0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
108
Okunma
Yalnızlığın En Sessiz Saati
Saat gecenin üçü…
Dünya susmuş, şehir sessizliğe bürünmüş. Sokak lambaları yorgun birer nöbetçi gibi titrek ışıklarını kaldırımlara bırakıyor. Benimse elimde bir kalem, önümde bir kâğıt… Kalbim dolu, ama konuşacak kimsem yok. Yazıya sığınıyorum, çünkü bazen insanın içindekileri yalnız kelimeler anlar.
Hayat garip bir imtihan aslında.
İnsan bazen çok şey ister; mal, mülk, para, makam… Oysa zamanla anlıyor ki, bütün bunlar bir dostun sıcak bir sözü kadar bile teselli vermez. Ne kadar zengin olursan ol, eğer omzuna başını koyabileceğin bir dostun yoksa, aslında hiçbir şeye sahip değilsin. Kimi insanlar kalabalık sofralarda yer, ama ruhları açtır. Kimi insanlar yalnız bir odada çorba içer, ama yüreği sevgiyle doludur.
Bir gün gelir, başarıların alkışlanmaz olur.
Bir gün gelir, cebindeki paralar sessizliğe karışır.
Bir gün gelir, yalnız kalırsın…
Ve o zaman anlarsın: Gerçek zenginlik kalptedir, cüzdanda değil.
Ben bunu çok geç öğrendim belki de.
İnsan, güvenebileceği bir omuz arıyor aslında. Dertlerini anlatabileceği, yargılanmadan dinleneceği bir kalp… Çünkü ne kadar güçlü görünürsek görünelim, içimizde bir çocuk var. Korkan, özleyen, sevilmek isteyen bir çocuk. Ve o çocuk bazen sadece “anlaşılmak” istiyor. Ama ne yazık ki bu zamanda “anlayacak” insan bulmak, altın bulmaktan daha zor.
Bazen gecenin bir vakti, herkes uyurken, sessizlik insana çok şey söyler.
O sessizlikte insan kendini duyar.
Kırıklarını, eksiklerini, özlemlerini...
O an fark edersin ki, asıl yalnızlık kimsenin olmaması değil; kalabalıkların içinde bile anlaşılamamaktır. İnsan bazen bin kişiyle konuşur ama bir kişiyle bile bağ kuramaz. İşte o, en derin yalnızlıktır.
Belki de bu yüzden Rabbim, insanı insana muhtaç yaratmış.
Çünkü sevgiyle tamamlanıyoruz, dostlukla iyileşiyoruz. Bir tebessüm, bir “nasılsın” bile bazen öyle iyi gelir ki, en pahalı ilaçtan daha etkilidir.
Ama ne acıdır ki, modern çağın insanı her şeyin sahibiyken, birbirine yabancı kaldı. Kalpler arasında mesafe, şehirler arasından daha uzak artık.
Şimdi düşünüyorum da…
Zenginlik bir evin metrekaresiyle değil, o evde yankılanan kahkahalarla ölçülmeli.
Mutluluk, lüks bir arabayla değil, aynı yolda yürüyebildiğin biriyle anlaşılmalı.
Ve huzur… en çok, gece üçte yazarken bile seni anlayacak bir dostun olduğunu bilmekte saklı.
Ben bu gece bir kez daha anladım:
Mal mülk geçici, dostluk kalıcı.
Ve gerçek servet, sevgiyle dolu bir kalptir.
Abdurrahman Tümer
5.0
100% (1)