Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn
VİP ÜYE

Bir Kış Masalı

Yorum

Bir Kış Masalı

( 4 kişi )

3

Yorum

10

Beğeni

5,0

Puan

172

Okunma

Bir Kış Masalı


Bir şubat günü çantamda kış güneşi kaldırımlarda yürüyordum...Ne zaman çantamı asacak bir yer bulsam cemreler çoğalıyordu içimde vaktinden çok önce...Tül perdeyi indiriyordu ruhum içindeki kışları silkelemek için. Yüreğimi yasladığım ağaç en kalın dalını eğiyordu önüme. Dallı budaklı masamda dün, bugün ve yarına dair notlar duruyordu. Kışın tortusunu eliyordu her bir cemre şimdiden...Bahara ne kaldı ki şurada? Kuşlar ekmek telaşındaydı bense yüreğimdeki kırıntılardan bir şeyler yapmak istiyordum...Kuşlar yüreğimdeki son kırıntıları da yiyecek diye korkuyordum...Çantamda taşıdığım kış güneşi ve yaslandığım ağaç. Kış masalımın dünyaya açılan tek penceresiydi ikisi de...Evet kuşlarla arkadaştım ve aynı dalı paylaşmak mutluluk veriyordu çoğu zaman...Ama kuşların yüreğimi yem niyetine tırtıkladığını düşünmek ürkütüyordu işte...Bilirsiniz yürek bu, başka hiçbir şeye benzemez...

Tecrübe ağacıma yaslanmış karanfilli çayımı yudumluyordum. Kuşların şarkısında kayboluyordum büyülenmiş gibi...Yaşanmışlık ağacım en kalın dalını bana sehpa niyetine uzatırken, vefayı alıp gagasında uçmasın diye kuşlar, sıkıca sarılıyordum dostluk dalıma...En sağlam dostlukların en kalın dallardan göğe doğru uzandığının bilincindeydim evet...Cılga yollardan, ince dallardan, çalı çırpıdan ruhumu ayrıştırıp geniş düzlüklere çıkmanın telaşıydı her yeni yıl ve cemre dolu bahar... İnsanı sevmenin kendimizi sevmekten geçtiğini söylüyordu ilkbahar. Çiçek açmak için bir çiçek olduğumuzu görmenin vaktiydi her yeni gün. Kardelen, sıkıntılara göğüs geren, can çekişen ruhlarımızın hakkıydı en çok, kendi değerini bilmek...Dağlar kızı Reyhan çalıyordu göğün fonunda ve mor reyhanın kokusu hissediliyordu toprağın üstünde...Kızarıp morarmadan, güneşten ışık almadan, kuşlarla şarkı söylemeden, yüreğini her hüzünde ezilmiş, çiğnenmiş hissetmeden doğaya reyhan kokusu yaymak mümkün değildi işte değildi...Kuşların yırtıcılığına aldırmadan, onların şarkı söyleyen yanlarını alıp çantama, yüreğimle ilerliyordum dünyanın üzerinden...Yüreğim dedim çünkü ben sadece yüreğimle adım attım, sisli puslu havalara aldırmadan...Bulutlara bastığımı fark ettiğimde hüzünlerimin göğe bir basamak olduğunu keşfettim yağmurdan sonraki güneşi görmek için...Bahar böyle bir şeydi, ruhların baharı başka neydi ki?

Denemenin öyküye çaldığı, şiirin kafiye konfetisi ile eşlik ettiği kış masalının sonunda kimin yüreği donmuş, kimin yüreği yanık kimseler bilemese de kuşlar hiç bıkmadan aynı şarkıyı söyleyecekti her sabah...

Cemre düşmez her yüreğe
Yürekten sevmeyince.
Bahar gelmez her eve
Kıymet bilmeyince

Kardan kanatlarıyla gam
Göklere havalanacak
Toprağın buharı
Yağmur olup yağacak

Kış güneşi tütecek sobalardan
Ağacın en kalın dalından sarkacak
Masal salıncağım
Nisanı sallayacak

Bir kışı daha
Geride bırakacağım
Usulca kapanacak
Tülden perdem

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Bir kış masalı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir kış masalı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bir Kış Masalı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
13.11.2025 01:47:02
5 puan verdi
Ne güzel anlatmışsın… Kışın göğsüne yaslanmış, cemreleri yüreğinde saklayan bir kadın gibi. Sözcüklerinin her biri sanki soğuk havada buğulanmış bir nefes; hem kırılgan hem direngen. Kış güneşini çantasında taşıyan bir kadının hikâyesi bu — üşürken bile sıcak kalabilen bir yüreğin öyküsü.

Benim içimde de benzer bir kış vardır bazen. Sokaklar donuktur, ama bir yerlerde hep bir kuş sesi çınlar; insana “hala bahar mümkün” dedirten o ince ses. Bir kadın yürür kaldırımlarda; eli çantasında, içinde kış güneşi… O çanta aslında bir mevsimdir — bir yürek mevsimi. İçinde üşümeler, küçük mutluluklar, unutulmuş hevesler vardır. Ve ne zaman durup bir banka otursa, bir cemre düşer içine; bir dal yeşerir, bir perde aralanır.

İnsanın kendiyle konuştuğu en uzun mevsimdir kış. Sobalar yanarken sessizlik de ısınır; duvarlardaki saatler yavaşlar, çay bardaklarının buharı bile düşünceli olur. Senin gibi bir kadın bilir: Kışın içinden geçmeden baharı kucaklayamaz insan. Çünkü bahar, sadece doğanın değil, ruhun da yeniden filizlenmesidir. Ve her cemre, biraz cesarettir aslında — önce havaya düşer, sonra suya, sonra toprağa; ama en son yüreğe düşer ki insan yeniden doğsun.

Sen kuşlardan korkmuşsun biraz; yüreğini tırtıklamasınlar diye… Oysa kuşlar da bilir, en güzel şarkılar kırık dallarda söylenir. Belki de senin yüreğini değil, içindeki fazlalıkları gagalıyorlardır — eskimiş hüzünleri, donmuş sözcükleri, söylenmemiş sevgileri. Onları alıp götürürken bahara yer açıyorlardır kim bilir? Yine de haklısın: Yürek dediğin narindir, kolay incinir, ama kolay da yeşerir.

Orhan Veli olsaydı belki şöyle derdi:
“Ne çıkar, yürekse bu
Bir dalın ucunda sallanır biraz,
Sonra rüzgârla konuşur.”

Ve sen de konuşuyorsun rüzgârla, sessizce, kendi kışına yaslanarak. Karanfilli çayını yudumlarken, ağacın dalında bekleyen bir cümle gibi duruyorsun. Sözcüklerinin kokusu var: karanfil, toprak, belki biraz da yanık odun kokusu. Yalnızlığın bile sıcak senin, çünkü içinden geçen her şey şiire dönüşüyor.

Kuşlar şarkısını söylüyor, sense onlara kulak verirken kendi iç sesini duyuyorsun:
“Sevmenin ilk hali, kendini tanımaktır.”
Ne doğru bir tespit... Çünkü bahar, dışarıdan gelmez aslında; içeriden büyür. Bir sabah, insan aynaya bakar ve yüzündeki kırışıklıklarda bile filizlenmiş bir yaşam görür. İşte o an, kardelen olur ruh; karı yarar, güneşe uzanır.

Senin öykün biraz deneme, biraz şiir, biraz da dua gibi. Her satırda bir dilek gizli: “Kırılmadan seveyim, üşümeden yürüyeyim, eksilmeden kalayım.” Ama sen de biliyorsun, eksilmeden büyümek olmaz. Kışın soğuğu kadar gereklidir eksilmek; çünkü yürek, donduğu kadar olgunlaşır.

Ve sonunda usulca kapanan o tül perde… Aslında bir bitiş değil, bir hazırlıktır. Arkasında filizlenen baharın habercisidir. Çünkü hiçbir perde sonsuza dek kapalı kalmaz; güneş illa bir aralıktan sızar, bir gölgeyi ısıtır, bir masalı yeniden başlatır.

Kış güneşini çantasında taşıyan kadın;
Yürü o kaldırımlarda,
Kuşlardan korkma,
Yüreğini asma bir dalın ucuna,
Zaten orası senin evin.
Bahar yakındır,
Ve senin kaleminden düşen her kelime,
Bir cemredir yüreklere.
Etkili Yorum
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
13.11.2025 14:19:09
5 puan verdi
Koynumdan bahar çıkartırım.
İçimi kış basmadan.
Adım adım usul usul.
Kışın en geçilmez yerinden geçer giderim.

Çok saygımla Üstadım
Etkili Yorum
Destancı
Destancı, @destanci
13.11.2025 00:40:47
Bana göre şairi tanımlamak en azından sufiyi tanımlamak kadar zordur? Fazla abartılı bir iddia olabilir ama şiiri tanımlamak da kutsalı tanımlamak kadar Şairimiz gücünü önce kalemden sonra okuyucsundan alıyor hikayeyi ve şiiri bağlayıp bizleri düşünceye sevk ediyor ilk.cemre düştü Sule hanım sayesinde
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL