0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
127
Okunma
İçimdeki Okyanus
İçimde bir deniz var, dalgalı, fırtınalı, sonsuz. Ortasında kocaman bir ben, kulaç atıyorum, ama ne kıyıya varabiliyorum ne de kendime. Her kulaçta biraz daha uzaklaşıyorum; hayattan, duygulardan, kendimden. Sanki bedenimle ruhum arasında bir uçurum açılıyor, her dalga beni biraz daha dağıtıyor. Bu deniz, bazen baba evinin sessizliğinde, bazen köyümün tozlu yollarında, bazen de bir doğum günü pastasının titrek mum ışığında beliriyor. Ama hep var, hep dalgalı, hep inatçı.Bir yer var, çok uzakta. O yer bizim yerimizdir, gitmesek de, görmesek de. Babamın köyü, baba evi. En son ne zaman gittim, hesaplamam gerek. Yıllar mı geçti, yoksa sadece birkaç yaz mı? Hatırlayamıyorum, çünkü zaman bu evde başka akar. Ben bu evde doğdum, kardeşlerin en küçüğü olarak. Benden sonra yeğenler geldi, sayamayacağım kadar çok. Ama şimdi? Hepsi uzakta. Kim nerede, bilmiyorum. Ev, tek başına, yıkılmayı bekliyor. Belki bir gün, bir yaz, birileri gelir, kapıyı açar ve her şey değişir. Ama şimdilik, pencereler açık, kar yağıyor içeri, yazın yağmur doluyor. Kimin umurunda? Abiler yazdan yaza uğruyor, işlerini görüp kapıya saç çakıyorlar – ayı girmesin diye. Ama asıl ayı, yalnızlık. O, kilit dinlemez, içeri sızar.Ortak mal bu ev, ama ortak mala hizmet etmek kimsenin aklına gelmez. Kullanmak serbest, korumak zahmet. İnsan uzanamadığı yere yabancıdır, o yer kendi olsa bile. Baba evi, benim olsa bile, artık yabancı. Tozlu pencereler, sessiz odalar, bir zamanlar kahkahaların dolduğu koridorlar… Hepsi bir özlem yumağı. İçimdeki deniz, bu evin yankılarında kabarıyor. Sanki her odada bir anı, her köşede bir çocukluk hatırası saklı. Ama anılar da dalgalı, bazen net, bazen bulanıkGündüz Yavuz.
5.0
100% (1)