1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
269
Okunma

Elmira , yorgun geçen bir günün ve zaten hep yorgun atan yüreğinin yankısını öylece masaya bıraktı. İçindeki boşluk sözcüklerin arkasına saklanabilecek boyutta değildi zaten.O da olduğu gibi döktü Hikmet Hoca’nın gözlerine ne varsa.
Eski terzihanenin bir kısmı küçük bir kütüphane gibiydi. Beklemek zorunda kalanlar,kuzinenin yanında oturup kitap dergi okuyabiliyordu.Aslında gelenlerin çoğunun terzilik işlerinden çok Hocayla hasbihal etmek ,fikir danışmak için geldiğini elbette fark etmişti.İşlerin çoğunu çıraklar yapıyordu ama onların da hikmetin gönüllü çırağı olduklarını sezmişti.Tuhaf bir yerdi burası.
Elmira geldiğinde ortam kalabalık olduğu için bir süre beklemek zorunda kaldı.Vazgeçip gidecekken hocanın göz işaretiyle tekrar oturdu akvaryumun yanındaki koltuğa.Baloncuklar çıkararak yüzen iki japon balığını izledi,parmağıyla camı tıklattı çöpçü balığının ilgisini çekmek için.
En sonunda ortam sakinleşince geldi oturdu Hikmet Hoca çaprazındaki koltuğa.Dinlemeyi bilenler dinginleşmeyi de biliyorlardı...Elmira bu yüzden buradaydı,her anlamda dinlenebildiği için...
Bugün Elmira’nın her zamankinden daha bıkkın bir hali varmış gibi geldi Hikmet Hoca’ya.Çok soru sormazdı, onun anlatmasını bekledi,ama Elmira konuşmaya bile üşeniyordu . Anlaşılmaya değil, kararlarını danışmaya gelmişti sanki.
Kimseyi tanımadığı,dilini bile bilmediği bir yere kaçmak istiyordu.İçindeki bu yabancılık hissiyle örtüşen yabancı bi yerlere...ait olmadığı bir öykünün içine yanlışlıkla düşmüş gibiydi.Uyumlanamıyordu çevresinde akıp giden hayata karışamıyordu bir türlü.
Hikmet hoca ,onun bu iç direncini görmüş içinde ve çevresinde dışladığı ne varsa düşünmesini istemişti.
Çünkü onları biz çağırıyorduk yaşam alanımıza isyanımızla.Bu düşünme pratiği,"neden hep aynı şey oluyor?" sorusunun cevabıydı aynı zamanda.
Elmira bir süredir bunun üzerinde düşünüyordu ve çoğunu derinlerden bilinç üstüne çıkarmayı başardı. Fark ettikten sonra da gerisini zaman hallederdi zaten.Hikmet Hoca gülümseyerek sordu:
-Şu ikide bir kaçıp gitme isteğini sona alalım,söyle bakalım neler buldun Elmira ?Bu şehir dışında nelerden kaçıp duruyorsun?Kaçtığın kovalar seni biliyosun değil mi?
-Açık ve net olsun diye madde madde sıraladım.Sıkıştırdım kendimi köşeye...Yüzleşme zamanı...
Elmira ,el yazısıyla yazdığı not kağıdını Hocaya uzattı.Başlığı görünce güldü Hikmet Hoca.Çocuksu bir samimiyet algılamıştı.Elmira konuşurken o da bazı bölümlerin altını çizdi.
"Beni Kovalayıp Duran Lanet Şeyler Listesi:
1)Sosyalleşmekten kaçıyorum,kalabalık ortamları iş yerimde de özelde de sevmem ama hem işim hem uzun süredir yaşadığım şehir bol gürültülü,bol çocuklu ,aşırı sıcak,her yeri kalabalık...Çok sevdiğim sessizlik,bireysel alan,yalnızlık...yok
Göz önünde olmayı sevmediğimden evlendikten sonra gittiğimiz o küçük kasabadan çıkınca rahatladım.Kimsenin tanımadığı yerde özgür olabilirsiniz .Ama öyle oldu mu?Hayır tabi ki.Kaçtığım bir başka lanet yine kovaladı beni.Daha yeni geldiğim şehirde,girdiğim her market,kuaför,kasap,kırtasiye,lokanta,otel restoranı,terzi...aklına ne gelirse beni tanıyodu.Kaldırımda yürürken birden dükkandan önümüze atlayan erkek berberleri en tuhafıydı."Ooo hocam nasılsan?Gel çayımızı iç"diye..
Esnafların katıldığı kurstan tanıyorlardı beni.
Şimdi böyle bi çevre oluşturmaya kalksam normalde yıllar alır.Ama istemiyorum ya ,kovalayacak tabii.
2)Milliyet farklılığına tahammülü olmayan bir ortamda yetiştiğimden dışlamışım içten içe insanları.Sonradan fark ettim.Hayat , olay ve insan suretinde ötekileştirdiklerimi yüzüme vurup durdu .Önce üniversite yıllarında çıktı karşıma ,ortak bir dünya kuramadığım ,duvarlar ördüğüm boyfriend suretinde.Sonra çalıştığım şehrin insan profilinde.İçimdeki ilkel ırkçı kalıntıları kazımak yıllarımı aldı. Aştım...Yani, sanırım.
3)Seküler yaşamlar: Güven sözcüğünü muhafazakarlıkla eşleştirince,bunun dışında kalan dünya görüşünü ,yaşam tarzını dışladım kendi alanımdan .Doğduğum ortam dünyeviydi ben steril bir dünya kurmak istedim kendime.Akıntıya ters yüzdüm.Ama orda da hep zıtlıkların arasında kaldım.Misal ,marksistken muhafazakarlığa geçiş yapan ,dünya kuramadığım karşı cins,karşı milliyet rolündeki arkadaşım bir de karşı dünya görüşüne tekrar dönmeye karar verince ,zaten oluşturanadığımız dünyamdan hepten çıkmış oldu.
Katı ahlaki kurallarım olabilir.
Sonraki yıllarda yine evliliğin hayatıma eklediği insanlar benim ortamımdan bile dünyevi çıktı.Uyumsuzluklar,dayatılan gelenek ve yaşam tarzları vs..oldukça sinir bozucuydu.
4)Cehalet/Geleneksellik:Bu her yerde beni kovaladı,halen de içinde debeleniyorum.Tam da feodal yüzlerce yıllık katı geleneğin ortasında tanımlanamayan yabancı cisim gibi çarpa çarpa yaşıyorum.Bu kalabalık,gürültülü,farklı ırklarla dolu,okumayan,sorgulamayan,bin yıllık törelerle yaşayan gelenekçi yerde...
5)Cinsiyetçi yaklaşımlar: Birkaç kişiden kibirli ve cinsiyetçi davrandığım konusunda eleştiri almıştım.Düşündüm,evet galiba öyleydim.Bu da kovaladı beni hayatım boyunca.Stajda bir erkek lisesi çıktı karşıma.Ordan kurtuldum sonraki okulumda benim devremdeki mesai arkadaşlarımın arasında sadece 1 bayan vardı ve diğerleri resmen kahvehane ortamı oluşturup müzik açıp oynuyorlardı iş yerinde.Tek kalmıştım.Sonraki çalışma ortamım yetişkin eğitimi veren bir kurs merkeziydi ve hepsi esnaftandı.
Yani bu kadar tesadüf tuhaf tabii.
En son geldiğim şehir son level zorlu kombinasyondu yani.Beni kovalayan şeylerin tamamının birleşip vücut bulmuş hali.Kombo vuruş.
Hepsiyle barıştım kendi içimde.
Ha bi de özgürlüğüme çok düşkünüm, inatçıyım yönetmeyi de yönetilmeyi de hiç sevmem.Böyle birini de seçmemiştim ama sonradan hayatının tüm alanlarında yönetme konusunda ısrarcı insanların arasına düştüm ve en yıpratıcısı da bu oldu .Kendi hayatımın kontrolünü geri almak zaman alıyor.Asla katlanamam, dediğim ne varsa hayat karşıma dikti.
Velhasıl...Dışladıklarımla barışmadan...İmtihan alanımdan çıkartamam onları .
Hikmet Hoca Elmira’nın uzun listesine baktı önündeki nottan .Çocuksu kabullenmesi kibrini törpülüyor gibi görünse de ,arınamadığı veri tabanını ona aynalamak zorundaydı.
-Maşallah kibir abidesiymişsin meğer...Bir de beni yanlış tanıyolar, falan diyosun. Kimbilir daha neler var fark etmediğin...Ya da bahsetmediğin.
Sen kim oluyosun Elmira? Bu kadar şeyi hayatından dışlayıp sonra da karşında bulmayacağını mı sandın?
İnsanları beğenmediğin gibi, alemi yaratanın sistemini de beğenmiyorsun öyle mi?
-Hayır tabii ki ben öyle...
Sözünü tamamlayamadan Hikmet Hoca’nın kararlı ve tok sesi kesti konuşmayı:
-Bu sistemi ,içindekileri ve onların yaptıklarını ince ince düşünüp yerlerine bir koyan var! Cahil,gafil ve körsün!
Git kendi nefsini hesaba çek, yoksa hayat burnunu sürte sürte terbiye eder seni...
Fazla mı ileri gittim, diye düşündü Hikmet Hoca. Elmira duygusal biriydi ve içe dönüklüğünü düşününce onun tepkilerini tartmaya çalıştı. Gözlerini akvaryuma sabitlemişti Elmira, durgundu ve yorgun...
Yine de teşekkür etti, eski hamlığı, çiğliği kalmamıştı.İtiraz etmedi bu temiz gönül aynası muhterem insana.
-Peki...dedi sadece .Bir süre kendimle kalmalıyım .Yalnız...Eskiden sıkça yapardım bu kaçışı .Öylesine durup dururken işi gücü bırakıp farklı bi şehre gider arınmış hissederdim dönüşte.Uzun zamandır bunu da yapamaz oldum.
- Kaçma , yüzleş. Etrafından dolanma, içinden geç...
-Anladım hocam, dedi Mira minnet yüklü bir ses ve huzur enerjisiyle. Müsaade isteyip serin rüzgara , umursamaz dünyaya attı adımlarını...
5.0
100% (1)