Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Abdulsamet İLGİN
Abdulsamet İLGİN

OKUL TIRAŞI ve YİBO 4

Yorum

OKUL TIRAŞI ve YİBO 4

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

50

Okunma

OKUL TIRAŞI ve YİBO 4

OKUL TIRAŞI ve YİBO 4

Çoğu olayları yıllar eskitse de hafızalar eskitmiyor.Eğer ki bu olaylar bir haksızlık meselesi ise kangren gibi olayı yaşayan kişinin beynine yapışır ve hiç çıkmaz.O olayı yaşayan kişiyle yaşar ve ölüme kadar onun bir parçası olur.Bazen unutulabilir ama bu sadece dalgınlıkla alakalıdır.

Bir önceki yazılarda YİBO ile ilgili çok anekdot okuyacaksınız, demiştim.Bu anekdot onlardan sadece bir tanesi.

Gündeş hoca( Öğretmen) ile köylülerimizin İdil Yatılı ilköğretim Bölge Okulunda (YİBO) yaşadığı olaya gelsek:

Hatırlarsanız müzik çalar ve internet bu kadar yaygın değilken millet müzik kasetleri yaptırıyordu o zamanlarda (1997-2002 Yılları arasında) Gündeş hoca dediğimiz öğretmen sevgilisi için böyle müzik çalar kasetleri hazırlatmıştı.Hiç olmasa ben öyle hatırlıyorum.Hata payı varsa bu olayı yaşayanlar düzeltebilir.YİBO’da okuyanlar bilir yemek saatinde genelde birbiriyle samimi olanlar veya köylü olanlar aynı masayı kullanıyorlardı.Hatırladığım kadarıyla bir akşam yemeğinde bizim çocuklarla yemekhanede yemek yerken Gündeş hocanın kasetlerinin çalındığını duyduk.Ani bir baskın, kimse kıpırdamasın komutu ile hepimiz donduk.Sanki Vatan Millet Sakarya meselesi yaşanmış gibi olağanüstü bir durum olarak yaşandı.Kimse kıpırmadı yerinden,çok iyi hatırlıyorum bazı çocuklar korkudan tabaklarındaki yemekleri bile yiyemediler.Tek tek herkesi aramaya başladı Gündeş ve Özgür hoca denen arkadaşı,tabii ki bunu yaparken tek başına yapmadılar.Son sınıf öğrencilerde onlara yardım ettiler.Ve nihayetinde kayıp olan müzik kasetleri bizim köylülerin (Abdurrahim(Rasul),Serdar, Reşat ,Keyfhusran,Nejdet ve Abdurrahim’in olduğu masa) yemek yediği masanın altında buldular.Bu öğrenciler hepside okul spor faaliyetlerinde derece yapan kişilerdi.Onun için Beden Eğitim Öğretmeni Özgür hoca ile diğer öğretmenlerle araları gayet iyiydiler.Bunları hemen öğretmen odasına çekti Gündeş ve Özgür hoca, o başarılarını unutulmuş olup birer suçlu olmaya başlamıştı.Öğretmenler odasında ellerine vurdukları cetvelerin sesi dışarıdan duyuluyordu.Bizimkiler,kasetleri çalmadıklarını söyleseler de inanmadı bu iki acımasız öğtetmen.Tabii ki onlara Hoca(Öğretmen) demeye bin şahit lazımdı.Ne kadar kendilerini iyi olduklarını gösterseler de davranışlarından hiç samimi olmadıkları belli ediyorlardı.İşin en ilginç yanı diğer öğretmenler o çığlıkları duydukları halde kör sağırı oynamaları oldu.Ellerinden birşey gelmese de okul müdürüne söyleyebilirlerdi veya İlçe Milli Eğitim Müdürüne durumu anlatabilirlerdi.Gel gör ki kimse sesini çıkartmadı.Bizimkiler çıkınca elleri kıpkırmızı olmuştu.Yüzlerindeki acıyı ben öyle çok kötü hissettim ki sesli küfür etmeye başladım. Kürtçe küfür ettiğim için öğretmenler anlamadı öğrenciler de çocukların haline çok üzülmüş olmalı ki gidip söylemediler.Yoksa bilseler küfür ettiğimi ben de diğer çocuklar gibi cetvelin şefkatlı yüzüne maruz kalacaktım.Normal şartlarda üst sınıflar veya başka köyden öğrenciler böyle küfürleri hemen ispiyonluyorlardı,şansıma kimse bir şey demedi.

Bizim çocuklar acıları ile YİBO’nun kocaman bahçesinde volta atarken bazıları ağlıyordu bazıları da korkudan okulu bırakacaklarını söylüyorlardı.Onlardan en büyüğü ben olduğum için akıl dağıtıyordum.Normalda bizim köylülere karşı iyi olan Gündeş hoca gitmişti başka biri onun yerine gelmişti sanki.Çocukları dövdüğü yetmiyormuş gibi onları disipline sevk edeceğini söylemişti.Bizimkilere tek tek sordum, kasetlerle kesinikle ilişkileri olmadıklarını söylediler.Kasetleri alanlar korkudan mı yoksa bizimkileri kıskandıklarından mı(Köylülerimizin Gündeş Hoca ile araları yukarıda bahsettiğim Muhyettin sayesinde iyiydi)bilmem kasetleri onların masalarının altına atmışlardı.Öyle olduğunu çok sonradan öğrendik .
Ne yapalım ne edelim derken ben onlara "sizi böyle acımasızca döven öğretmene hiç saygı göstermeyeceksiniz,yanınızdan geçerken bir öğrenci geçiyor gibi davranacaksınız."dedim.
O zamamlarda öğretmen geçerken çeketimizin düğmesi açık ise hemen ilikliyorduk ve saygıdan kusur etmiyorduk.Bunları ona karşı yapmayacaktık.Bir nevi isyan bayrağını kaldıracaktık bu iki öğretmene karşı.
’Acılar zamanla geçer’ diye öğreten öğretmenlerin yaşatıkları acılar bir türlü geçmiyordu. O günden sonra teori ile uygulamanın bambaşka bir şey olduğunu öğrendim.Sözde bizi hayatta hazırlayan öğretmenler değeri beş para etmez bir kaç kaset için hayatımızı karartıyorlardı."Değeri beş para etmez" dedim, belki de Gündeş hoca için manevi değeri çoktu bilemem.Kasetlerin, değeri ne olursa olsun öğrencilere işkenceyi andıracak şekilde dayak atması kabul edilmeyecek bir şeydir diye düşünüyordum.

Akşam yatakhanede nasıl bir yol izleyeceğiz tartışmasını yaptık.Aynı köyden on iki kişiydik,tabiki olayın dışında kalmak isteyen arkadaşlar oldu.
Sabah kahvaltıdan sonra dayak yiyen altı kişi ben ve bir kaç köylümüz dahada vardı, bahçede volta atıyorduk.Öğtetmenlerin lojmanları da aynı bahçede olan farklı binalardaydı.Bir gidiyoruz bir geliyoruz.Bir süre sonra baktık Gündeş hoca okula doğru geliyor.Ben de bizimkilere ’saygı göstermek yok,hiç yokmuş gibi davranacağız.’ dedim.Ben kravatı da yarıya kadar indirmişim,gömlek pantolon içinde değil diğer bir kaç arkadaş da benim gazıma gelip aynı şekilde yapıp Gündeş hocanın geldiği tarafa doğru yürüdük.Ama o yokmuş gibi davrandık.Hizamıza geldi ve küplere bindi.Her gün kuzu gibi duran biz öğrenciler bu sefer isyankar gibi karşısında durduk.Bir o konuştu bir biz konuştuk.Karşımızda bu sefer bir öğretmen değilde bir düşman varmış gibi tavır koyduk.Baktı durum hiç iyi değil "Hemen sınıfa çıkıyorsunuz"dedi."Neden çıkıyoruz daha ders başlamadı"diye çıkıştım.Üzerime yürüdü ve beni iteledi, baktı herkes bize bakıyor,dövmedi orada.Ama ısrarla bizi sınıfa götürmeye çalıştı.İkinci katta olan sınıfın kapısına kadar bizi sürükledi.Arkadaşlara ’sınıfa girmeyim’ dediysem korktuları için tek tek hepsini sınıfa koydu ve dövmeye başladı.Bu arada elinde bir sopa vardı.Beni de sınıfa sokmaya çalıştı ben karşı çıktım.Sopayla elime vurmaya başladı.Çok iyi hatırlıyorum,iki defa var gücüyle elime vurdu.Beni gene de sınıfa koyamadı.Üçüncü sefer vurmaya çalışırken sopayı yakaladım elinden attım ve küfür etmeye başladım.Koridorlar tıklım tıklım, herkes bizi izliyordu.Öğretmenlerden mı çekindi bilemiyorum ama beni bıraktı ve odaya daldı.Ben bu arada hala küfür ediyordum.O esnada bizi gören Edebiyat öğretmeni Hacer hoca,"Samet küfür etme haklı yerdeyken kendini haksız yere sokuyorsun. "dedi.Sanki haklılık meselesi vardı da öyle bir söylemde bulundu.Kocaman okulda bir tek Hacer hocadan ses çıkmıştı o da bu cümleyi kurmuştu.
Sınıftaki köylülerimizin çığlıkları kuş yavruların çıyakları gibi YİBO’nun buz gibi duvarlarına vurup yansıma yapıyordu.Ne öğretmenlerden ne de persollerden cız çıkmadı.Abdurrahim(Rasul) dayak yememek için ikinci kattan kendini sarkarak aşağı attı ve direk Milli Eğitim Müdürün yanına gitmişti.Diğerleri bir güzel dayağını yediler tekrar.Bana kar kalan içimden geldiği gibi küfür etmek oldu.

O gün okulda gündem olduk.Derslere girmedik.Bazı öğretmenler gizliden ’gidin babalarınıza’söyleyin dediler.Milli Eğitim Müdürlüğü de birşey yapmayınca bizim köylüler olarak toplu halde köye kaçtık.Ve kendi aramızda ’ya Gündeş hoca bu okulda kalacak ya da biz kalacağız’ dedik ve öyle köye kaçtık.Okuldan kaçmak belki suç idi ama vicdansız bir öğretmene de ses çıkartmamak onun kadar suçtu bana göre.

O zaman çok iyi hatırlıyorum köyümüzün ileri gelenlerine olayı tek tek anlatık.Kimse öğretmende suç bulmadı,okumanız gerek dediler sadece ve bir hafta sonra Rahmetli Raşit amca ile Mahmut amca bizi okula getirdiler.Hepimizi müdürün odasına koydular "Bizim çocuklar bir cahilik etmişler,bu seferde onları affetin "dediler ve olayı kapatılar.Oysa biz kaçarken ya biz ya da Gündeş hoca demiştik .

İşte böyle ,haklı iken dayak yemeği ve haksız duruma düşürmeği bize daha on on bir yaşlarında YİBO’da öğretiler.

Abdulsamet İLGİN

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Okul tıraşı ve yibo 4 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Okul tıraşı ve yibo 4 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
OKUL TIRAŞI ve YİBO 4 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL