2
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
204
Okunma

Düşlerimi ipe çekin lütfen üstelik kalan ne kadar düşüm varsa ve bir arpa boyu yol alamadığım gezegende sadece düşlerimden vurun beni ne de olsa yüreğim kan kaybından çoktan yitip gitti ve aklımın ırmaklarında gezinen düşüncelerimi de sallandırın dar ağacında zaten yarına çıkar mıyız çıkmaz mı diye tetikte beklerken dünyaca…
Misilleme yapan gölgeler var yakınımda uzağımda duran.
Ama benim de bir Tanrım var ve siz beni ne kadar hafife alsanız da ağırlaşan günden güne ağırlaşan bir yüküm var.
Kolaysa kaldırın beni.
Kolaysa kandırın beni.
Üstelik ben hep k/andım da dünden.
Günümü uyuttum da geldim; gücümü de yitirip ve sözcüklerin katsayısında büyüyor duygularım ve henüz reşit olmamış rüyalarım üstelik gözüm açık gördüğüm…
‘’Hey, garson: tak maskeni ve gel yanıma.’’
‘’Üzgünüm, kapalıyız, efendim.’’
Demek ki maskelerin de vadesi dolmuş en başta insanlık iken top atan demek ki hala düş görmek için vaktim var ne de olsa sırada bekleyen çok insan var dünya değiştirmek adına hem sıra bana gelene kadar daha bol bol da hayal kurarım sonra da titizlikle ütülerim ruhumu ve şık bir biçimde çıkarım idam sehpasına.
Mahlası yok kimliğimin ki aklıma bile gelmedi ve ben alabildiğine olabildiğince hayal kuruyorum sonra söz uçmasın diye yazıya döküyorum hayallerimi.
‘’Hey, bayım, neden sırıtıyorsunuz?’’
‘’Üstünüze alınmayın ama bu kadar ciddiyet ve vakur bir duruş bize fazla geliyor.’’
Ne yani illa ki ağırdan mı almam lazım?
‘’Ağır olayım da molla desinler, bayım üstelik ruhum külçe külçe altına nasıl da beş basar.’’
‘’Anlamadım.’’
‘’Ben de zaten henüz bir şey anlatmamıştım üstelik ben sizle değil evrenle ve Tanrı ile muhatabım.’’
D/okunulmazlığım var Tanrı tarafından bahşedilen üstelik benim sevgim de gücüm de inancım da limit aşımı.
Daha dün ihlal edildi sınırlarım ve pişkin gölgelere asla paye vermedim gerçi öncesinde niyetlerini iyi bilmiştim ama…
Ya, benim içimden geçenler?
Dışardan görünen ne ise hatta görünenden de fazla.
Yakamozlar oynaşıyor yüreğimdeki rıhtımda ve iskeledeki babalara çarptı yalnızlığım ve hangi limansa yanaştığım birileri gemileri yakmak istedi gel gör ki ben bu geminin kaptanıyım ve kolay kolay da çıkmam kaptan köşkümden üstelik aralıksız iş başındayım ve nöbette.
Ne zamanki bir martı konsa başıma.
Ne zamanki bir martı ilişse gemimin bacasına…
Can yeleklerim de hazır burada iken ve aynı zamanda geminin de miçosu iken.
Hatta bu geminin tek yolcusu da benim ve ben hangi dalga da yok oldum ki üstelik boyumu aşan dalgalar ve kimse yüreğimle dalga geçen…
Bir ara su almıştı zemin sonra sözcüklerimle yapıştırdım o sızıntıyı ve hala denizdeyim hala havada aslında hala yere de ayaklarım sıkı sıkı basarken…
Düş çengelimde saklı üstelik hem dualarım hem umudum hem hayallerim.
İnsanüstü bir güçle mücadelemi sürdürüyorum ben önce tüm evrenle sonra kendime yaklaşıp şimdi ise ruhumla uçtuğum sonsuzluk ve eşlik eden biri var da illa ki…
Ne yerdeyim ne gökte…
Ne de olsa yere göğe sığamadım bir ömür ve sevgi dağımdaki karlar da erimek bilmedi nihayetinde görünmeyen buz dağını da saldım ve buzdan olmayan bir yüreğin de sahibiyim bazen buz gibi gözlerle bakıp da yüreğimi soğutmaya çalışıp…
Soğumuştum da hani öncesinde elbet kendimden ve hayattan soğumuşken…
Derken kaynatılan kazan ve işte o buharla yandı ruhum sonra pişti yüreğim şimdi ateşlere mahkumum ama bildiğiniz bir ateş değil bu:
İnanın inanmayın: bu aşkın ateşi elbet nihayetinde d/okunduğum O İlahi Işık ve Ateş üstelik tüm buzları da eriten değil mi ki…
Hayatla aramdaki buzları da eriten bir ateş ve güç ve hiç böylesine ateşli ve inançlı hissetmemiştim kendimi gerçi hep yandım ben aşkın ateşiyle ve hep de vakıftım Rabbime ama…
Sözcüklerim aktıkça akıyor.
Yaşlarım kurudu sonunda.
Yeşeren bir şeyler var ufukta ve işte evren kazan yürek kepçe her çiçeği ben biliyorum ve ruhumun polenlerini döküyorum evrene boylu boyunca çünkü şu andan itibaren açacak her çiçek ve doğacak olan güneş sadece benim için gerçek olacak ve o güneşin de asla batmasına izin vermeyeceğim elbet Mevla’m sayesinde o güneşin de iz düşümü olacağım anbean.
Aynı zamanda denizdeyim.
Ve havada.
Ve karada.
Kainatın yüz ölçümünde ben mademki sevgiden yüz buldum üstelik yüzümdeki tebessüme ve aydınlığa sebebiyet veren bunca acı ve ağrı iken…
Akla zararım ve hala kaldığım yerden devam ediyorum ve hala inandığım güvendiğim insanlar aynı hatta sayıları daha da artmakta günbegün.
Varlığıma askıntı olan hüzün deryası ve işte mutluluğun da daha kıymete bindiği ve üstünden beni atan ata dahi müteşekkirim ve usulca okşuyorum başını sanırım ürkütmüş olmalıyım hayvanı.
Sözcükler yoksa havarisi mi yalnızlığımın?
Yalnızlığın müptelası olsam da içim tıklım tıklım ve ben duygularda ve sözcüklerde sosyal mesafe tanımıyorum ve ihtimamla yazıyorum ve yıkıyorum kalemimi bir o kadar tabularımı yıkıp kat çıkıyorum insanların yüreklerine.
İşkillendiğim kim ya da ne varsa.
Sorun değil.
Yeter ki net olayım ve dosdoğru üstelik İlahi Işık aralıksız nöbette tıpkı ruhumun filikasına doluşan umut gibi.
Dün batmıştı gemim ama ben gemimi terk etmedim.
Evvelsi gün ise su almıştı yüreğim ve ben kova kova suyu evrene boşalttım aslında yaşlarımla doldu o kovalar ve ben çelimsiz kalemimle yüreğimi yeniden ölçüp biçtim yeniden döndüm kaldığım yere…
Yokluğun hicabı filan da değil çünkü ben gerçeğim.
Ben bir varlığım.
Belki tek zerre belki kimine göre hiçlik kimine göre ise yanıp sönen bir ışık.
Gözlerim seğiriyor umarım birileri beni iyi olarak anıyordur.
Yine de fark etmez nasıl andığı çünkü benim s/andığım her şey ve herkes aslında gerçek ve ben onların içlerindeki gizemi görebiliyorum ne de olsa bir ömür canhıraş mücadele verip de kendimi iyi kötü çözüp de tam da tırmanmaya başlamışken Rabbime çıkan basamakları.
Issızlığı temsil eden her insan ve her sözcük.
Umudun saklı frekansında gezinen seyyah ruhum.
Ve ben kalp gözümle dünyayı tavaf ederken ve insan siluetleri de değil benim için önem arz eden çünkü onların yüreğine dokunuyorum ve altıncı hissim yine haklı çıktı.
Bir rüzgarın iniltisi değil hani gecenin çığlığı.
Ve ben fısıldamıyorum bilakis avaz avaz bağırıyorum ve hala beni duymayan biri varsa ve yine soruyorum:
Sesimi duyan biri var mı?
Duyduklarını biliyorum ses vermediklerini sansalar da akıllarından geçeni okuyorum ve Rabbime hamt ediyorum.
An itibari ile yaşıyor ve yazıyorsam eğer…
Elbet beni duyan biri/birileri var hatta tahmin ettiğimden de fazla çünkü bu dünyaya geliş sebebimin akla yatan bir tarafı var en azından kimince meziyet kimince eziyet olsa da yaşamak ve sevmek için nedenlerim var sıra kendime gelmişken ve bir ömrün acısını çıkarttığım ve kararı veren de Yüce Makam.
5.0
100% (5)