2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
137
Okunma

Gurbet Yolu 1
(Bölüm 1 – Ayrılığın İlk Günü)
Akçakale’nin sabahı daha yeni ağarmıştı. Ekinler serinliğin içindeydi, tarlayı ıslatan çiğ henüz kurumamıştı. Köyün içinde, kapının önünde elinde eski bir yol çantasıyla duran Süleyman, gidişin en zor kısmı olan “ilk adımı” bekliyordu. Gidecekti. Çünkü kalmak artık açlıktı, fakirlikti, çaresizlikti.
O, her gurbetçiden farklı değildi. Herkes gibi o da “dönerim” diye gidiyordu. Ama ağzında yarım yamalak bildiği bir türkü mırıldandı "Gurbete giden döner mi dönmez mi Belli değil bilirim"
Evden çıkmadan önce, dün gece yazdığı son dörtlüğü cebine koydu. Yüreği dayanmıyordu, çünkü o şiiri Neriman için yazmıştı. Onu uyandırmamış, pencerenin altından sessizce bırakmıştı şiiri.
"Yine çıktım gurbet elin yoluna.
Sağım belli değil sol belli değil.
Girsin diye işler artık yoluna.
Kırılmış kanadım kol belli değil."
Süleyman’ın gözünde iki damla yaş vardı. Erkek adam ağlamaz derlerdi ama giden değil, geride kalan yakardı insanı. Hele bir de ardında evlilik hayalleri kurulmuş bir sevda bırakıyorsa.
Neriman, saçları örgülü, elleri kınalı bir Urfa kızıydı. Süleyman’ı severdi ama gözüyle çok belli etmezdi. İçinde büyütürdü o ateşi. Ve o ateş o gün avluya düşen şiirle tutuşmuştu.
O sabah, Neriman uyanıp şiiri görünce, önce okudu, sonra dizleri çözüldü, sonra pencere perdesine sarılıp sessizce ağladı.
Annesi anlamıştı, “Süleyman gitti değil mi?” dedi. Neriman başıyla onayladı.
Kadıncağız da dudaklarını ısırdı, çünkü anne yüreği bilir Gurbet sadece giden için değil, bekleyen için de ateş olur.
Akçakale’de sulama işi durmuş, tarlalar kuraklığa teslim olmuştu. Babasının borcu, evin geçimi, biriken düğün masrafları derken Süleyman şehirdeki diğer gençler gibi “İstanbul’a gidip çalışırım” dedi.
Bir tanıdık vardı Halis ağa diye bilirdi onu ahali gidenlerin hepsine İnşaatta iş bulmuştu İstanbul’da yevmiye on para idi ön para günlük ile ne hayaller kurdu ne hayaller
Günlüğü belliydi ama umudu da büyüktü.
İstanbul’da ilk gecesiydi kara kaplı defteri aldı eline ucu yazmaktan kalınlaşan kurşun kalem ile ilkokul talebesi yazısı formunda şöyle yazmıştı
Üç beş kazanırsam dönerim geri.
Kalırsa gözümün dizimin feri.
Yakarmı yıkar mı gurbetlik yeri.
“Git”i belli değil “Kal” belli değil.
Gurbet, onun için şanstı. Ama aynı zamanda talandı. Bir yanıyla umut, bir yanıyla acı dolu günlerin başlancıcıydı
5.0
100% (5)