0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma

Aşağıdaki diyaloglar gerçek hayattandır:
-Süleyman, köyün nasıl bir yer?
-Dağ kenarında, diğerlerine benzer bir köy.
-Orada akrabaların var mı? Gidip gelir misin?
-Sadece ablamla eniştem yaşıyor. Mezarlıktakiler daha kalabalık.
-Başka akraban kalmadı mı?
-Yeğenler var, fakat yok sayılırlar.
-Sakıncası yoksa, nedeni ne?
-Miras meselesi!
-Boşver, hiç kafaya takma. Böylesi daha iyi!
-Takmam.
-Şu hemen tam sağımızdaki evde birader kalıyor, Şaban Hoca,
-Osman mı?
-Evet. Gerçi tanışıklık vermiyor ya, olsun.
-Miras işlerinden dolayı mı?
-Tabi, haksızlık yapıldığına inanıyor. Neyse,uzun hikâye.
-Pardon, Dönerci Mustafa senin kardeşin mi?
-Anamız babamız bir, fakat düşmanız!
-Allah Allah!
-Daha doğrusu o bizi düşman görür.Anasını, babasını yıllarca arayıp sormayandan ne hayır gelir hocam? Anam babam torunlarını bile göremiyor.
-Yapma ya.
-Artık zengin oldu, burnu büyüdü.
-Ne yaparsa kendine yapar.
-Doğru, bizimki uzun hikâye.
-Kâmil, kardeşin Faruk oğlunun düğününe gelmedi mi?
-Yav boşver hocam, haramzâdeyi!
-Ben biraz duymuştum sanki, sanayideki dükkan illa benim diye ısrar etmiş, öyle mi?
-Aynen öyle.
-Bu miras işleri yüzünden Türk halkının kaçı küs ya da davalı dersin?
-Ben diyeyim en az üçte biri.
Sahi, biz Müslüman bir ülkede mi yaşıyoruz?
"İnananlar kardeştir" mi diyoruz.Kardeşler küs veya düşman. Kardeş ne demek, yeniden tanımlanması lazım.
5.0
100% (1)