0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
152
Okunma
Bediüzzaman Hazretlerinin mantık ve felsefedeki üstünlüğü, hakikatleri anlamada ve Kuran’ı Kerimi icazına uygun olarak anlam ve tefsir etmedeki üstünlüğünden daha önceki yazımızda bahsetmiştik. Bediüzzaman hazretlerinin 6 bin sayfalık 14 Ciltlik risale-i nur eserlerinde kendisinden övgü ile bahsettiği Abdülkadir GEYLANİ ( K.S. ) hazretlerinden ilham alarak edindiği bir ilkeye bahseder. “Ana Caddeden git ” bu ilkeye göre bir yolculuk açık sarih selametli yol olan ana caddeden yapılırsa amaca güvenli bir şekilde ulaştırır. İşte marifet aleminin ana caddesini Cadde-i Kübra-yı Kur’aniye kavramıyla tarif eder. Yani ana tema, ana konular, temel hususlar açık ve seçik olarak Kur’an-ı Kerim de belirtilir. Bu sebeple Marifet de derinleşmek isteyenler, Allahu Tealayı (C.C.) tanımak anlamak, rızasına kavuşmak, istediği istikamette yaşamak isteyen her insan Kuran’ı Kerimi okumalı ve Kuran’ı Kerimin eşşiz ayetlerinin beyanına uygun olarak yaşamalıdır.
Fatiha suresinin tefsirini yaparken “İhdinasıratel Müstakim” (Kendilerine in’âm ve ihsanda bulunduklarının yolu..) “bizi doğru yola ilet” ifadesinde “sırat-ı müstakim ehli olan ehl-i Kur’ân’ın cadde-i nuraniyesidir ki, en kısa, en rahat, en selâmet ve herkese açık, semâvî ve Rahmânî ve nuranî bir meslektir.” Şeklinde ifade etmiştir.
Kur’an-ı Kerimin en güzel bir örneği ve uygulaması olarak da Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimizin söz ve davranışlarından meydana gelen Sünnet-i Muhammediye yi de cadde-i Ahmediyede (a.s.m.) olarak tarif eder. Bazı yerler de cadde-i Muhammediye şeklinde de tarif etmektedir.
“Âlem-i İslâmın cadde-i kübrâsı, o umum eimmenin caddesidir; muazzam ümmet, cadde-i kübrâda gidebilir.” Cümlesi ile Alem-i İslamın Cadde-i Kübrası büyük imamların caddesidir. Bu büyük, sayıca çok, amel bakımından yüksek, cennet dereceleri bakımından yüksek, Allah katında değerli ve önemli İslam Aleminin Kuran ve Sünnet yörüngesinden giden içtihadları, fetvaları, görüşleri ve tavsiyeleri de Cadde-i Kibrayı Kuraniyedir. Bu yolu tutan en düşük dereceli, okuma yazma bilmeyen duydukları ile bildiği kadarıyla amel yapmaya çalışan samimi bir mü’min de Ana Caddeden gitmiş kabul edilir. Taklitle bile yürüse Büyük imamların, sevabına nail olur. Genel Sevaplardan hissedar olur. Kurtulur.
“Kur’ân’ın mu’cizekâr cadde-i kübrâsı, gösterdiği hakaik-i imaniye ve mârifet-i kudsiye, o ulemâ ve evliyanın pek çok fevkinde bir kuvvet ve yüksekliktedir.” Bazı durumlarda Marifet Ehlinin, evliyaların, tasavvuf ehlinin gösterdiği yoldan çok yüksek derecededir. Bu durum da Hakikate ve Doğru yola götüren tavsiyeler, öğütler, diğer yollar, tali yollar, patikalar hükmüne geçer. Hakikat arayışında olan bir mü’min tali yollardan da yolculuğunu tamamlayabilir. Ancak bu daha uzun zaman alabilir. Ana yolda karşılaşmakla şerefleneceği bir takım ayrıntılara karşılaşmadan aynı sonuca daha uzun süre ve daha uzun uğraşlar sonucu ulaşabilir.
“Risale-i Nur bu cami ve küllî ve yüksek mârifet caddesini tefsir “ etmektedir.
“cadde-i kübrâ, elbette velâyet-i kübrâ sahipleri olan Sahabe ve asfiya ve Tâbiîn ve Eimme-i Ehl-i Beyt ve eimme-i müçtehidînin caddesidir ki, doğrudan doğruya Kur’ân’ın birinci tabaka şakirtleridir.” Bu Cadde-i Kübra Ehl-i Beyt, Sahabeler, Tabiin, Teb-i Tabiin, Evliyalar, Asfiya ( Çok Tövbe edip, Tövbe alıp, temizlenmiş Müslüman Kişiler ), Müçtehid İmamlar gibi önde olan rehber olan Müslümanların da yoludur. Dolayısıyla Fatiha suresinde bahsedilen Doğru Yol bu yoldur.
Bediüzzaman hazretleri belli bir zaman gazeteleri sıkı sıkı takip edip gündelik siyasi hareketlere katılmış, fikirler üretmiş, hutbeler vermiş. Dünya savaşları, komünizmin yayılması, Felsefecilerden Allah’a inanmayanların meydana getirdiği tahribatlarla düzeltmeye, doğrusunu izahat getirmeye, bir şeyler yapmaya çok büyük gayretler göstermiştir. Kendi döneminin kitaplarını okumuş, klasik medrese eğitimlerine katılmış medrese ilimlerini tahsit etmiş, Molla Said olarak ün salmıştır. Anca hayatının bir devresine geldiğinde “Ana Caddeden git !” Emir ve hitabı ile karşılaştığında diğer bütün yayınların, konuşulanların, anlatılanların ve fazilet içeren düşünce ve anlayışların tamamının Kur’an-ı Kerimin Mucizül Beyanları yanında ara yollar, patikalar gibi kaldığını, düşünce de ilerlemek isteyenlerin, faziletli yaşamak isteyenlerin Hakikatleri anlamak, marifete ermek isteyenlerin tahkiki olarak anlamaya çalışarak, araştırarak Kuran’ı ve Beraberinde Hadisleri temel alarak hareket etmelerini öğütlemiştir.
İslam düşüncesinde, etkili olan bir çok kişinin Mevlana Hazretleri, İbn-i Haldun, Gazali, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hacı Bayramı Veli, Hacı Bektaşi Veli ve daha bir çok edip, şair, mutasavvıf, Evliya, Asfiya, Allah Dostlarından büyüklerin şiir ve nesir eserlerinde divanlarında anlatımlarında, fabl ve örfi anlatımların, betimleme, hikaye, menkıbe gibi huşuların yanında hadis ve ayetleri de ele aldıkları görülmektedir.
Edebiyat alanında var olmak isteyen Müslüman bir kişi “Ana Cadde” yi yol olarak kendisine benimsemelidir. Sadi Şirazi gibi hakikatleri şekerler gibi öze koydum menkıbeler, deyişler, atasözleri, fabl gibi diğer yöntemlerle okuyucuya hoş gelecek, dimağında hoş bir tad bırakacak meselenin özünü kavramasını sağlayacak ve ortamlarda anlatıp kendi ilmi haline getirebilecek kolay hatırlayacak şekilde paketledim. Sardım Sarmaladım dediği gibi yol ve yöntemleri de kullanabilir.