Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Yahya İncik
Yahya İncik
VİP ÜYE

Bir Şiir Fetişisti Edip Cansever Ve Şekerli Gerçek

Yorum

Bir Şiir Fetişisti Edip Cansever Ve Şekerli Gerçek

( 6 kişi )

6

Yorum

22

Beğeni

5,0

Puan

496

Okunma

Okuduğunuz yazı 22.11.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Bir Şiir Fetişisti Edip Cansever Ve Şekerli Gerçek

Bir Şiir Fetişisti Edip Cansever Ve Şekerli Gerçek

"edip cansever’e "bir zengin madene dönülür gibi dönülecektir" günün birinde.’’
bâki asiltürk

edip cansever,asım bezirci’nin ifadesiyle ’’bir şiir fetişistiydi’’ oysa,cansever,rollo may’in tanımıyla şiirlerde ’’kendini arayan insan’dır’’. edip cansever’in şiirlerinde, yılgı, korku, tiksinme,anlamsızlık gibi şeylerden-insanlık durumunun-belirleyici nitelikleri olarak bahsetmek mümkündür.cansever’in şiir serüveni:kendin arayan insanla,hayatın anlamını sorgulayan insan arasında gidip gelmektedir.tarihi materyalizmin izleğinde, umudu öncelleyen persona’nın peşinde yıllarını geçirdi.bazen iç sesini kullandı bazen diyaloğa sığındı.imgenin ve karakterin dili oldu.k.iskender’in tesbitiyle ’’ çok bakışımlı bir aynayla’’ okuru gezdirdi.garip dendi olmadı, ıı.yeni süreğinde tanımlandı olmadı ahmet oktay bir ara -dirlik düzenlik-kitabıyla özcü şiire dahi ortak etti cansever’i halbuki tek derdi şiirdi.

edip cansever öteki-kişileştirmenin şiirlerini trajik bir tavır ve/veya diyalojik bir dile yazmıştır.diyalektik materyalizm vasıtasıyla şiirsel bir panorama çizer. diyalektik şiirin sonu umuda varmaktır edip cansever bunu yapmış yıllarca.ve yaratılış mitosuna göre kurgusunda aden bahçesi yerine;-otel- inşa eder ve ’çürük elmaları’ adem oğullarının yemesini sağlar.burada meydana gelen -çürümüşlüğü-tasvir ederek;umudunu kaybetmeden doğaya dönüşü sağlayacaktır.
çünkü: edip cansever göre ötesi yoktur. -otel- aynı zamanda komformist bir mezarlıktır.işte bu nedenle,cansever şiirinde -çürüme- başat bir izlektir.

edip cansever’in, ’’umutsuzlar parkı’’ ’’ben ruhi bey nasılım’’ ’’tragedyalar’’ ’’çağrılmayan yakup’’ gibi uzun şiirlerinde; aziz nesin’in ataol berhamoğlu’nun ’’ bir gün mutlaka’’ uzun şiiri için söylemiş olduğu’’ uzun şiir’’ değil, ’’uzatılmış şiir’’ çıkarımını kullanmak yanlış olmayacaktır.tekrar- tekrir ile karıştırılmıştır. edip cansever’in şiirsel evrimi,terry eagleton,-hayatın anlamı-kitabından yer alan anlatısında ele aldığı,’’shakespeare’in -tiyatral karakterleri-,wittgenstein’ın -dil oyunları-schopenhauer’ın-istenç’i-heidegger’in -hiç’i-satre’daki -endişe-samuel beckette’in -belki’si-ve freud’un -bilinçdışı-da parçalar halinde bulunuyor.marx’a kadar uzanan bir ahlaki soykütük dahilinde,insanın kendini gerçekleştirmesi,kişisel tatmin,toplumsal olarak yaşamı dert etmektedir.(eagleton,terry,hayatı anlamı,ayrıntı)
edip cansever’in -şekerli gerçek- şiirinin ilk akla gelen anlamı yokluk-yoksulluk üzerine kurulmuş olup,1950 türkiyesi ekonomik-siyasi ve kültürel ortamında, ıı.dünya savaşının türkiye üzerine yansımaları,avrupa da başlayıp dünya’yı saran j.p.satre-bulantı-sından’’ doğan -hiçlik ve hiçleşme üzerine doğru yol almaktadır. edip cansever’in -şekerli gerçek- şiiri ’’ya hep ya hiç’in ’’ şiiridir. heplik ve hiçlik öznenin kendisini cinsel bir arayış içinde tanımlamasıyla ve tamamlamasıyla sürer.cansever’in ‘’dirlik düzenlik’’ adlı kitabından geleceğe aktardığı dört şiirinden birisi olup,oktay rifat’ın’’perçemli sokak’’ kitabını bu şiirden sonra yazdığı söylenegelen şiiridir.

edip cansever’in -şekerli gerçek- şiiri,ceren selmanpakoğlu’nun ’’hiçliğin özgürlüğü ajansal sanat kitabında, öznenin inşası adlı bölümde,ele aldığı:’’varlık olarak öznenin hem kendinden başkası olarak öteki ile hem de radikal bir dışsallık olarak -toplumsal gerçeklikle ya da sembolik gerçeklik olarak öteki ile ilişkilerini nasıl kurduğunu ve kendini nasıl hiçlikten devşirerek var ettiğini’’ göstermektedir.

‘’adam bir hiçliğin üstüne uzanmış
kimseler görmez’’

’’onun şiir kozasında(edip cansever) -hayat- vardır,-şeyler- vardır,-insan- vardır.
cansever,şiirlerinin kapılarını açmak isteyen ellerine alacakları anahtar, hayat’a,şeyler’e ve insan’a uymalıdır (asiltürk,bâki-hilesiz terazi-syf.224),şairin -şekerli gerçek- şiiri hayat’ın kalbinde şeyler’in ritminde (masa,ocak,iskemle,duvar,kapı,ıslak taşlar,kap,sofra,yaygı,sedir vs),
hiçleşen -insan’dan;reel yaşamın insan’ına akmaktadır.-ıslak taşlar-ın,sabah işler-ine bulaştığı,yaşamsal bir olgu olarak,şiir kişisinin erotik eylemini yaşadığı anların arkasından,iş yaşamı dediği -dükkan’a- dönmesiyle,hiç’ten; hep’e akışın izlerini taşır.

‘’gelsin karısı çocukları
ıslak taşlar sabah işleri
adam dükkana döner gene
o gerçek dediğimiz şey ışıl ışıl
yapışık sesler çıkarır şekerlerin üstünde’’

’camus’ya göre sanat,ümitsizliği,varoluş acı ve sıkıntısını, hayatın saçmalığla, anlamsızlığının,vçekilir hâle getirir niteliktedir.’’(bulmaz,ali,özne,19 kitap-2013) böylesi bir yaklaşımı edip cansever şiirlerine uyarladığımızda,şiirsel olarak hayatın anlamını çözümlemeye çalıştığını ve bu anlamlandırmayı -nesnel bağlılaşık kuramı- altın anahtarıyla yaptığını teyit etmek kolay olacaktır.şekerli gerçek,şiirinde ümitsizliğe kapılan-persona-, damı-duvarı, kimin öreceğini /örteceğini düşünürken,

’’kim örtsün damı duvarları kim koysun yerine’’
*
’’gökyüzü üstünde yıldızlar daha üstünde’’

yıldızların üstünde, olmasıyla bir çıkış yolu aramaktadır.
yaşamı sorgulayan(sorgulamayan) persona, neden sonra-hiçlikten-sıkılarak,başkaldırısını gerçekleştirir.

’’adam bıktığını anlayınca hiçlikten’’
ve eş ve çocuklarının dönüşüyle,

’’gelsin karısı çocukları
ıslak taşlar sabah işleri
adam dükkana döner gene’’

toplumsal yaşamına geri dönerek varoluşuna anlam katar.bu da diyalektik yaklaşının umut penceresinde içeriye güneşin vuruşunu temsil eder.

’’on dokuz yaşında evli,yirmisinde çocıklu bir genç !,hem ev geçindirmek zorunda hem de şiire tutkun !’’ işte size -şekerli gerçek- cansever’in yaşamında alınan kesit,şiir kişisini yaşamıyla bu şekilde örtüşür.
‘’camus,yaşadığı,yüzyılın gerçeklerini ifade etmeye çabalarken,çıkış yolunu sanatta bulur,camus’nun sanat görüşü dünyaya karalar çalmanın tersine,ümitsizliğe karşı bir duruş sergiler(bulmaz,ali,özne,19.kitap,güz 2013) benzer çabanın,edip cansever’in şiirlerle yaptığını söylemek,şairin poetikası açısından benzerlik taşır. ferid edgü’nün bacon’un resimlerini,değerlendirdiği ’’şimdi saat kaç’’ adlı kitabında,alıntıladığı uzak doğulu ressam tçe-tao’nun ’’fırça,nesneleri kaostan çıkarmaya yarar’’sözü;edip cansever’in şiirleri için’’şiir nesneleri kaostan(hiçlikten) çıkarır’a’’ uyarlanabilir.
şekerli gerçek’te (masa-kap-kaçak-sedir,yaygı) insanın varoluşuna anlam katan nesneleri temsil ederken’’hiçliğin üzerine uzanan’’ persona’ya -hiçlikten kurtuluşun kapısını,eş ve çocukları aracılığıyla açar.böylece özne-nesnelerle kimliğine kavuşur.yine edgü’den devamla,’’yok’un öbür adı koas;var’ın adı resim ise,’’ tçe-tao haklıdır.şiir ve cansever içinse;yok’un öbür adı kaos(hiçlik) ise;var’ın adı şiir ve hayatın resmi,-şekerli gerçek’tir.
edip cansever’in -şekerli gerçek- şiirinde,özne-ben’ini tamamlayacak,nesnelerden yoksun olduğundan,-hiçliğin üzerine uzanmıştır.özünü tanımlayamamaktadır.oysa,’’insan ben’ine bedeninin dışında kalan dünyadaki nesnelerden ulaşır.bu nesneler bir anlamda onu yansılar,böylece insan varoluşunu tamamlar,özünü bulur’’(tuğba çelik,varoluş ve roman).şiir özne’sinin - hiçlikten- sıkılması,eş ve çocuklarının varlığıyla anlam kazanacaktır.

özne-nesne;özne-özne ilişkisiyle -acı gerçek- ironisi olan durum,şekerli gerçek dönüşümüne uğrayacaktır.cansever’in garip etkisinde,kaleme aldığı -şekerli gerçek- garip akımının ironi yapma unsurundan da payını almıştır.şekerli gerçek şiiri,cansever’in daha sonra kaleme alacağı,şiirlerde kullanacağı,
hiçleşme kavramının girişi sayılır ve özne-nin henüz isimsiz olduğu şiirlerinden birisidir.

sosyalist bir dünya görüşünü benimseyen şairin,şiirlerindeki,ümitsizlik,yalnızlık,ölüm(intihar),erotizm izlekleri aslında bir çıkış’a ulaşmak için,önce durumun kötü göstermekten ibarettir.’’yere sert çarpan cisimin,yükseleceği ya da durumun iyileşmesi için önce kötüleşmesi gerektiği gibi’’
camus’nun sanattan beklediği,cansever’in şiirden beklediği demek yanlış olmayacaktır.
bu yüzden ürettiği şiirler ( üretim kasıtlı kullanılmıştır),diyalektik bir döngünün eseri olmuştur.umutsuzluk-umut döngüsü içerisinde seri şiir üretiminden asla vazgeçmemiştir.adeta şiir üretme merkezi olarak çalışmıştır.asım bezirci’nin deyimiyle şiir fetişisti olarak adlandırılmıştır.cansever, insanlığın kurtuluşunu şiire endekslemiştir.
şiir,cansever’de politik bir tavır olarak, yazılagelmiştir.fakat,özcü’lük adına slogan üretme cansever’in şiir poetikasına uzak olduğundan,diyalektiği -umut ilkesi- olarak anlamış ve yaşamını,şiirlerine –nesnel bağlılaşık- kuramına uygun olarak aktarmıştır.
edip cansever üzerine,araştırma yapanların (devrim murat dirlikyapan,özlem kale,vd) bu konuda fikir birliği içerisinde,bulunmaktadır.

bunun ana kaynağı,olarak şairin, mustafa öneş’e vermiş olduğu ‘’edip cansever: ’’şair,yaşadığı zaman diliminin dışına çıkabilir’’ adlı, ocak 1981 yılında,hürriyet gösteri’de yayımlanan söyleşiye dayandırılarak gösterilmektedir.

cansever,bahse konu söyleşide özetle,’’öteden beri,eliot’ın-nesnel karşılık(bu şekilde kullanıma karşı çıkanlara vardır. özdemir ince,nesnel bağlılaşık olarak kullanır kavramı ) kuramına çok önem verdiğini, duyguların, düşüncelerin, coşkuların vb.nesnel bir karşılığının olması gerektirdiğini,böylece şiirsel bir dekor hazırlamasının sözkonusu olabileceğini,şiirlerinde küçük insandan,küçük durumsal anlardan çok,insan dramını,yani bir çelişkiler,karşıtlıklar bütünlüğünü(diyalektik) içermesine yönelik,dekorun,nesneleri de,insanları da daha bir hareket halinde göstereceğini savunur.(şiiri şiirle ölçmek,yky-2012) döneminin homeros’u olan cansever, tragedyalarıyla,sahneye koymuş bunu yaparken, eliot’un nesnel bağlılaşık yaklaşımını kurumsal olarak kabul etmiştir.

edip cansever,yazdığı uzun şiirlerinde,yer yer tiyatral öğelerden yararlanırken,öyküleme tekniğiyle iç savaşını,ben’iyle yaşadığı çatışmalarını iç bağlam örgüsüyle yaptığını;söyleşilerinde dile getirmiş kısaca bir poetik tarz olarak benimsediği söylemiştir.

cansever bu yönetemi :’’şiirin imkanlarını geliştirmek için kullandığını açıklamıştır.
’’cansever,-ikindi üstü- kitabı(1947) ve -dirlik düzenlik’te(1954)- etkilendiği ’’garip gerçeğine’’ bir inkar politikası geliştirerek,-ikindi üstü- kitabıyla red;-dirlik düzenlik- kitabından dört şiir (masa da masaymış ha,dipsiz testi,mesire yerleri,şekerli gerçek,) bırakarak; ikinci yeni’nin -yerçekimli karanfil’ine(1957) öncülük adımlarını atacaktır.bu kez,’’sezai karakoç’un - materyalist bir şiir- başlıklı eleştirisine hedef olacaktır.mehmet.h.doğan’ın ifadesiyle bu eleştiriyel yaklaşım’’erken verilmiş bir kararın sonucudur’’aynı eleştiriyel yaklaşım bugün bile,ustalardan,çıraklara geçerek devam etmektedir.edip cansever,yine mehmet.h.doğan’ın yaklaşımıyla,şiirsel bir söylem geliştirmiştir.bu yaparken,günlük konuşma,öykü,tiyatro imkanlarından geniş bir biçimde yararlanmıştır.cansever,’’bütün sanatların şiire,şiirinde bütün sanatlara katkısı olduğu ’’ gerçeğini söyleşilerinde dile getirmiştir.öyküyü şiirde-anlatı- olarak ele alıp,her şiir birşeyler anlatır’’ demiştir.

mehmet.h.doğan, ’’o ben ki edip cansever’’adlı kitaba sunduğu ’’şairin seyir defteri’’ adlı bildirisinde,’’cansever’in şiiri soyut(!) olmak,şöyle dursun,şairin kendi gerçeğine,insan gerçeğine,yerel ve evrensel gerçeğe sıkı sıkıya bağlı bir şiirdir öyle kalmıştır’’ diyerek,bir bakıma,sezai karakoç’a ve onun bugünkü ardıllarına cevap vermiştir.
öznesi adlandırılmamış kısa şiirlerinden, öznesine ad verilen uzun-trajik şiirlere geçiş yapmış olan cansever’in şiirsel yaşamı aslında,ömer edip cansever’den, edip cansever’e geçişin arayışlarının tarihçesidir.-şekerli gerçek- bu arayışın,ömer edip cansever dönemine denk gelmektedir.cemal süreya’nın ifadesiyle,’’içlerinde en çok şiire tutkun olan şair,edip cansever’dir’’ bu tutkunluk,asım bezirci’nin ifadesiyle,şairi bir şiir fetişistine döndermiştir.şiir üzerine düşüncelerini kaleme aldığı yazılarından birisi olan-şiiri bölmek- yazında,cansever, adlandırılsın ya da adlandırılmasın,özne- ’’ben’i şiire aktarmak,ona bir etkinlik kazandırmak istiyorsak,eninde sonunda dramatik şiire yönelmemiz gerekecektir demekte ve devamla,gerçekte korkunç bir dramı sürdürmekteyiz.çünkü işlevini tamamlamış bir gizemciliğin yerine,gene toplumun üst katlarında yer alan,toplumsal-ekonomik bazı güçler,bu güçlere bağlı kurullar,sinen ya da başkaldıran,sayan ya da değerlenmeye doğru atılan,tutsaklığı ya da yok olmayı kabullenen bir yığın varoluş biçimini yaratıyor.çoğu zaman olumluyla,olumsuzluk birlikte ya da çelişe çelişe yaşıyor insanoğlunda.işte biz bu durumu çağımızın toptan yaşamımızın bir niteliği sayarak,o denli büyütüp yoğunlaştırabiliyorsak, aynı zamanda gerçek bir tragedya’nın içindeyiz demektir’’ (düzenleyen,devrim dirikyapan-şiiri şiirle ölçmek,yky) şeklinde trajik yaşamları olan adları konulu öznelerin yer aldığı uzun şiirlerinin gerekçeli kararını açıklamıştır.

edip cansever,aslında okuru öncelleyen şiirler kaleme alırken,soyut-somut-açık-kapalı gibi eleştirilerilere cevap vermiş olmaktadır. cansever,özlem kale’nin ‘’ düşün seli şairinin düşündürdükleri ‘’ adlı makalesinin sonuç bölümünde, belirtiği gibi ‘’ okuru düşünmeye sevk etmeyi önemser’’ açık ve kapalı şiir kavramlarına karşı çıkar ‘’asıl kapalı kişiler’in’’ şiiri anlamayacağını öne sürer.cansever’e göre,herkeşce anlaşılma kaygısını taşımıyan şair,şiir zevki ve donanımı olan okuyucuya hitap eder.yine özlem kale’nin ifadesiyle ‘’şiirde düzyazının olanaklarından faydalanan şair,diyaloğ ve monoloğ gibi tiyatro tekniklerinde yararlanarak,kendi özgün sesini, ikinci dönem şiirlerinde yaratmayı başarmıştır. birinci dönem şiirlerinden sayılan garip etkisi ve hatta,hilmi yavuz’un tesbitiyle –salah birsel’’ etkisinde yazdığı -şekerli gerçek- şiiri bu özgünlükten uzaktır.edip cansever,şiir arayışlarında,şiirde biçimcileri de eleştirmiştir. cansever’e batılı biçimlerin-şairin özgün biçemiyle birleşerek,kullanılması gerektiğini söylemiş ve şiirde biçimciliği eleştirmiştir.bu bakımdan düşünüldüğünde, ıı.yeni şiirini bu yönüyle eleştirdiği ortaya çıkmaktadır. şiirde,dizenin işlevini yitirdiğini, şiirin bütünsel bir metin olarak ele alıp, sordurduğu soruların cevaplarını okurun-alımlamasına- bırakmayı şiirinin başat faktörleri olarak görmeyi sürdürmüştür.bu yolla-düşüncenin şiiri’ni- kaleme almaya çalışmıştır.cansever’in şiiri,doruklardan, bir çıtırtıyla yuvarlanan kar topunun çığ misâli büyüyerek önüne katmış olduğu,eski şiirlerini,yok ederek(-şekerli gerçek- istisna ) ölümüne kadar yenileşme çabası içerisinde olmuştur.

şair şayet bugünlerde yaşamış olsaydı ihtimal bu çığ nice şiirini yok etmeye devam edecekti.
cansever’in şiirlerinin konumlanamaz oluşu,şairin –yenileşmiş şiirin- temsilcisi olmasından kaynaklanmıştır.şiirsel evriminde cansever,özellikle ilk dönem şiirlerinde,çabuk etkilenen ve çabuk vazgeçen bir kalemin ürünlerini yansıtmış olup,daha sonraları yaratmış olduğu şiir evreninde,trajik olanın kazanacağını öncelemiştir.şiirlerini narmanlı handa,görüşme imkanı yakaladığı ahmet hamdi tanpınar’a gösterdiğinde,almış olduğu şu cevaba karşın ‘’ bunların hepsi güzel ama şiir değil ‘’ sözünü şiirinden vazgeçme mesajı olarak almamış olan,bir yeniyetmenin türk şiir tarihinden,üzerinde,incelemeler ve tezler yayımlanan(murat,devrim dirikyapan-ölümü gömdüm geliyorum.) bir şaire dönüşmesi, şiirsel mücadelesini ve kurtuluşunu şiirde arayan özne’nin varoluş mücadelesi olarak anılmaya devam edecektir.

Yahya İncik
Ayna ve İnsan Edebiyat Dergisi

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Bir şiir fetişisti edip cansever ve şekerli gerçek Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir şiir fetişisti edip cansever ve şekerli gerçek yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Şiir Fetişisti Edip Cansever Ve Şekerli Gerçek yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
-Tesbih-
-Tesbih-, @eternal2
22.11.2025 12:52:01
5 puan verdi



Şiir, en çıplak haliyle kendini gösterdiği bir aynadır.


Edip Cansever’in “Şekerli Gerçek” şiiri ise bu aynada karanlığı ve umudu cesurca yansıtır. Yahya şairimin de işaret ettiği gibi, bu şiir yalnızca edebiyatseverlere değil, hayatın karmaşasında kendini arayan herkese seslenen derin bir çığlıktır.


1950’lerin Türkiye’sinde şekillenen bu metin, heplik ve hiçlik arasında salınan bireyin iç dünyasını ve toplumsal gerçeklikle olan çatışmasını, sıradan hayatın detaylarında bulur. Cansever’in ustalığı, gündelik nesneleri hayatın simgelerine dönüştürerek acıyı da umudu da şiire taşıyabilmesindedir.


Felsefi altyapısında Sartre’ın *bulantısı*nı, Camus’nün saçmalıkla savaşan insanını görmek mümkündür. “Şekerli Gerçek”, insanın kendine sorduğu en yalın soruya etkileyici bir dille yanıt arar
Bu hayatın içinde biz neredeyiz?


Böylesine derin ve katmanlı bir şiir okumasını bizlerle buluşturduğun için teşekkür ederim Yahya şairim.
Mısralarda iz sürdüğün düşünsel derinlik, biz şiir sevdalılarına yalnız olmadığımızı hissettirdi.

İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz.
🤗


Rû //
Rû //, @r --
29.11.2025 17:22:51
tebrik ediyorum.
kaleminize sağlık.

selamlar
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
23.11.2025 19:05:48
5 puan verdi
güzeldi hocam kutluyorum çalışmanızı
ayşe1
ayşe1, @ayse1
23.11.2025 18:17:42
5 puan verdi
Çok severek , takdir ederek okurum Cansever'in tüm şiirlerini.
Derinine, inceliğine irdeleyen, değerlendiren sanatsal yazınıza içten teşekkürler.
Saygılarımla.
A. Zeynep
A. Zeynep, @a-zeynep
23.11.2025 11:40:41
Biraz uzun olmakla birlikte okunmaya değer. Güzel bir inceleme.
/ yüRekTen
/ yüRekTen, @-yurekten
23.11.2025 08:18:16


Hocam neden çalışmanızı paragraflara bölmediniz?

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL