ve baskıcı uygulamaların İslam’a aykırı olduğunu vurgulamaktadır. İnanç ve ibadet, bireyin gönül rızasıyla, yaşaması gereken bir alandır. Tarikatların toplum üzerindeki etkisini disipline etme fikri, özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar üzerinden dile getirilmektedir. Ancak bu yaklaşım, devletin inançları kontrol etme çabasına dönüşme riski taşır. İslam’da inançlar bireyseldir ve devletin bu alana müdahalesi, "Ve Rabbini nefsinden yüksek olmayan sesle yalvararak ve korkarak an ve gafillerden olma." (A’raf Suresi, 7:205) ayetinde belirtildiği gibi, bireyin Allah ile olan ilişkisine zarar verebilir. Tarikatların çoğu, tarihi boyunca devlete karşı isyan bayrağı açmamış, aksine devletin yanında yer almıştır. Kurtuluş Savaşı’nda cephede savaşmış olan tarikat ehli insanlar, itikadi yanlışlarına rağmen, devlete sadık bir vatandaşlık örneği sergilemiştir. Bu bağlamda, tarikat ehlinin, ellerine silah almadıkları ve bölücülük yapmadıkları sürece, inançlarını özgürce yaşama hakkına sahip oldukları açıktır. Tasavvuf öğretisinin İslam’a uygun olmayan bazı temel sapmaları bulunmaktadır. Örneğin, zikir ibadetinin Kur’an’a uygun yapılması gerekirken, tarikatlar bunu toplu veya belirli ritüellerle uygular. Oysa ki "Biz Kitap’ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık" (Enam Suresi, 6:38) ayeti, İslam’ın Kur’an’da her şeyi eksiksiz açıkladığını belirtmektedir. Dolayısıyla, zikir gibi bir ibadetin nasıl yapılacağını da yalnızca Kur’an belirler. Nakşibendî tarikatında uygulanan “rabıta” ritüeli ise, Hint mistik felsefesinden alınmış ve Kur’an’daki İslam’la bağdaşmayan bir uygulamadır. Bu ritüelin, Allah’ı zikretmekten üstün olduğu iddiası, "‘ Rabbimiz bizi sana teslim olanlardan yap neslimizden de sana teslim olan bir nesil çıkar. Ve ibadetlerimizi bize göster. Ve bizden tevbemizi kabul et. Şüphesiz tevbeleri kabul eden çok bağışlayan Sen’sin." (Bakara Suresi, 2:128) ayetinde de ifade edildiği gibi, İslam’ın özüne tamamen aykırıdır. Tarikatlara dair problemlerin çözümü, baskıcı tedbirler değil, ilmî ve demokratik bir diyalog çerçevesinde ele alınmalıdır. Toplumda tarikat ehlinin yanlış inançlarının tartışılabileceği bir özgürlük ortamı oluşturulmalıdır. "Onlar ki sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar işte onlar Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Ve işte onlar akıl sahipleridir." (Zümer Suresi, 39:18) ayeti, insanların farklı görüşleri duyup doğruyu seçme iradesine sahip olduklarını ifade eder. Bu, inanç özgürlüğü ve fikir özgürlüğünün temel taşıdır. Tarikatlar ve tasavvuf öğretisi, Türkiye’nin tarihsel ve sosyolojik bir gerçeğidir. Bu yapılar, hukuki baskılarla ortadan kaldırılmak yerine, inançlarının Kur’an’daki İslam’a uygun olup olmadığı ilmî bir şekilde ele alınmalıdır. Ayrım gözetmeksizin her vatandaşın inancına saygı duyulmalı ve özgürlükler korunmalıdır. Ancak, inançların Kur’an çerçevesinde ele alınması ve yanlış öğretilerin düzeltilmesi, İslam toplumunun gelişmesi için bir gerekliliktir.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Tarikatlar ve tasavvuf üzerine bir değerlendirme: inanç, hukuk ve sosyolojik gerçeklik Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Tarikatlar ve tasavvuf üzerine bir değerlendirme: inanç, hukuk ve sosyolojik gerçeklik yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tarikatlar ve Tasavvuf Üzerine Bir Değerlendirme: İnanç, Hukuk ve Sosyolojik Gerçeklik yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
erincoban
erincoban, @erincoban
23.12.2025 10:21:49
5 puan verdi
erincoban
erincoban, @erincoban
23.12.2025 10:21:33
5 puan verdi
Tarikat iz, yol demektir. Yani o yoldan ilk geçenlerin oluşturduğu izler geçile geçile yol olmuştur. Günlük hayatta da görebilirsiniz karlı havada parkın bir kısmından geçilmiş ayak izleri, bir iki üç derken geçile geçile yol olur. O karlı buzlu havada ıslanmadan, elbiseleri ayakkabıları pisletmeden, kaymadan düşmeden güvenle geçersiniz. Bu yoldan daha önce geçilmiş dersiniz. bu yol beni güvenli olarak hedefe götürür dersiniz. İşte tarikatlar bu şekilde Zikir Usulleri Hazreti Muhammed Mustafa Tarafından sahabelerine öğretilmiş. Hazreti Ebu Bekr Sıddık Radyallahu Anha gizli içinden kalpten zikir öğretmiş. Hazreti Ali radyallahu Anh a açıktan zikir öğretmiştir. Ayrıca Allahu Teala çeşitli peygamberlere de zikir usullerini ve zikir olarak söylenecek sözleri ifadeleri Hazreti Cebrail Aleyhisselam vasıtası ile öğretmiştir. Bu durumda tarikatler sonradan uydurma değildir. Usulleri dersleri hazreti Peygamber tarafından oluşturulmuştur. Pirleri Babaları, Şeyhleri, Zakirleri, Mürşitleri hep Hazreti Peygamber Aleyhisselamın belirlemesi le seçilmektedir. Tarikatler üzerinde en çok ve en rahat konuşulan alanlardır. En çok kötüleme, en çok eleştirilme alanlarıdır. Tarikatların devlete karşı olması düşünülemez Tarikat zaten düzgün insan yetiştirmek. Nefis terbiyesinden geçmek. Düzgün güzel bir müslüman olarak Kuran ve Sünnete göre yaşayan komşusuna, devletine, milletine faydalı olan insan yetiştiren kurumlardır. Tarikatlerin içindeki Rabıta gibi uygulamalarının Hindistan dan alınması mümkün değildir. Tarikatler Abdülkadir Geylani Hazretleri, Seyyid Ahmet Rifai Hazretleri, Cüneydi Bağdadi Hazretleri, Hazreti Ali, Hazreti Ebubekr Sıddık da bir nehrin kolları gibi birleşir. Cüneydi Bağdadi Hazretleri Elest Bezminde Kalu Bela Evet Sen bizim rabbimizsin denildiği berraklıkta ruhun iman getirdiği seviyeyi yakalamaya çalışmıştır. Toplumda tarikat ehlinin yanlış davranışları tartışılamaz çünkü tarikat ehli o kadar sıkı bağlıdır ve o kadar ciddi usuller vardır ki zerre kadar yanlış ortaya çıkmaz. Yanlış görülen bir iki tane münferit örnek olabilir. edebe uymayan tarikat kurallarına ve usullerine uymayan tek tük durumlardır. Onlar da zaten usule uymadıkları için yanlış yaparlar. 4 büyük mezhep, Abdülkadir Geylani Hazretleri, Seyyid Ahmet Rifai Hazretleri, Seyyid Ahmet El Bedevi Hazretleri, Seyyid İbrahim Dussuki Hazretleri, Şeyh Ebul Hasan Ali Şazeli, Şah-ı Nakşi bendi Muhammed Bahauddin, Hacı Bektaşı Veli, Hacı Bayramı Veli, MEvlana Celaleddini rumi, Ah-i Evran, Veysel Karani, aziz Mahmud Hüdai, Uşşaki, Halveti, Celveti, Ruşeni, Gülşeni, Tacül arifin ebul Vefa, Sühreverdi, Kübreverdi, Cibavi, Eşrefoğlu Rumi, Muhyiddin İbn-i Arabi, Şaban-ı Veli, Sümbül Sinan, Ümmi Sinan, Abdurrahim TANTAVİ, Abdurrahman Nişavi, Ali Haydar efendi, Çorumlu Hacı Mustafa Efendi gibi pek çok tarikat sahihtir. Üzerinde tartışılamaz. Demokrasinin bir parçaları değildir. İslamın usul ve yollarıdır. Bilmeyenler bunlar hakkında konuşamaz. Bilmeden konuşanlarda boş konuşur.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL