0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
35
Okunma

M. NİHAT MALKOÇ
Gümüşhane deyince aklıma bir Hak ve hakikat dostu olan Ahmet Erkan Kocatürk gelir.
Gümüşhane deyince aklıma bir Hak ve hakikat dostu olan Ahmet Erkan Kocatürk gelir. O ki kendi deyimiyle maddeyi muvakkat (geçici), mânâyı müebbet (ömür boyu) bilenlerdendir. O, saadeti servette arayanlardan değildir. Makam, rütbe ve istikbal endişesi de yoktur.Ona göre nefer olmak rütbeli olmaktan daha iyidir. En büyük rütbe kulluk makamıdır.
Türk Edebiyatı’nda bir dönem adından söz ettiren Yedi Meşaleciler’den Vasfi Mahir Kocatürk’ün yeğeni de olan Erkan Kocatürk 1941 yılında Gümüşhane’nin Bağlarbaşı (Sorda) Mahallesi’nde doğmuştur. Babası H. Cevdet Kocatürk de şairdir. Erkan Kocatürk ilkokulu Fevzi Paşa’da, ortaokulu Gümüşhane Ortaokulunda , liseyi İstanbul Sultanahmet Ticaret Lisesinde okumuştur. Daha sonra ailece İstanbul’a taşınmışlardır. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisinde tamamlamıştır. Ardından İstanbul’da serbest ticaret hayatına atılmıştır. Rızkını burada aramıştır. Zaten eskiden beri iyi bir tacir olmayı hayal ediyordu. O olmazsa öğretmelik düşüncesi vardı geleceğe dönük planlarında. Nitekim askerliğini, hayallerinin doğrultusunda yedek subay öğretmen olarak yapmak nasip olmuştu ona. Zonguldak’ın Eflani ilçesinin bir köyünde iki yıl öğretmenlik yaptı. O okulda birinci sınıf öğrencilerine kazların boğazına kartondan rakamlar takarak sayıları öğrettiğini anlatması hayli ilginç bir anekdottur. Uzun yıllar o okulun öğrencilerinden mektup almıştır.
Kocatürk, dördü kız olan beş kardeşin en küçüğüdür. Kendisi uzun yıllar boyunca Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Camii ve Külliyesi Yaptırma ve Yaşattırma Derneği Başkanı olarak görev yapmıştır. Başkanı olduğu derneğin gayret ve katkılarıyla Gümüşhane’nin Bağlarbaşı Mahallesi’nde Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Camii ve Külliyesi inşa edilmiştir.
Ticaretten siyasete, siyasetten eve dönüş ve bir mabedin yükseliş hikâyesi
Ahmet Erkan Kocatürk’ün babası H. Cevdet Kocatürk ticaretle meşguldü. Oğlu da onunla birlikte ticaretle iştigal etmiştir. Daha sonraki yıllarda siyasete girmiş, Saadet Partisi’nden milletvekili adayı olmuştur. Listenin ikinci sırasında kendisine yer bulan Kocatürk, o dönem Gümüşhane bir milletvekili çıkarabildiği için TBMM’ye girememiştir. Sonraki dönemlerde Gümüşhane Belediye Meclis ve Encümen Üyeliği, Başkan Vekilliği, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, vakıf, dernek ve siyasî parti il başkanlıklarında bulunmuştur. Sonra da Atatürk Caddesi’ndeki kendi iş yerlerinde kuyumculuk işine devam etmiştir. Ticarette 55 yılını doldurmuş ve sonra da, tabir caizse kabuğuna çekilmiştir. O, şimdi kendisini "sonsuz sınıfı olan hayat mektebinin fakîr-i pür taksîr (günahları çok olan bir fukara anlamında) bir talebesi" olarak görmektedir. O doğrultuda günlerini kıymetlendirmektedir.
Kelkit’ten Serpil Hanım’la evlenen Ahmet Erkan Kocatürk’ün Esra adında bir kızı vardı. Fakat Esra Hanım ne yazık ki genç yaşta vefat ederek babasına evlât acısı yaşatmıştır. O, evlât acısıyla yüreği yansa da güçlü imanı sayesinde sabretmesini bilmiştir. Kızından Emir adında bir torunu vardır. Esra Kocatürk’ün babası Erkan Kocatürk gibi, dedesi H. Cevdet Efendi ve dedesinin küçük kardeşi Vasfi Mahir Kocatürk gibi şiir yazma yeteneği vardı.
Ahmet Erkan Kocatürk’ün babası H. Cevdet Kocatürk’ün eskiden beri Gümüşhane’de bir cami yap(tır)ma hayali vardı. Bu işi oğluna havale etti. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Camii, Ahmet Erkan Kocatürk’ün annesinden kalan arsa üzerine yapıldı. Caminin yapılma emrini Mehmed Zahid Kotku Hoca verdi. Caminin inşa süreci çeyrek asır sürdü. Fakat asla ümitsizliğe düşülmedi. Geniş çaplı ve kapsamlı bir cami olarak inşaatına başlanan bu mabedin yapımının halktan toplanan yardımlarla olmayacağını anlayan Kocatürk, istimlak edilen kendi yerlerinden aldığı parayı ve Atatürk Caddesi’ndeki iş yerini satarak elde ettiği parayı cami inşaatına harcadı. Böylece cami inşaatı hızlandı ve şekillenerek ibadete hazır hâle geldi. Bu güzel caminin ortaya çıkışının ve Gümüşhane’ye kazandırılışının müsebbibi Kocatürk’tür.
Yüzyılı aşkın bir süredir Gümüşhane’de bulunan ve her Ramazan ayında Kadir Gecesi teravih namazından sonra Gümüşhanelilerin ziyaretine açılan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) in mübarek iki sakal-ı şerifi Ahmet Erkan Kocatürk tarafından Bağlarbaşı Mahallesi’nde bulunan Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevî Camii’nde muhafaza edilmektedir.
Ahmet Erkan Kocatürk, doğup büyüdüğü Gümüşhane’ye aşkla ve tutkuyla bağlıdır.
84 yıllık ömrünün neredeyse tamamını Gümüşhane’de geçiren Ahmet Erkan Kocatürk, doğup büyüdüğü (doğduğu ve doyduğu) Gümüşhane’ye büyük bir aşkla ve tutkuyla bağlıdır. İstanbul’daki evini ve iş yerini satarak bu şehre dönmesi, bunun el büyük delilidir. O, Gümüşhane’nin taşına ve toprağına meftundur. Ona göre İstanbul’un değil Gümüşhane’nin taşı toprağı altındır. Yeter ki insanlar bu toprakla barışık ve ilgili yaşasın. Vaktiyle kendisiyle yapılan bir söyleşide söylediği şu sözler onun gelecekten ve geleceği inşa edecek yeni nesillerden umutlu olduğunu göstermektedir: "Gümüşhane’miz dün bu topraklarda nice iman erleri, ilim adamları, saygınlığı olan kişiler yetiştirmiştir. Bizlere düşen onların kıymetlerini bilmek, manevî iklimlerine sığınmak, onların yolundan gitmek ve onlara lâyık olmaya çalışmaktır. Ben şahsen dünün meftunuyum ve hayranıyım. Dünkü büyüklerimizi patatesin yumruları gibi toprağın altında gizli, bizler gibi işe yaramayan yapraklarını da toprağın üstünde görüyorum. Çok özledik sevgi taşıyan yürekleri, mâziyi âtîde görenleri, köküne bağlı filizleri, ilmini inancının emrine veren mânâ erlerini. Bu yüzden şâirin dediği gibi «Kökü mazide olan âtîyim». Bugünden de çok şey bekliyorum, umutluyum. Zira dizlerimizin bağını çözecek bir nesil ufukta belirmiştir. Ok yaydan çıkmıştır, hedefine varacaktır inşallah. "(1)
Zarif ve vefalı bir insan olan Erkan Kocatürk, Turgut Özal’ı evinde misafir etmişti.
Hak ve hakikat davasında güçlü bir nefer olan Ahmet Erkan Kocatürk, Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı Gümüşhane’deki evinde misafir etmiş bir kişidir. Bu misafirlikte yaşanan ilginç anekdotları da şöyle sıralıyor: "Turgut ÖZAL bize misafir oldu. On beş gün evvelinden hazırlıklara başladık. Komşuların (keyveni, evin yaşlı ve bilge kadınları) hanımlarının yardımıyla fazla teferruata dalmadan birkaç kalemlik mahalli yemekleri yapmayı planladık. Büyük bir dut kazanıyla ayranlı çorba, bol miktarda lemis-kete, takriben 700 kişiye yetecek kadar bal, kuzu eti hazırlandı. Güneşli bir güzel gündü. Her ağacın altına uzun cam masalar kuruldu. Bizim bahçe yetmedi, annemin amcasının bahçesini de kullandık. Sayın Turgut ÖZAL, eşi Semra Hanım’la birlikte Gümüşhane’ye teşrif ettiler. Kendilerini bahçe kapısında karşıladık. Başta Adalet Bakanımız, ağabeyimiz Sayın Oltan Sungurlu Bey olmak üzere 16 bakan, 33 genel müdür, özel kalem, koruma vs. Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Gümüşhane teşkilatları geldiler. Bakanlar sıra ile Semra Hanım’ın elini öptüler. Bu iş bana biraz dokundu, sıra bana gelince Turgut Bey’e "Sayın başbakanım, hoş geldiniz!" diyerek elini sıktım. Semra Hanım’a da "Hanımefendi, siz de hoş geldiniz!" dedim. Elini dahi sıkmadım. Yaptığım doğru değildi ve umumî adaba aykırıydı belki. Önce yüzüme baktı, sonra Oltan Bey’e “Bu kimdir?” diye sordu. O da “Bizi misafir eden arkadaşımızdır.” dedi. Semra Hanım’dan daha işin başında kırık not almıştım."(2)
Kendisi de siyasetin içinden geçen Ahmet Erkan Kocatürk, yakından tanıdığı ve sevdiği Özal’la ve Özal ailesiyle ilgili olarak vaktiyle bir söyleşide şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Turgut ÖZAL vatansever, cesur, çok zeki, imanlı, az konuşup çok iş yapan bir devlet adamıydı. Yakinen tanıdığım kardeşi Korkut ÖZAL, rahmetli Yusuf Bozkurt ÖZAL, Turgut ÖZAL ve anneleri Hafize ÖZAL, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretleri’nin muhibbanları ve her dördü de Mehmed Zahid KOTKU (K.S.) Hoca’mın bağlılarındandı."(3)
Babadan ve amcadan şair bir ailenin şair çocuğu yahut Kocatürk’ün şiir dünyası
Gümüşhane’nin yaşayan değerlerinden biri olan Ahmet Erkan Kocatürk, babası H. Cevdet Efendi ve amcası Vasfi Mahir Kocatürk gibi şairdir. Şair Kocatürk, "Pinhânî" mahlasıyla halk şiiri formunda şiirler yazmıştır. Onun derdi şöhretli bir şair olmak değildi; memleketine ve inancına dair içinde biriken güzel duyguları halkla paylaşmaktı.
Şair Ahmet Erkan Kocatürk’ün şiirlerine baktığımızda dörtlük nazım birimiyle; semai ve koşma nazım şekilleriyle; 8’li, 11’li ve az da olsa 14’lü hece ölçüsüyle yazıldıkları görülür. Şiirlerinde sade bir dil kullanan Kocatürk, geleneksel halk şiiri imgelerini sıkça kullanmıştır.
Erkan Kocatürk’ün tek evlâdı (kızı) olan merhume Esma’nın tek oğlu (Ahmet Erkan Kocatürk’ün tek torunu) olan Emir Tuncel Kocatürk büyük bir vefa örneği göstererek dedesinin şairliğiyle ilgili "Çağdaş Bir Halk Ozanı Ahmet Erkan Kocatürk: Pinhânî" adıyla bir kitap kaleme almıştır. Kitabın kapağında Kocatürk’ün fotoğrafına yer verilmiştir.
Mutasavvıf bir kişiliğe sahip, dinî hassasiyetleri olan bir mümin olarak gördüğümüz Ahmet Erkan Kocatürk’ün şiirlerinde bunun yansımalarını sıkça görürüz. O, mümin ve mütedeyyin bir insanın nasıl olması gerektiğini kendi şahsında şöyle ifade eder: "Hakir, günahkârız, kemteriz, amma,/Hak katında "nadanlardan" değiliz/Beyaza ak deriz, siyaha kara,/Etek öpen "yağdanlardan" değiliz//Ne kuzusundayız, ne de kurdunda,/Çok şükür koşmadık hırsız ardında,/Gazi diyarında, şehit yurdunda,/Salyangozu "satanlardan" değiliz//Makam hevesini aşmışız çoktan,/Her ne ister isek isteriz Hak’tan,/O sultan ayırır karayı aktan,/Nefsaniyet "çatanlardan" değiliz//Son tünel göründü, menzilim belli,/Hiçbir kez olmadık on iki dilli,/Yolumuz açıktır, yönümüz belli,/Zulme çanak "tutanlardan" değiliz."
Gümüşhane deyince Ahmet Erkan Kocatürk için akan sular durur. O, Gümüşhane’nin havasına, suyuna ve insanına tutku derecesinde aşkla bağlıdır. Kocatürk, hayatında ve şiirlerinde Gümüşhane’yi yere göğe sığdıramaz. Doğal güzelliklerinin fark edilmeyişine üzülür. Bu şehrin siyasîler tarafından görmezden gelinmesine, hizmetten payına düşeni alamamasına çok hayıflanır. Bunun için siyasete girse de ne yazık ki TBMM’ye giremez. "İhmale uğramış Gümüşhane’min,/ Konumu başkadır, "halleri" başka/ Dert küpü insanı, ruhta bedenim,/ Şivesi başkadır, “dilleri” başka//Gözümde hep tüter toprak damların,/Gizli hüzünlüdür çok akşamların,/Seherlerde mesaj veren çamların,/Kokusu başkadır, "yelleri" başka//Doğa harikası Akça, Karaca,/ Ta uzakta tüter bir evde baca,/Mor gölgeler düşer yeşil yamaca,/Goncası başkadır, "gülleri" başka// Fezada âbide Canca Kalesi,/Yel esince dalgalanır yelesi,/Darılıp coşunca Harşit Deresi,/Sesi bir başkadır, "selleri" başka"
Gizli ve saklı anlamında "Pinhânî" mahlasıyla halk şiiri tarzında birbirinden güzel koşmalar, semailer ve ilâhiler yazan şair Ahmet Erkan Kocatürk, yazdıklarıyla bazen Yunus Emre’yi, Niyâzî-ı Mısrî’yi, Eşrefoğlu Rûmî’yi ve Hacı Bektaş Veli’yi andırır. Gizlidir" adlı şiirinde bu manevî havayı teneffüs ediyoruz: "Bir sultanın kölesiyiz,/Hâlimiz gizli, gizlidir/İçmişiz elinden bâde,/Dolumuz gizli, gizlidir//İnciklerden süzülmüşüz,/Bir ipliğe dizilmişiz,/Bu kervana yazılmışız,/Yolumuz gizli, gizlidir//Kırılırız, bükülmeyiz,/Dikiş sağlam, sökülmeyiz,/Kaptan kaba dökülmeyiz,/Selimiz gizli, gizlidir//Mevlâmıza dayanmışız,/İksir içip uyanmışız,/Aşk ateşinde yanmışız,/Külümüz gizli, gizlidir//Yapayalnız bir ozanım,/Beşer içinde Pünhanım,/Yıpranıp gitti kovanım,/Balımız gizli gizlidir"
Gümüşhane’den Trabzon’a Ahmet Erkan Kocatürk’le dostluğumuz hep sürdü
1992 yılında Gümüşhane’ye genç bir Edebiyat Öğretmeni olarak atandığımda bu şehri hem çok sevmiş hem de çok merak etmiştim. Trabzon’da Türksesi gazetesinde, henüz üniversitenin birinci sınıfında başladığım köşe yazarlığımı bu sefer de Gümüşhane’ye, bu şehirdeki Kuşakkaya ve Demokrat Gümüşhane gazetelerine taşımıştım. Merhum Alişan Ergin ve Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin, Turan Tuğlu ağabeyler beni gazetelerine kabul etmişlerdi. İşte bu süreçte Gümüşhane’nin değerlerini ve değerlilerini tanımaya başladım, tanıdıkça da sevdim ve çoğuna hayranlık duyguları besledim. Hayranlık duyguları beslediğim kişilerin başında gelenlerden biri de Ahmet Erkan Kocatürk Ağabey’di. Kendisiyle zaman zaman değişik mahfillerde sohbetlerimiz oldu. O, çok bilen ve çok gören bir insandı; ben ise ona göre çok toydum. Fakat o, bana hiçbir zaman toyluğumu ve acemiliğimi hissettirmedi. Beni muhatap kabul ederek şereflendirdi. Ben onun görüşlerini sorarken o da bana değer verdiğini göstermek için benim görüş ve kanaatlerimi büyük bir saygıyla dinlerdi.
Gümüşhane’den 1998 yılında ayrıldıktan sonra bu şehirle olan bağımı hiçbir zaman kesmedim. Öyle ki Kuşakkaya gazetesinde uzun yıllar (33 sene) yazmaya devam ettim ve de etmekteyim. Sadece Kuşakkaya gazetesinde yazmakla kalmadım, orada edindiğim dostlarla olan bağımı da bir şekilde sürdürdüm. Bu kişilerin başında Ahmet Erkan Kocatürk gelmektedir. Gümüşhane’den Trabzon’a Kocatürk’le olan dostluğumuz hep sürdü. Ben yaşlılıktan kaynaklanan hastalıkları olduğunu düşünerek kendisini rahatsız ederim, korkusu ve endişesiyle kendisini çok fazla aramadım. Fakat o, uygun zamanlarda beni arayıp hâl hatır sordu. İlerleyen yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen toplumla ve toplumun değerleriyle olan güçlü bağını hiç kesmedi. Hiçbir zaman "Benden sonra tufan" diye bencilce düşünmedi.
Yaşı 85’e yaklaşan Kocatürk Ağabey bende hep olumlu intibalar uyandırmıştır.
Yaşı 85’e yaklaşan Ahmet Erkan Kocatürk Ağabey bende hep olumlu intibalar uyandırmıştır. Onunla sohbet etmekten her zaman büyük bir keyif almışımdır. İyi bir Müslüman ve iyi bir insan görmek isteyenler onun yüzüne nazar etmelidir. Zira o, her şartta kuru söze değil samimi öze itibar etmiştir. "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz" kelâm-ı kibarının cisimleşmiş hâlidir o. Hayattaki acıların en büyüğü olan evlât acısını bile yaşamasına rağmen Hak ve hakikat yolundaki çizgisini hiçbir zaman değiştirmemiştir. Yunus Emre’mizin deyimiyle ne varlığa sevinmiş ne de yokluğa yerinmiştir. Daima "sırat-ı müstakim" çizgisinde sapmadan ve yalpalamadan büyük bir kararlılıkla yürümüştür.
Hak ve hakikat dairesinden çıkmayan, elif gibi dimdik yaşayan Ahmet Erkan Kocatürk, adaşı da olan Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretleri’nin samimi bendelerinden biridir. Onun adının yaşatılması için bin bir zorlukla, sonunda da elinde kalan varlıklarını satarak yaptırmış olduğu camiye onun adını vererek vefasını ve bağlılığını göstermiştir. Yine o, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretleri’nin yedinci halifesi olan Mehmed Zahid KOTKU(K.S.)’yu hoca, mürşid, mürebbi olarak bilmiş ve ona gönülden tabi olmuştur.
Mütevazı bir insan olan A. Erkan Kocatürk, Gümüşhane’nin gizli değerlerindendir.
Vaktiyle birçok maddi imkâna sahip olduğu halde gösterişsiz (mütevazı) bir hayat yaşamayı yeğleyen ve elinde ne varsa satıp Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Camii ’nin inşaatını bitiren A. Erkan Kocatürk, Gümüşhane’nin yaşayan gizli değerlerindendir.
En zor şartlarda bile varlığını Hak ve hakikat yolunda harcayan A. Erkan Kocatürk dünyalıklara hiçbir zaman ehemmiyet vermemiştir. O, her zaman topluma iyi bir insan, Hakk’a iyi bir kul olmayı öncelemiştir. Bu yönüyle günümüz gençleri için iyi bir rol modeldir.
Gümüşhane’mize güzel bir mabet kazandıran Ahmet Erkan Kocatürk’ü Gümüşhaneliler daha çok ve daha yakından tanımalıdır. Öldükten sonra mevtaya methiyeler dizmenin hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Kişi yaşarken bilinmeli ve hak ettiği değeri görmelidir. Bugüne kadar yazığı birbirinden kıymetli şiirler "Toplu Şiirleri (Bütün Şiirleri)" üst başlığıyla bir araya getirilmelidir. Türk Edebiyatı’nda kendine sağlam bir yer edinen ve Gümüşhane’nin yerel değerlerini, yazdığı kıymetli kitaplarla ortaya çıkaran Talat Ülker Hocamız; Hüseyin Nihal Atsız, Vasfi Mahir Kocatürk, Nejdet Sançar, Dilaver Cebeci, Hışır Osman (Osman Nebioğlu) ve Mehmet Ali Çubukçu gibi edebî isimlerden sonra Ahmet Erkan Kocatürk ’ün hayatını da yazarak Gümüşhane’nin kültür hayatına kazandırmalıdır.
Sayısı her geçen gün azalan, yaşayan güzel insanlardan biri olan, hayırsever bir şair olarak bilinen Kocatürk’e kalan ömründe sağlıklı, huzurlu ve bereketli yıllar diliyorum.
Dipnot: 1,2,3. Gümüşhane’nin Kültür ve Sanat Hayatından 40 Biyografi (Editörler:
Prof. Dr. M. Muhsin KALKIŞIM, Yrd. Doç. Dr. Kemal SAYLAN), "Ahmet Erkan KOCATÜRK: Doç. Dr. Bayram NAZIR", Gümüşhane Üniversitesi Yayınları, 2023
Yayımlandığı Yer: Gümüşhane Şehrengiz Dergisi-2025 Güz Sayısı