0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
236
Okunma
Yirmi dördü hangi ayrılıktan çıkarsam da, bana varlığının en gerçek mutluluğunu bağışlasan sevgilim; bilmiyorum.
Bu bir aşk yolu ise, adımlarımı artık sığdıramıyorum. Yol, her türlü manevrayla seni benden koparmaya yetecek güçteyken, yılların dokunulmazlığını ömrümün sensizliğine damga diye basıyorlar. Cahiller! Aşkı okumayı bilmeyen yalan, yaban sevdalılara, okuma yazma bilmeden kaç sayfayı bertaraf ettiklerini soramıyorsun bile.
Gülüşünün tılsımına sessiz bir merhaba iliştirsem, umudumun broşunu bir daha bulamam. Sensizlik bana kalır da; seni bu aşkta bulamam.
Ne de çok yokmuşsun bana varlığınla. Kurşun döktürüyor yalnızlık; değen nazar saymak istiyor sana kavuşamamayı. Yalnızlık bile seni bekliyor. Eski fotoğraflarımı gördüm; çocukluğumun üstüne atılan toprak, senden sonraki hadiselerime acılar yüzü de çekip çevirir, değiştirir dedi.
Kaç acı geçti kalbimin contasından… Düz kontak yaptım sana olan aşkımı; yine de beni sana getirmeye yetmedi yollar. Bu yollar sevgilim, yirmi dört bin tanışıklık ile ısmarlasa kader bizi birbirimize, yine de bizi bizden ayırır.
Uyudun mu?
– bensizliğe –
Ben, benimle yaşamadığın her günü güneşe şikayet ettiğim için bir daha uyuyamadım aşklara. Rüyamda seni görüp hasrete cevap yazar diye münasebetsizliğim, her düşü benden ayrı tuttu garip yaralar.
Kıpkırmızı ve içten bir bedelken; yaraya tuz, sensizliğime şeker kattı hayat. Mutfağa girip de bir çorba içiremedim senli mutluluklara; hasta belki, yorgun, sen gibi.
Affet, sevgilim.
Takvim, yirmi dört bin merhaba ile buluşturup bizi; tek kelime hoşça kal’a sattı mutlu tanışıklığımızı.
Yeniden ve en tamam hâlimle bir kez daha seni tanıdığıma çok memnun oldum, sevgilim.
Memnuniyetle, hoşça kal’ının acısından bile öperim.
Dilara AKSOY
5.0
100% (1)