15
Yorum
39
Beğeni
4,7
Puan
419
Okunma


Gündüzün en kuytusunda başlayan o sessiz çağrı, gecenin tatlı gölgesinde her gün yeniden şekillenir.
İlk cemrenin toprağa düştüğü serinlikte, ilk yıldızın karanlığı yaran ışığında bulur beni içimdeki o ince sızı.
Kalbimin kıvrımlarında dolaşan narin bir nefes, her çiçeğin kokusuna, her canın varlığına, her mevsimin dönüşüne sinmiş örülü bir lûtfa dönüşür.
Gökyüzü kadar sınırsız, yağmur kadar saf, zaman kadar köklü bir hakikat dolaşır ruhumda; ben küçüldükçe O büyür, ben sustukça O konuşur.
Yüreğini mabed edinmiş bir kul olarak, mecâl deryasında aradığım her iz beni O’na götürür. Yokluğun ağırlığıyla sızlayan ruhum, O’nun huzurunda dingin bir suya dönüşür.
Karanlık günlerin içinden geçerken anladım: İlacı da, devası da veren aynı eli aramaktı mesele. “Ol” dediği gün, içime bir çocuk gibi sevinç ekti; doğanın güneşiyle yoğrulmuş bir bahar gibi aydınlattı nefsimin gölgeli duvarlarını.
Dünyanın renklerine küçüktüm; günahların sert rüzgârı içten dışa savurmuştu beni. Ama büyüdükçe öğrendim: İnsan toprağa değil, affedilişe ekilir; umut orada kök salar, orada boy verir.
Seni aramak hiç yormadı özümü dünya gibi...
Ey varlığımın aziz güzelliği, iç sesimin en derin armonisi; senin yolun ayak bileklerime yük olmadı hiçbir vakit.
Her adımın ardında bir huzur saklıydı; yıldız gibi parlayan sevdana bin şükür.
Dönen dünyanın her kıpırtısında adın yankılandı; rüzgârın her esişi nefesini taşıdı üstüme.
Gökyüzünün mevsimleri varlığının birer işareti gibi uzandı önümde; ellerim seni arayan bir semah, gözlerim ab-ı hayatın peşinde titreyen bir dua oldu.
Her adının nuruna bir sır gizlendi; her sırrının kenarında bir keramet parladı. Dert dediğim şey bile senden gelince derman oldu; kırk kapının ardında saklanan hikmetin bir yankısı gibi aktı içime.
Bu yüzden geldim sana—eksik, yorgun, yaralı. Af dilemek için geldim; zira senin merhametin, insanın güçsüzlüğüne en güzel sığınak.
Merhamet kanatlarınla beni sar , ve gönlüme affından bir kapı aç çünkü sen şah damarından yakınsın; ben ise bir nefes kadar muhtaç.
Ve öğrendim ki,
Her insan bir gün kendine varır; fakat bazıları senin gibi önce yandığı yerlerin izlerine basar, sonra yürür.
Yanmak bazen tükenmek değil, bazen de aydınlanmanın tek kapısıdır.
Küllerinden doğmak değil maharet; küllerini gül yapabilmektir esas olan. Bir sır gibi dokunmuş sevdanla beni eritip sana çoğalarak, yüreğimin taş duvarlarına yeni bir ruh üfledin.
“Toprak değil insanı büyüten, affedilmenin huzurudur ."
Bu söz, dünyanın tüm gürültüsüne bedel bir dua gibi saklı kaldı içimde.
5.0
85% (11)
4.0
8% (1)
2.0
8% (1)