Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ANLAŞILMAZ...

Yorum

ANLAŞILMAZ...

( 4 kişi )

2

Yorum

15

Beğeni

5,0

Puan

223

Okunma

ANLAŞILMAZ...

ANLAŞILMAZ...





Renklerin mahlası neydi sahi?
Titrek ay ışığından sarkan
Yıldızın nefesinde mi saklıydı gök kuşağı?
Belki de bir su küresi
İçinde kaykılmış nice ruh
Bir resmin de azat ettiği üç beş suret…

Şaibeli bir izdivaçtı adeta en çok aşkın kürediği hüzünde saklı kırık üç beş nota bazense kayan yıldızdan arda kalan o iç sızlatan sesi ve nazı ve acısı kırık kanatlı kuşun da vedası belki de…

Ela bir kuşun yırtık göğüs kafesinde şakıyan rüzgâr ve elemin çıtası yükseldikçe boğuluyor göğün saltanatını süren üç beş gölgeden arda kalmasını beklediğimiz bir hiçlikten de ötesi saklı iken içimizde.

S/üzülen kar tanesine meftun bir bulut elbet uykuları kaçan gecenin çılgın sessizliğinde ve siyahın sihirli gülüşünde kaybolan bir yıldız gibi kuyruğum takılıyor yürüdüğüm her yerde.

Süklüm püklüm değildir acılarım: oldukça haşmetli ve kırık değildir bakışlarım en çok gözünün içine baktığım insanların yüreğine d/okunmayı seviyorum.

Eflatun göğün kaşı kalkmış.

Rüzgârın perçemleri savrulmuş.

Aşksa bir yerlerde gömülmüş.

Ve hala kulağıma küpe bir ömür verilen öğütler.

Günü de küredik ya ve geceyi de giyindik sonra şiirlere soyunduk sonra da çapkınca soyundu ay ışığı aslında dolunay değildi içimizde saklı çünkü dolmayan acılardı yüreklerden taşma ihtimali.

Sessizce yaşar ve severken.

Nazenin teninde kaderin, artık neyse resmedilen.

Melun bir gölgeye kafa tuttuk ve kovduk kapıdan.

Bacadan içeri düşen iblisi gönderdik cehennem çukuruna sonra da gözleri çukura kaçan geceyi usulca giydirdik hüzünle ve umutla ne de olsa gün ışığı idi özlem duyduğu gecenin oysaki gün ve gece nasıl da aykırı mizaçları ile birbirlerine savaş aşmıştı.

Şiirler diktik sökülen her dikişi sevgiyle yâd edip de dünü.

Paçaları boldu rüzgârın.

Cepkeni kayıptı da perçeminde acının ve pervazında yarının ve boyutsuzluğunda duyguların…

Neşreden ışık.

Nakşedilen gün.

Mahvolmuş bir hayat.

Geride kalanlar ve.

Meftundu evren ve insanlık hem hoyrat hem yorgun.

Şerde bile hayır vardı madem.

Matemin iz düşümünde revnak bir bulutta gizli gözyaşı ve resmin arka yüzü.

‘’İnsanlar öldüler, hep öldüler, bir gün öldüler.
Anlaşılmaz!’’ (D. Madak)


Mahzun bir gülüş kundaklanıyor ve gecenin peçesi açılıyor en çok da İlahi bir ışık içime yansıyan belki de beni dışarı sevk eden hem de ansızın.

Makberin çağrısını duyuyorum ve ağıtlar yakıyorum yakamozlara: en çok da çekincelerimi dikiyorum gökyüzüne birer yıldız niyetine ve yamalı hırkamla düşüyorum yollara.

Yollar peksimet tadında ve pekmez kıvamında.

Aşksa şehrin insanlara tuzağı.

Uzak kılındığım ne ki ve elbet kıblemde saklı sırlarım en çok da O iken beni dinleyen ve ben her halükarda anlatıyorum ve sığamıyorum yere göğe bazense öğün atlıyorum her düştüğümde aşka ve şiire.

Renklerin ağrına gidiyorum içimdeki karanlıktan dolayı ve arpacı kumruları ayrılmıyor yüreğimin penceresinden.

Nazenin bir rüzgâra rast geliyorum ve laneti uğurluyorum en çok da ıssızlığın kayrasında bir y/anıp sönüyorum ve sökün eden her duyguyu tuza batırırmışçasına şiir olarak saklıyorum çeyizimde hani olur da yolum bir gün kesişir hikâyenin birisiyle…

İşte çoğaldığım o an ve ç/ağladığım…

Masum bir renkten fazlası saklı içimdeki gökyüzünde ve sadece ben yazarken konabilir ruhlar ve kuşlar.

Şatafatlı bir yalnızlığım var ama bir o kadar da kalabalığım.

Meftunuyum hayatın belki de kendimin en büyük düşmanı ve her eziyeti meziyet bilmişken kendime taarruz ettiğim bilinmezdik her vakit

Bir düşün ve bir kuşun mezarını kazıyorum ve uykum geliyor bu sefer ben yatıyorum o düş mezarına ve işte kızılca kıyamet kopuyor içimde.

Bir hengâme ki duvağı kapalı.

Bir rasathane belki de ruhumun dikizlediği kâinat.

Aslında içimdeki beni ısrarla asıyorum darağacına ve bir ömür düştüğüm darboğazdan ancak kurtuluyorum ne zamanki yolum düşse bir şiire ve içine uzandığım düş mezarından uyanma vaktidir ne zamanki düşlerimi sözcüklerle buluştursam aslında şarlatan iblisi ve kötüleri sonsuzluğa uğurlasam.

Şehla bir gülüş belki de kıblemde saklı.

Şüheda sevinçler mi yoksa mazimde kapılıp da giden rüzgârın ardından…

En çok rüzgâr olmayı seviyorum ve esmeyi ve esnetmeyi içimdeki gergin yayı belki de esnemekten ağrıyordur ağzım ve işte uykum gelmeden sızıyorum şiire ya da uyandıktan sonra ve dünya aslında benim mezarım en çok da kazurat gölgeleri kovduğum bir ağacın gövdesi belki de kökümle bağlı olduğumdandır hayata bu düş geçidinden geçip de gerçeklere dokunduğum.

Ya da gerçekleri kolaylıkla kabullenmek adınadır gözüm açık gördüğüm her düşü kaleme aldığım.

Belki de ne yaparsam yapayım evren beni asla kale almayacak ama…

Tutunmak adına sadece kırık bir dala tutunmak sonra da şahlanan sözcüklerden bir cennet yaratmak ve kurada çıkan neyse şansıma seviyorum işte bağırmayı ne zamanki yolum bir şiire ya da hikâyeye düşse:

Tombala!


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Anlaşılmaz... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Anlaşılmaz... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ANLAŞILMAZ... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
10.11.2025 15:46:33
5 puan verdi
Müntehir...
Sevgili Nilgün Marmara.
Taşınmaz soruları vardı.
Akrep ısırmıştı ruhunu.
Bir kere, zaman boşluğunu doldurmayı reddetti.

Çok saygımla Üstadım
Etkili Yorum
meselci
meselci, @meselci
10.11.2025 11:22:06
Harika bir yazı olmuş. Tebriklerimle kalemdaşım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL