1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
101
Okunma
Terinos’un Marifetullah Yolculuğu
Datça’nın o serin gecesi, Knidos’un taşları sessizdi.
Tontonitos ayaklarının dibinde yatmış,
Keliternos içeride oğlunun gelişine sofra hazırlarken
Terinos bahçe demirlerine başını koymuş, derin düşüncelere dalmıştı.
Bu kez içtiği kekik suyu değil,
kâinatın kokusu geldi burnuna.
Rüzgârın içinde bir sır vardı.
“Âfâk…” dedi kendi kendine.
“Şu gökte dönen yıldızlar…
Bu dünya, bu liman, bu sokak…
Hepsi hoş ama hepsi perde.”
Sonra gözlerini kapadı.
Karanlığın içinde, kendi iç âlemi kabardı:
Hatıralar, sevinçler, korkular, pişmanlıklar…
“Bu da enfüs…” dedi.
“Bir insanın kendi iç denizi.
Ama… bundan öte bir şey var.”
Ve o an, Terinos’un kalbi bir anlığına hafifledi;
Sanki dünya üzerindeki 70 küsur yıllık yükleri
bir rüzgâr alıp götürdü.
Terinos, âfâkı geçti.
Enfüsü de geçti.
Dış âlemin sesleri, iç âlemin gürültüsü sustu.
Bir yakınlık çöktü üzerine.
Uzak değil…
Çok yakın…
İnsanın kendi canından bile yakın…
Sanki ona şöyle dendi:
“Ey Terinos, Ben sana şah damarından daha yakınım.
Ötelerin ötesi uzaklık değildir.
Ben hep buradaydım.”
Terinos’un gözünden bir damla yaş düştü,
ama bu yaş hüzün değil,
bulmanın yaşıydı.
Tontonitos başını kaldırdı,
Terinos onun başını okşadı ve gülümsedi.
Öndeki iki dişi göründü yine.
“Marifetullah…” dedi ihtiyar.
“Demek ki bu devlet, uzak dağlarda değilmiş.
Zekeriya Sofrası’nda bir bakır çorba gibi
sıcak ve yakınmış.”
Rüzgâr dindi.
Gece berraklaştı.
Terinos o gece,
hiç kimseye anlatmadığı bir sırrı anladı:
Allah, ötelerin ötesinden önce,
kalbe dokunan en yakınlıktır.
Ve o andan sonra Terinos’un yürüyüşü değişti.
Knidos sokaklarında daha hafif adımlarla yürüdü.
Çünkü artık hakikati bulmuş bir ihtiyarın neşesi vardı onda.
Masivadan Geçtik
Terînos’un gönül ufku açıldı rûh-i zîbâya.
Seher vaktinde nûr indi gönül semt-i Hudâ’ya.
Âfâkı seyr edip geçti, erip sırra sezâya.
Enfüste çözüldü perdeler, erdi safâya.
Duyuldu kalbinin içre yakın nefha-i Mevlâ
Uzaklık vehmdir, aslında Hak ermişti hevâya.
Şahâdâtın yakınlığını duydu her edâda
Tefekkür nûru çöktükçe silindi küll-i gavgâ.
Tontonitos baş ucunda bekip baktı o hâle.
Terînos oldu o dem Hak yolunun sâhib-i lübbâ.
Knidos gecesi doldu ilâhî bir nesîmâ.
Marifet koktu rüzgâr; erişti kalbe dildârâ.
Gazel – Fi Sülûk-i Marifet
Masîvâdan geçip Hakk’a gidelim, cemâli bâ-kemâle seyr idelim.
Ne âlem kaldı ne nefis bize engel, gel gönül,
Perde üstünde perdedir; hepsinî bir bir sürelim.
Hak yakın, sanma ki yollar bize dardır ey can,
Şahdamarımda nur ile bize “Ben burdayım” der, görelim.
Âfâk u enfüste ne varsa hepsi seyrân-ı fenâdır,
Bekâya açılan sır kapısını kalb ile bulup girelim.
Tevhîdin ırmağında yıkanırsa gönül her dem,
Akar rahmetle dolar; biz de o pınara yüz sürelim.
Gecenin sükûtunda kalbe doğan bir şavk ile
Terinos gibi aşkın sahrasına düşüp yürüyelim.
Bu Akif’in dilinde bir dua olsun bu gazel:
Masîvâdan geçip Hakk’a gidelim, cemâli bâ-kemâle seyr idelim.
5.0
100% (2)