Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
pomborya
pomborya

Sarı Öküzü Verdik, Gerisi Geldi.

Yorum

Sarı Öküzü Verdik, Gerisi Geldi.

( 1 kişi )

0

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

72

Okunma

Sarı Öküzü Verdik, Gerisi Geldi.

Sarı Öküzü Verdik, Gerisi Geldi

Yok, öyle değildi diye söze başlamak alışkanlıkların en başında gelir. Bir türlü kendinizi ifade edemediğinizi düşünüp sürekli söz doğrultup bir şekilde kendini haklı çıkarmaya çalışmak kadar yorucu bir şey yoktur şu hayatta. İnsan neden bu duruma düşer bilmiyorum ama sinir bozucu olduğu kesin.Her şeyin “çok güzel olacağı” düşünülen, ama kesinlikle çok kötü bir dönemden geçiyor oluşumuz da apayrı trajedi bir durumdur. İşin garip tarafı ise bu duruma hala daha inanmayanlar var, öncelikle altmış, atmış beş yaş üzeri yaşlı kadınlar ve erkeklerden oluşan bir kesim var ki aman Allah’ım.Bazı insanlar, durumun ne kadar vahim ne kadar kötü olduğunu anlatmaya çalışıyor olsalar da karşı tarafın direnci bu duruma engel olacak korkusuyla çekingen bir tavırla düşüncelerini kısık sesle anlatıyorlar, ya da anlatmaya çalışıyorlar; farkına varmadan ne hale geldik.Bize çocukken büyüklerimiz, “fareler çocukların kulaklarını üfleye-üfleye yediği için acı duymazlar” derlerdi. Hem karanlık bir gece hem de yer döşeğinde yatır çocukları, ondan sonra da o çocuğun uyumasını bekle, yine de uyurduk ama.Yıllara yayarak her şeyi usulen yaptılar ki, geriye baktığımızda ise bütün bunları yapıyor muyduk? bunlar var mıydı? sorusunu soruyoruz birbirimize. Geçmişte yaşadıklarımıza inanamıyoruz. Bi düşünsenize, o şekilde yaşamayan, bu sistem içerisinde doğup büyüyen kişiyi nasıl ikna edebiliriz gerçek yaşam bu değildir, diyerek.Önce halklar ve de gençler arasında nifak sokup birbirleriyle kavga ettirdiler ve 12 Eylül darbesini getirdiler. Bu durum halka büyük bir başarı olarak lanse edildi. Çünkü halk bıkıp usanmıştı her akşam çatışma haberleri duymaktan ve onca gencin öldürülmesinden. Bu günlerde revaçta olan söz “mertçe cinayet”lerden... (Kanı durdurduk) deyip halktan alkış aldılar ve sonra da eğitime gedik açtılar.Eğitimi itibarsızlaştırıp imamlara geniş alan yarattılar. Fakir olmak sıradanlaştırıldı ve insanları sadaka kültürüne alıştırdılar, insanların da hoşuna gitti, emeksiz nimet kapıma geliyor, dediler. Artık yavaş yavaş kapana kıstırılmaya başlamıştı halk, ama bunun farkına varmamaları için de ellerinden geleni yapıp din, iman, mezheple halkın duygularını kullanmaya çalıştılar. Oh ne güzel, din elden gidiyordu dini kurtardık, deyip türbana sarıldılar ve bu kez de kadınları en hassas yerinden etkilediler.Arka tarafta yağmalama devam ederken halka, çalabilir, rüşvet alabilir verebilirsiniz, deyip hem rüşveti hem de hırsızlığı normalleştirdiler.Artık yapılması gerekenlerden biri de yani yüksek okul, yani üniversiteyi bir şekilde pasifleştirmek gerekiyordu ve bunu da soruları çalarak işe koyuldular, binlerce öğrencinin hakkını yiyerek bütün köşe başlarını tuttular ve artık yaygın bir yapı gibi her yere yayıldılar.Diğer bir yandan da halk hızla yoksullaşıyor, yoksullaşırken de din adı altında alttan alta türeyen, iktidar tarafından desteklenen tarikatlara teslim edildi çocuklar, tarikat yurtlarında yetiştiriliyorlardı artık.Kadın gücünü haktan, hukuktan yana değil de erkek egemenliği için yönlendirdiler ve de başarılı da oldular.Ülke artık tarikatlar cennetiydi, bir elleri yağda, bir elleri balda, kaynağı beli olmayan, zenginleşen kişiler milyonlarca para içerisinde yüzerken, yavaş yavaş köleleştirdikleri halka da şükretmeyi, açlıkla terbiye edilmeyi öğrettiler. Açlık ve de işsizlikten kıvranan halkı kendilerine muhtaç bıraktılar ve bu sefil ortamdan faydalanan fırsatçıların ellerine düşürdüler ve para kimde, o artık güç sahibi dediler.Böylece milyonlarca insanın bir lokma ekmeğini de ellerinden alıp bir avuç kişiye verdiler. Ülke, hiç üniversite görmemiş memur, bürokratlarla yönetilmeye başlandı ve gelinen nokta ise korkunç. Enflasyon bana göre üç haneli rakamlarda, açlık sınırının altında yaşamaya çalışan insanlar, ilerisini karanlık gören gençler, orta yaşlılar ise akın akın ülkeyi terk etme peşindeler. Yahu açız aç, demeye bile korkar olduk.Kısacası, bu halk 82 darbe anayasasına evet dediği gün kaybetmişti aslında.Sarı öküz hikayesinde olduğu gibi.
(Not: 12 Eylül 80, Darbesi’nden sonra hazırlanan 1982 Anayasası, 7 Kasım 1982’de yapılan halk oylamasında %8,63 “RED” oyuna karşılık %91,37 “KABUL” oyuyla kabul edilmişti.)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Sarı öküzü verdik, gerisi geldi. Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Sarı öküzü verdik, gerisi geldi. yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sarı Öküzü Verdik, Gerisi Geldi. yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL