1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
100
Okunma

Nazik olmanın zayıflık sayıldığı bir dünyanın parçası olmak istemiyorum; çünkü bu düşünce kulağa sadece bir isyan gibi gelse de aslında çok daha derin bir yaraya dokunuyor. Bu sözün içinde, yorgun bir kalbin sessiz çığlığı, tükenen bir sabrın ince bir sızısı ve kirlenen bir çağın ortasında kendine hâlâ tertemiz bir yer arayan bir ruhun arayışı var. İnsan bazen bir cümleyle hem kendini savunur hem de dünyaya karşı duruşunu ilan eder; işte bu cümle de tam olarak böyle bir duruşun ifadesidir.
Günümüzde nezaket, ne yazık ki çoğu insanın gözünde bir erdem olmaktan çok, yanlış anlaşılan bir zafiyet gibi görülüyor. İyi niyet, sömürülebilir bir açıklık; anlayış, kullanılabilir bir boşluk; incelik ise çoğu kez zayıflıkla karıştırılan bir hassasiyet olarak algılanıyor. Oysa nezaket, insanın en güçlü yanıdır. Çünkü gürültünün ortasında alçak sesle konuşmayı, karmaşanın içinde sakin kalmayı, kötülüğün gölgesinde bile kendi ışığını söndürmemeyi seçmektir.
Kırmak kolaydır; incitmeden yürümek ise cesaret ister.
Bağırmak basittir; anlamaya çalışmak zordur.
Herkes sert olabilir; fakat kimse herkes kadar nazik olamaz.
Bu yüzden nezaketi hafife alanlar, aslında kendi yorgunluklarını başkalarının kalbine yükleyenlerdir. İçinde kırılacak bir şey kalmayanlar, başkalarının inceliğini anlamakta zorlanır. Oysaki nazik olmak; ne saf olmaktır ne güçsüz. Bilakis, dünyanın tüm hoyratlığına rağmen içindeki insanı koruyabilme direncidir.
Ben, kalbinin kırılma ihtimaline rağmen iyiliğini saklamayan insanların dünyasına inanıyorum.
Sözleriyle yaralamayan, bakışlarıyla yormayan, varlığıyla bir başkasına yük olmayan insanların varlığına…
Ve biliyorum ki, dünya ne kadar değişirse değişsin, nezaket bir insanın en çok kendine yakışan elbisesidir.
Belki hayat her zaman adil olmayacak, belki iyi insanlar her zaman kazanmayacak… Ama yine de nezaketini kaybetmeyenler, en sonunda kendilerini kaybetmemiş olacaklar.
İşte bu yüzden:
Nazik olmanın zayıflık sayıldığı bir dünyanın parçası olmak istemiyorum.
Çünkü ben gücün sesini değil, inceliğin nefesini duyan bir dünyanın özlemini taşıyorum.
Ve her şeye rağmen insan kalabilmenin, en büyük cesaret olduğuna inanıyorum.