0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
139
Okunma
7 Ekim 2023’de Hamas ve Filistin güçleri tarafından İsrail’e çok sayıda roket fırlatıldı. Kara, deniz ve hava yollarından (örneğin motosikletler, kamyonetler, sınırın çeşitli geçitleri) geçerek İsrail topraklarına sızıldı ve hiç birimizin beklemediği bir olay meydana geldi. Filistinliler tarafından gerçekleştirilen bu olaylar neticesinde Yaklaşık 1.200’e yakın Yahudi öldü ve 250’nin üzerinde rehin alındı. Saldırı, sadece askeri değil, sivil hedeflerini de yoğun şekilde içeriyordu.
Birden bire haberlerde yayınlanmaya başladı ve bütün dünyanın gündemi bu tarafa çevrilmiş oldu. Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar için önemli olan ancak hiç de farkında olmadığımız bir şehir ve içinde yaşadığımız bölge dikkatlerimize gelmiş oldu.
Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde yer alan Mescid-i Aksa biz Müslümanlar için üncü en kutsal mekân olarak kabul edilir. Hz. Muhammed Sallahu Aleyhi Vesellem Efendimizin Medine’ye hicretinden önce namaz kılarken kıble olarak Mescid-i Aksa’ya yöneldiği bilinmektedir. Bakara Suresi 2:144 bu konuyu ele almaktadır. “Biz sana kıbleni göstereceğiz ki razı olasın. Artık yüzünü Kâbe’ye çevir. Nerede olursanız, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Kitap verilenler şüphesiz bunun Rablerinden bir hak olduğunu bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.”
Bu konu hakkında çeşitli hadisler de bulunmaktadır.
Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayeti: “Resûlullah (s.a.v.) namaz kılarken yüzünü Mescid-i Aksa’ya çeviriyordu. Allah, ona kıblenin Kâbe olduğunu bildirdiğinde, namazını Kâbe yönüne çevirdi.” (Sahih Buhari, Kitabü’l-İman, Hadis 444)
Ebu Hureyre (r.a.) rivayeti: “Bir gün Resûlullah namaza durdu ve vahiy ile Kâbe’ye yöneldi. Cemaat de onun arkasından Kâbe’ye döndü. Önce şaşırdılar ama sonra Allah’ın emri olduğunu anlayarak itaat ettiler.” (Sahih Müslim, Kitabü’s-Salat, Hadis 529)
İbn Abbâs (r.a.) rivayeti: “Kıble değişimi, Müslümanların bağımsız kimliğini pekiştirmek için ilahi bir emir olarak geldi. Önceden Yahudilerin yönünü takip ediyorlardı; artık kendi kıbleleri vardı.”(Tefsir Taberî, Cilt 2, Sayfa 345)
Hadisi Şeriflerde de Kıblenin Kudüs’ten Kabe’ye döndürülmesini anlatılmıştır. Müslümanlar için çok önemli bir dönüm noktası olan bu hadise hicretten yaklaşık 16-18 ay sonra gerçekleştiği rivayet edilmektedir. Hicret 622 yılında olduğuna göre 624–625 civarı. Müslümanların kıblesinin Yahudi ve Hıristiyanlar içinde kutsal kabul edilen Kudüs olması, onları kibirlendiriyordu. Giyiniş, görünüş, tutum ve davranış olarak, Yahudi, Hıristiyan ve kafirlere benzememek konusunda titizliğinden dolayı Efendimiz Hazreti Muhammed Salllahu Aleyhi Vesellem bu durumda üzülüyordu ve de rahatsızdı. Allah’u teala kalpleri bildiği için ayette de bu durumu dile getirmektedir. Bu olay aynı zaman da Mekke dışına çıkmış Küre-i arza yayılmaya başlamış olan Müslümanlar için de bir birlik noktası ve Evrensel bir kıble, Müslümanları ayıran bir alameti farika oluşturmuştur. Bu şehrin Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlar için önemli noktaları olarak ;
Kudüs Tapınağı (Beit HaMikdash) Yahudiler için en kutsal yerdir; Hz. Süleyman ve Hz. Yeşaya döneminde inşa edilmiştir. Ağlama Duvarı (Kotel) Eski Kudüs Tapınağı’nın ayakta kalan duvarıdır; Yahudiler burayı dua etmek için ziyaret eder. Kudüs, Yahudiler açısından Hazreti Davud aleyhisselam’ın şehri ve Allah’nın yeryüzündeki evi olarak kabul edilir.
Hristiyanlar için Kudüs Hz. İsa’nın yaşadığı şehir. Hz. İsa’nın vaaz verdiği, çarmıha gerildiği ve dirildiğine inanılan şehirdir. Kutsal Kabir Kilisesi, Hristiyanlar için en kutsal mekanlardan biridir burada Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve dirildiğine inanılır. Hristiyanlar Kudüs’ü ziyaret ederek İncil’de anlatılan olayları gözlemlemek ve dua etmek isterler. Hac ve ibadet etmiş olurlar.
Müslümanlar için ise İsra ve Miraç olayı burada gerçekleşmiştir. “Kulu Muhammed’i geceleyin Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götürdük.” (İsra Suresi, 17:1) Kur’an’da anlatılana ve hadislere göre Hz. Muhammed, bir gece Mescid-i Haram’dan (Kabe) Mescid-i Aksa’ya götürülmüş, oradan göğe yükselerek Allah ile görüşmüştür (İsra ve Miraç). Miraç hadisesi Hazreti Muhammet Aleyhisselam’ın en büyük mucizesidir. 5 vakit namazın farz kılınması, Hazreti Muhammed’in ümmeti ve diğer peygamberler hakkındaki dualarının kabul olması gibi çok önemli yönleri bulunmaktadır.
Kudüs Peygamberler şehri olarak bilinir; Hz. Davud Aleyhi Selam , Hz. Süleyman Aleyhi Selam ve diğer peygamberlerin Kudüs’te yaşamışlardır.
Bu durumda Kudüs 3 dininde kutsal şehri ve aralarında paylaşılamayan bir mücevher gibi ayrılık ve çatışma sebebidir. Tarih boyunca çeşitli savaşlar ve olaylarla Kudüs Fethedilmiş el değiştirmiştir. Milattan Önce 1000 yılları Civarında İsrail Oğulları tarafından Davut Aleyhisselam’ın Hakimiyeti yaşanmıştır. Kudüs Başkent olarak kabul edilmiştir. Babil Kralı II. Nebukadnezar, M.Ö. 586 yılında Kudüs’ü işgal etti, Tapınak yıkıldı ve Yahudiler Babil’e sürüldü. Persler M.Ö. 538 yılında Babil’i fethetti; Yahudilere geri dönme ve Tapınak’ı yeniden inşa etme izni verdi. Bu döneme İkinci Tapınak dönemi denilmektedir. M.Ö. 63 yılında General Pompey Kudüs’ü ele geçirdi; şehir Roma etkisi altına girdi. Yahudi-Roma Savaşları sırasında Titus, Kudüs’ü kuşattı, Tapınak yıkıldı ve şehir büyük zarar gördü. 324–638 yıllarında Kudüs Bizans’ın kontrolünde; Hristiyanlık merkezi olarak önem kazandı. 638 yılında Halife Hz. Ömer Kudüs’ü fethetti. Bu defa Kudüs, Bizanslıların elinden Müslümanların eline geçti. Hz. Ömer, Kudüs halkının güvenliğini garanti etti ve “Ömer Fermanı” olarak anılan dini özgürlükler sağlandı. 691 yılında Emevîler döneminde Kabe’den sonra Kudüs’te en önemli İslami yapı olarak Kubbetü’l-Sahra inşa edildi. 1099 yılında Haçlılar Kudüs’ü Bizans’tan alıp ele geçirdi; şehirde Hristiyan krallığı kuruldu. 1187 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından Kudüs’ü geri alınarak Hristiyanlardan Müslümanların eline geçti. Selahaddin, şehri barışçıl şekilde geri aldı, Hristiyanlara ve Yahudilere güvenlik sağladı. Selahaddin Eyyubi’nin tutumu Hıristiyan ve Yahudiler üzerinde çok büyük olumlu etkiler ve takdir meydana getirdi. Bir Müslüman komutanın savaşta nasıl yakıp yıkmadan Zulm etmeden büyük bir Erdem ortaya koyabileceği görüldü. Bu hususta Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz de 23 defa harb etmiş ve mecburi harb zamanlarında çok büyük erdemler ortaya koymuştur. 1229–1244 arasında Haçlılar ve Eyyubiler arasında geçici olarak el değiştirdi. Kudüs birkaç kez Haçlılar ve Müslümanlar arasında el değiştirdi. 1244 Hulagu ve Moğol istilaları sırasında şehir büyük zarar gördü. 1260 Memlükler, Moğolları durdurduktan sonra Kudüs’ü kontrol altına aldı. 1517 Osmanlılar Yavuz Sultan Selim Memlükleri mağlup ederek Kudüs’ü Osmanlı topraklarına kattı. Bu tarihlerden itibaren Osmanlı 400 yıl boyunca Kudüs’ü yönetti. 1917 Birinci Dünya Savaşı ve İngilizlerin Kudüs’ü ele geçirmesi ile General Allenby, Osmanlılardan Kudüs’ü aldı; İngiliz Mandası dönemi başladı. 1948–1949 Kudüs’ün Batısı İsrail’in kontrolüne geçti, Doğu Kudüs Ürdün tarafından kontrol edilmeye başladı. Böylece İsrail’in kurulmuş ve Arap-İsrail Savaşı başlamış oldu. 1967 – Altı Gün Savaşı olarak tarihe geçen olaylar ile İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’yı ele geçirdi; şehrin tamamı İsrail kontrolüne geçti. Cumhuriyetin kurulması ve Türkiye’nin batı ülkelerinin medeniyetinden yararlanmak, çağın batı ilimlerini yakalamak istemesi sonucu ülkemizde yıllarca Kudüs çok fazla gündeme gelmedi, ülkemiz tarafından genel kültür düzeyinde bilinen konuşulan, Miraç kandillerinde anılan bir konu olarak hafızalarımızda yerini aldı. Ancak 1980, 1990, 2000 li yıllarda Kudüs, Filistin ve İsrail arasında sürekli gerilim ve çatışmalar söz konusu olmuştur. 7 Ekim 2023’de Hamas ve Filistin güçleri tarafından gerçekleştirilen ve 7 bin füze atılan saldırı ile yeniden Tüm Dünya’nın gündemine girdi. Bu saldırı sonrası İsrail savaş ilan ederek, bölgede 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini deklare etti. Ve ardın girişilen savunma, saldırı ve operasyonlarla Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan Atom bombasından daha büyük, daha acı, daha tesirli bir kıyım meydana geldi. 2 yıldan beridir. Ana Haber bültenleri, sosyal medyalarda Hastanelerin yıkılması, sivil yerleşim yerlerinin bombalanması, çocukların annelerin büyük bir kıyıma uğratılması. Feryat, Çöküntüler, Patlamalar, Uçaklar, operasyonlar, rehin alınanlar, işkenceler, o kadar büyük acılar dakika dakika, saniye saniye en ince ayrıntısına kadar canlı yayında Tüm Dünya ya izlettirildi. Yüreklerimiz parçalandı. Tüm İnsanlığın psikolojisini etkileyecek, vicdanını kanatıp, parçalayacak, dayanılmayacak olaylar meydana getirildi. Müslümanlar olarak, ağladık, dualar ettik, yardımlar topladık. Ne yapacağımızı şaşırdık. Alışık olmadığımız bir kültürün içinde bulduk kendimizi. Yahya Sinvar, Yüzü kapalı, Ülkelerinin ve Milletlerinin uğradığı zulme öfkelendiğini belirten Hamas üyeleri, Öfkeli Filistinliler, Ellerinde Bebeklerini havaya kaldırıp vatanlarını savunmak için yemin eden çocuklarını öne sürüp işte bu bebekler kurtaracaklar, bu bebekler büyüyecekler diye feryatla, öfkeyle karışık tepkiler verdiler. Hamas Örgütünün bu kadar güç biriktirmesine rağmen, daha demokratik sistemler ve methodlar yerine, silahlara ve tünellere, roketlere füzelere uzun süreden beri yatırım yapmış olduğu, çok büyük bir plan dahilinde hazırlık yapıldığı anlaşıldı. Bu büyük hazırlığı Fransız Firmaların Beton dökmesine rağmen nasıl saklayabildikleri de bir büyük dikkat çekici unsur oldu. İslam Kültüründe olmayan askerlerin yüzlerinin kapatılması, kimliklerinin gizli olması, Ninja Kaplumbağalar filminin dekorlarıa benzer profesyonel görüntüler verilmesi, Ebu Ubeyde Bin Cerrah Hazretlerine niyabeten liderin isminin Ebu Ubey de olması, İsrailli askerlerin 4 metre arkasına kadar sokulup görüntü alabilecek teknik yetenek ve üstünlükte olmaları, sosyal medya ve internet teknolojilerinde son derece başarılı olmaları, Savaşta Hamas üyelerinden çok Sivillerin şehit olması, stratejik noktaları okul ve hastanelerin altına saklamaları gibi islam kültüründe hadislerde ve sünnette olmayan yaklaşımlar dikkat çekti. Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Vessellem efendimiz. Hafızları, İlim Ehli Ashabı Suffa yı Cephelere sürmedi. Onları Kuranı kerimin muhafazası için mabnevi destek için geride bıraktı. Ancak Bunun tam aksi olarak Hamas üyelerinin hepsinin hafızlardan oluştuğu ifade edildi. Ancak Hamas üyelerinden korkutucu ağır silahlarla prodüksiyonlu görüntüler haricinde, prdüksiyonlu toplu namaz fotoğrafları dışında ne bir dua ne bir kuranı kerim tilaveti yansımadı. İsrail Hükümeti çok sert tedbirler aldı. Uzun bir zamana ayyılmış stratejik planlarını eksiksiz bi tamamiha uygulamaya koydular. Bunu yaparken de önce vurup katledip daha sonra olup bitmiş olayın üzerine Barış Antlaşması ve Esir takası uygulamaları yaptılar. Savaş bitti. Barışı kabul ettik dediler hemen arkasından vurdular. Yemek ve yardım malzemesi atıldı. Hemen arkasından vurdular. Güvenli bölge ilan edip filistinlileri o bölgeye sevk ettiler. Söz dinlemelerine rağmen vurdular. Savaş Hukuku açısından yapılanlar çok ince ve detaylı olarak Kronolojik olarak yazılacak. Araştırılacak ve tarihe o şekilde geçecektir. Sert tedbirlerin ötesinde stratejik olarak planlı canlı yayınlarla izletilen bir vahşet meydana getirdiler. Kıyım, yıkım, Evler, Ocaklar, Okullar, Hastaneler, Vuruldu yıkıldı. Yeni silahlarını denediler, Kimyasal Gaz Kullandılar, Bebekleri Hedef Aldılar, Ana Karnındaki Ceninleri bile düşman sayıp kıydılar. Biz Müslümanlar olarak Kuran’da Kafirlerden bahsedildiğinde onlara hazırlanan Cehennem azaplarını anlatan ayetlerin ne kadarda yerinde ve Adalete uygun olduğunu anlamamızı ve tastik etmemizi, bu durumu görmemizi sağladılar. Kafirleri dost edinmeyin, onlara güvenmeyin, stratejilerinizi, sırlarınızı onlara söylemeyin ayetlerinin ne kadar yerinde olduğunu anlamış olduk. Akademik çalışmalar, küreselleşme, barış, Dünya Kültürü, Medeniyet, Centilmenlik, Hoş görü, Empati gibi kavramların hepsini yıktılar. Yok ettiler. Sadece Müslüman Filistinlilerin değil top yekün insanlığın canını o kadar acıttılar ki. Farklı dinden, ideolojilerden, milletlerden tepkiler yükseldi. İtirazlar, gösteriler başladı. Laikler, Bazı Yahudi ve Hıristiyanlar, Hemen hemen vicdanı olan her topluluk ve her millet, sanatçılar, dernekler, aydın insanlar insani tepki gösterdi. Onlar da bu tepkiden nasiplerini aldılar. Engellendiler, gözaltına alındılar, yerlerde sürüklendiler, işlerinden atıldılar. Hiroşima ve Nagazaki ye atılan atom bombaları savaşın devam etmesi durumunda yaşanacak yıkımı gösterdi. Bir anda birkaç saatte oldu bitti ve insanlık hayretler içinde Savaş’ı durdu. Bu kadar ayrıntısını tüm insanlık izlemedi. Fotoğraflar, gazete haberleri, televizyon haberleri yapıldı yıkıcı etkisi yıllarca devam etti. Sakatlananlar, kalıcı engelli olarak dünyaya gelenler bir çok etkisi oldu. Ancak Bu olay kadar canlı yayında dakika dakika, saniye saniye tüm dünyaya izlettirilmedi. Şimdi iki tarafda artık tükenmenin eşiğine geldiler. Birbirlerini tükettiler. İsrail Amerika ve Batı ülkelerinin silah, para ve lojisitk yardımı olmazsa ayakta kalamayacağı ve bu girişimlerini tamamlayamayacağı ortaya çıktı. Filistinlilerin ise nesilleri, askerleri, malları, binaları, her şeyleri tükendi. Olanlar oldu. Tarihin en büyük vahşeti yaşandı kıyımı yaşandı. Yaklaşık 68.234 bin İnsan Öldü. 170.000 Filistinli yaralandı. UNICEF verilerine göre, Ekim 2023’ten bu yana 50.000’den fazla çocuk ya hayatını kaybetti. Hâlâ enkaz altında ve kaybolanların sayısı yaklaşık 9500 den fazla olarak tahmin ediliyor. Ölülerin %59.1’i kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşuyor. 193.000’den fazla bina hasar gördü veya yıkıldı; 213 hastane ve 1.000’den fazla okul yıkıldı ve hasar gördü. Gaza’nın %88’i yıkıldı; elektrik, su, kanalizasyon ve sağlık altyapısı büyük ölçüde tahrip oldu. Tarım arazilerinin %80’i yok oldu; 97% ağaçlık alanlar tahrip oldu. 62 milyar doların üzerinde maddi hasar oluştu. 1.700’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Okulların %90’ı hasar gördü; yaklaşık 745.000 öğrenci eğitimden mahrum kaldı. 100’den fazla kültürel miras alanı hasar gördü veya yok oldu.
Geriye çok büyük bir acı, çok büyük bir kayıp, çok büyük üzüntüler, yaralar, hüsranlar kaldı. Bu enkazın kaldırılması, yaraların sarılması, yeniden medeni, Kudüs’e yaraşır. Müslümanlara yaraşır. Çağdaş medeni, İbadetlerin rahat ve huzurla yapılabildiği, güvenle yapılabildiği bir Kudüs ve Filistin inşa edilmesi yıllar alacak. Çok büyük çabalar. Çaok büyük Sabır, Çok büyük gayretler gerekecek. Hepsinden önemlisi Müslümanlar yeniden toparlanıp, yeniden bilinçlenerek, yaşanan bu acıyı toprağa gömerek, kalpten silerek. Mahreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimizin amcası Bedir Kahramanı Hazreti Hamza’yı Uhud savaşında şehid edip kalbini çıkarıp dişleyen Hind’e yardımcı olan Hazreti Vahşiyi affettiği gibi külli bir af ve merhamet gerekecektir. Amerika ve Türkiye’nin araya girmesi ile ortamı yumuşatıp, medeni, çatışmalardan uzak, ibadet güvenliği olan, Müslümanların en güzel en iyi şekilde yaşadığı yeni bir Gazze, yeni bir filistin, yeni bir Kudüs inşa edilmesi, alt yapının baştan başa yenilenmesi, Yıkıntı ve Molozların kaldırılıp temizlenmesi, geri Dönüşümle yeniden kazandırılması. Güzçlü bir eğitim, diyanet ve ordu teşkilatının kurulması, Yaralıların sarılması, eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. Provakatif hareketlerden, şiddet ve saldırgan öfke ve nefret odaklı duygu ve düşüncelerden uzaklaşarak Tevbe ve İstiğfar ile geçmiş olaylardan ders çıkararak. Fetih Sureleri, Fatihalar ile yeniden bir medeniyet kurmaya dayalı, yeni yetişen nesilleri, yeni anne adaylarını, yeni sakinlerini, yeni yaşlılarını huzur ve sükun içerisinde yaşatacak şekilde en modern en yeni teknolojilerle donatılmış, en yeni ulaşım en yeni oturma alanları, yaşam alanları, parklar, ulaşım araçları ile örnek bir mülüman medeniyeti ortaya koyacak şekilde yeniden yapılandırma seferberliği oluşturulmalıdır. Askeri, polisi, diyaneti, Milli Eğitimi, Ticareti, Tarımı, Hayvancılığı yeniden yapılandırılmalıdır. Büyük orman yangınları, sel ve felaketlerden sonra Zeytin ağaçlarının dipten yeni sürgünler genç filizler yeni verimli sağlıklı dallar çıkardığı gibi hayatta kalmaya odaklanılmalıdır. Yaşama tutunmalıdır. Her şeye yeniden sıfırdan affetmiş temiz bir kalp ile geçen felaketlerin kalan huzur ve sükunu ile Müslümanalara yakışır yaraşır bir şekilde ayağa kalmalıdır. İnşallah Allahü Teala Rahmet ve Merhameti ile bu görüşmeleri anlaşma ve savaşları sonlandırma ile neticelendirsin. Müslümanlara sukünet, sabırla karşılama, Metanetle yeniden dirilme, yeniden hayata tutunma nasip eylesin. 2 yıldan beridir. Canlı yayınlarda vahşet ve şiddet izleme azabıyla yaşadığımız hafakanlardan bizi kurtarsın. Yarınlarımızı hayırlı eylesin. Gelecek nesillerimizi Melekler gibi hayırlı bereketli, Salih, Sakin huzurlu bilinçli hayırlı nesiller olarak yeniden var etsin. Amin