Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Kavi66
Kavi66

Gurbet Yolu-1

Yorum

Gurbet Yolu-1

( 5 kişi )

2

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

137

Okunma

Gurbet Yolu-1

Gurbet Yolu-1

Gurbet Yolu 1
(Bölüm 1 – Ayrılığın İlk Günü)

Akçakale’nin sabahı daha yeni ağarmıştı. Ekinler serinliğin içindeydi, tarlayı ıslatan çiğ henüz kurumamıştı. Köyün içinde, kapının önünde elinde eski bir yol çantasıyla duran Süleyman, gidişin en zor kısmı olan “ilk adımı” bekliyordu. Gidecekti. Çünkü kalmak artık açlıktı, fakirlikti, çaresizlikti.
O, her gurbetçiden farklı değildi. Herkes gibi o da “dönerim” diye gidiyordu. Ama ağzında yarım yamalak bildiği bir türkü mırıldandı "Gurbete giden döner mi dönmez mi Belli değil bilirim"
Evden çıkmadan önce, dün gece yazdığı son dörtlüğü cebine koydu. Yüreği dayanmıyordu, çünkü o şiiri Neriman için yazmıştı. Onu uyandırmamış, pencerenin altından sessizce bırakmıştı şiiri.

"Yine çıktım gurbet elin yoluna.
Sağım belli değil sol belli değil.
Girsin diye işler artık yoluna.
Kırılmış kanadım kol belli değil."

Süleyman’ın gözünde iki damla yaş vardı. Erkek adam ağlamaz derlerdi ama giden değil, geride kalan yakardı insanı. Hele bir de ardında evlilik hayalleri kurulmuş bir sevda bırakıyorsa.
Neriman, saçları örgülü, elleri kınalı bir Urfa kızıydı. Süleyman’ı severdi ama gözüyle çok belli etmezdi. İçinde büyütürdü o ateşi. Ve o ateş o gün avluya düşen şiirle tutuşmuştu.
O sabah, Neriman uyanıp şiiri görünce, önce okudu, sonra dizleri çözüldü, sonra pencere perdesine sarılıp sessizce ağladı.
Annesi anlamıştı, “Süleyman gitti değil mi?” dedi. Neriman başıyla onayladı.
Kadıncağız da dudaklarını ısırdı, çünkü anne yüreği bilir Gurbet sadece giden için değil, bekleyen için de ateş olur.
Akçakale’de sulama işi durmuş, tarlalar kuraklığa teslim olmuştu. Babasının borcu, evin geçimi, biriken düğün masrafları derken Süleyman şehirdeki diğer gençler gibi “İstanbul’a gidip çalışırım” dedi.
Bir tanıdık vardı Halis ağa diye bilirdi onu ahali gidenlerin hepsine İnşaatta iş bulmuştu İstanbul’da yevmiye on para idi ön para günlük ile ne hayaller kurdu ne hayaller
Günlüğü belliydi ama umudu da büyüktü.
İstanbul’da ilk gecesiydi kara kaplı defteri aldı eline ucu yazmaktan kalınlaşan kurşun kalem ile ilkokul talebesi yazısı formunda şöyle yazmıştı

Üç beş kazanırsam dönerim geri.
Kalırsa gözümün dizimin feri.
Yakarmı yıkar mı gurbetlik yeri.
“Git”i belli değil “Kal” belli değil.

Gurbet, onun için şanstı. Ama aynı zamanda talandı. Bir yanıyla umut, bir yanıyla acı dolu günlerin başlancıcıydı



Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Gurbet yolu-1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gurbet yolu-1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gurbet Yolu-1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
cagrielgun
cagrielgun, @cagrielgun
21.11.2025 22:53:38
5 puan verdi
" Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, " Faruk Nafiz Çamlıbel
XXX
"Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş


Sıla burcu burcu... İlle ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş

Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan
Hancı n'olur, elindeki şişeden
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş

Ben o gece, hem ağladım, hem içtim
İki gün, diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş

Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş"
Bekir Sıtkı ERDOĞAN

"Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize." Hüseyin Nihal ATSIZ

Ölüm ile ayrılığı tartkmışlar elli gram ağır gelmiş ayrılık...
Bir ayrılık,
Bir yoksulluk,
Bir ölüm...

"Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.
Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile ... Yahya Kemal BEYATLI"
Benzer duyguları yaşayan üstatlarımız da sizin gibi düşünmüşlür ve bu güzel ölmez eserleri bırakmışlar. Tebrik ve takdirlerimi iletiyorum...
Halit Durucan
Halit Durucan, @halitdurucan
6.11.2025 15:49:45
5 puan verdi
Kavi üstadımın kaleminden bir ayrılık yazısı okudum beğeniyle. "Giden yürekten ağlar, kalanlar gözden ağlar" dedirtti bana. Hayat bu, ne gelir elden. Saygılar selamlar üstadım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL