1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
83
Okunma

İnsanın hayat yolculuğu, bazen bir bahçe gibi… Kiminin bahçesi rengârenk çiçeklerle doludur; iyiliğin, emeğin, şefkatin kokusu yayılır etrafa. Kiminin bahçesi ise kurak, ıssız ve sessizdir; çünkü başkalarının baharını çalmaya çalışırken kendi toprağını çorak bırakmıştır.
Oysa dünya, kimsenin güneşini söndürerek aydınlanabileceği bir yer değildir. Bir dilim mutluluğu kıskanıp karalamaya çalışan, kendi payına düşen ışığı fark etmez. Başkasının güneşini kesen insan, aslında kendi gölgesini büyütür ve ne kadar çabalarsa çabalasın hiçbir sabah onun penceresine doğmak bilmez.
Hayatın en sade gerçeği şudur:
İyi niyetin götürdüğü yerde yollar açılır, kötü niyetin sürdüğü yerde ise adımlar bile ağırlaşır.
İnsan bazen öfkeden, bazen kıskançlıktan, bazen de kalbindeki karanlıktan beslenerek bir başkasının hevesini kırar, gülüşünü gölgeler, umudunu çalar. Ama bilmez ki; başkasının yıktığı yerden kendine yuva kuramaz. Birinin kalbini kırarak elde edilen hiçbir zafer, insanın gönlünde sevinç olarak filizlenmez. Çünkü kötülük, insana her zaman geri döner; bazen bir sözde, bazen bir gecede, bazen de en beklenmedik anda bir sızı gibi kendini hatırlatır.
İyilik ise bambaşka bir dildir…
Sessizdir ama en gür duayı eder.
Gösterişsizdir ama en sağlam kökü tutar.
Kimsenin güneşini söndürmeden de parlayabileceğini öğretir.
Ve hayat, bize her gün aynı dersleri fısıldar:
Kalpten almadan hiçbir yere varılmaz.
Kötü niyetle güzel muratlar olmaz.
Başkasının baharını çalanın kendi kapısında çiçek açmaz.
Eninde sonunda herkes kendi ektiğini biçer.
Kiminin bahçesi iyilikle çoğalır, kimininki kötülükle kurur.
Önemli olan, hangi bahçede yaşamak istediğine karar verebilmektir.
Ve unutma…
Bir insanın kalbine değen güneş olursan, kendi karanlığını da aydınlatırsın.
5.0
100% (1)