3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
178
Okunma
ZAMANNÂME’NİN KÖK DEFTERİ
Allah, mekândan ve zamandan münezzehtir.
O, ne başlangıca muhtaçtır ne sona mecburdur.
Zaman, mahlûkun sınırıdır; Yaradan’ın değil.
Ve işte insan, bu sınırlı âlemin içinde bir yolcudur; zamanın akışına takılır, bazen ona yetişmeye çalışır, bazen de peşinden koşar.
ZAMANIN BOYUTLARI
Kalburabastı Efendi Hazretleri Felsefî Boyutu Anlatıyor
“Ey cemaat! Bakınız, filozof denilen zatlar var ya… Onlar da zamanı yakalamaya çalışmış ama bir türlü eteğinden tutamamış.
Aristo hazretleri kalkmış demiş ki: ‘Zaman, hareketin ölçüsüdür.’ İyi de Aristo, ben sabah namaza kalkmazsam hareket yok, ama vakit yine geçiyor. Demek ki bu iş yalnız hareketle bitmez.
Platon’un talebeleri uğraşmış durmuş, bir kısmı demiş ki zaman gölgeymiş. Eh, biz de zaten gölgenin peşinde koşup durmuyor muyuz? Öğle vakti kısalır, akşam uzar, gölgeyle vakti sayarız.
İslam filozofları çıkmış, demişler ki: ‘Zaman, yaratılmış âlemin akışıdır.’ Ha işte bu söz, insanın içine siner. Çünkü biliriz ki her şey akıp gidiyor. Suda balık, daldaki yaprak, gönüldeki aşk… Hepsi zamanın ırmağında yüzer.
Modern bilginler çıkmış, Einstein Efendi mesela… Demiş ki: ‘Zaman, mekânla beraber dördüncü boyuttur.’ Yani zamanı eğip büker, ışığın hızına bağlar. İyi hoş da, bizim köyde tren yine saatinde kalkıyor, geç kalan yine peronda kalıyor.
Ey cemaat! Görüyor musunuz? Kimi zaman ölçü yapmış, kimi gölge, kimi akış, kimi boyut. Herkes anlamaya çalışmış ama kimse cebine koyup eve götürememiş. Çünkü zaman dediğin misafir gibidir: kapıya uğrar, içeride oyalanır, sonra da selam verip çıkar gider.
Bakın size bir sır vereyim: Zamanın hakikatini bilmek mümkün değil; çünkü insanın kendisi zaten zamana batmış. Balık suyu göremez, insan zamanı göremez. Lakin Allah’ın insana verdiği akıl ve iman, vakti sayıp kıymetini bilmek içindir.
O yüzden, ey gönül ehli, filozofların sözünü dinleyin ama unutmayın: Zamanın en hakiki tarifi, insanın kalbinde duyduğu geçiştir. Bir bakarsın dün çocuktun, bugün ihtiyarsın. İşte felsefe dediğin de bu şaşkınlığın ilmidir.”
KALBURABASTI EFENDİ HAZRETLERİ İMAN BOYUTUNU ANLATIYOR
“Ey cemaat, ey zaman yolcuları! Bilin ki Allah zamandan da mekândan da münezzehtir. Ama biz kuluz ya, bize vakit lazımdır. İbadet de vakitsiz olmaz.
Bakın şimdi:
Sabah namazını öğlene bırakan, sanki sütü kaynatmış da kaymağını çöpe atmış gibidir. Vakti geçti mi, o lezzet elden gider.
Oruç dediğin Ramazan’da tutulur. Şubat’ta canın sıkıldı diye aç kalırsan, ona rejim derler, ibadet değil!
Hac dediğin de öyle... Zilhicce gününde Arafat’a varmazsan, bavulun boş, yolun boştur.
Zekât dediğin, malın üzerinden bir yıl dönünce verilir. Zaman işlemeyince zekât da doğmaz.
Ey kardeşler! Zaman, Allah’ın kullarına verdiği en adaletli terazidir. Herkesin günü 24 saat, gecesi aynı karanlıkta. Fark eden nedir? Kimin o vakti ibadete ayırdığı, kimin de boşa savurduğudur.
Kimi kul zamanı altın bilir, saklar.
Kimi kul zamanı çarçur eder, sonra da ‘nerede kaldı bu bereket?’ diye ağlar.
Ben size derim ki: İman dediğin vakitle mühürlenir.
Kim vakti kıymetli tutarsa, imanı diri kalır.
Kim vakti hoyratça harcarsa, iman torbasında delik açar!”
KALBURABASTI EFENDİ HAZRETLERİ YAŞAM BOYUTUNU ANLATIYOR
“Ey ahali, vakit dediğin ömürdür, ömür dediğin de vakit vakit harcanır.
Doğarken ebeye saat sorarlar: ‘Kaçta doğdu?’ Çünkü bilirler ki bir gün o çocuk kimlik çıkarırken dakikasına kadar lazım olur!
Büyürken annen baban ‘Vakit erken, uyuman lazım!’ diye başında bekler. Erken yatmayan çocuk, sabah okula geç kalır.
Okul zamanı ders zili çalar, hoca içeri girer. Zil olmasa talebe zamanın kıymetini nereden bilecek?
Gençlik zamanı hızlı akar. O yaşta herkes zanneder ki dünya kendisine tahsis edilmiş, zaman sonsuz! Sonra bir bakar, saçına ak düşmüş.
Evlenme zamanı gelir, derler ki ‘Oğlan artık vaktini buldu, kız da vaktine erdi.’
İhtiyarlık gelince de herkes kendi saatini kurmuş gibi yavaşlar. Ayağın ağır basar, gözün uzak görmez. Ama yine de zaman geçer.
Sonra bir gün, ölüm zamanı gelir çatar. O vakit ne ileri atılır, ne geri alınır. Defter kapanır.
Ey cemaat! İnsan ömrü işte böyle bir kum saati gibidir. Yukarıdan aşağıya akar durur. Biz fark etmeden dibe ulaşır. Kiminin kumları iri tanelidir, hızlı akar. Kimininki ince tanelidir, yavaş dökülür. Ama sonunda hepsi tükenir.
Bak ben size derim ki: Zaman, Allah’ın kuluna verdiği en büyük sermayedir. Para bitse kazanılır, mal tükenirse bulunur. Ama ömür vakti bitince bir nefeslik dahi borç alınmaz.
Onun için ey yolcular, vakti zayi etmeyin! Çünkü hayat dediğiniz şey, doğumla ölüm arasındaki ‘zaman’ yazısıdır.”
KALBURABASTI EFENDİ HAZRETLERİ TAKVİM BOYUTUNU ANLATIYOR
“Ey cemaat! Şimdi gelelim zamanı parçalara bölme işine… İnsanoğlu demiş ki: ‘Bu zaman dediğin çok kaypak, tutamıyoruz. Bari onu dilim dilim keselim de deftere yazalım.’ İşte bu aklın icadı da takvim olmuş.
Eskiden gökte ayı gözlemişler. Hilal göründü mü yeni ay başlamış. Ekin ektin mi, hasat ettin mi, işte sana yıl dönmüş. Bu yüzden Hicrî takvim ayın hareketine göre ayarlanmış.
Sonra demişler ki: ‘Güneşi de hesaba katalım, yoksa mevsimler kayıyor.’ Öylece Rûmî ve Miladî takvimler çıkagelmiş. Güneşin doğuşu, batışı, yazı, kışı ölçü olmuş.
Hatta Mayalar, Aztekler kendi takvimlerini yapmış, bizim köylüler de tarlanın takvimiyle uğraşmış: ‘Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır’ demişler. Yani işin içinde yalnız gök değil, toprak da var.
Ey cemaat! Takvim dediğin aslında insanın zamanı bölüp cebine koyma çabasıdır. Ama bil ki ne yaparsan yap, o cebin deliktir. Günler akar gider.
Bakınız, defter tutan muhasebeci gibi, insanoğlu da zamanı deftere döker: Pazartesi, salı, çarşamba… Oysa zamanın kendisi ne gün bilir, ne ay. Sen koymasan ‘Ağustos’ adını, zaman yine akar.
Takvim bazen insanın dostu olur: ‘Bugün bayram, sevinç günü’ der. Bazen düşmanı olur: ‘Vergi günü geldi’ der. Bazen de hatırlatıcı olur: ‘Kandil gecesi, dua vakti’ der.
Şimdi size bir sır vereyim: Takvim, zamanı düzenlemek için yapılmış ama aslında bizi kendimize düzen vermeye zorlar. Deftere yazdığın gün, sana der ki: ‘Ey insan, ömrün de böyle sayılıdır. Her yaprak kopar, her sayfa biter. Aman ha, günü heba etme!’
İşte, takvimin asıl hikmeti budur. İnsan, günü gün ederse takvim onun yoldaşı olur. Yoksa, bir bakmışsın ki takvimde yaprak kalmamış, sen hâlâ ‘yarın yaparım’ dersin. Ey cemaat, en büyük aldanış da budur!”
Kalburabastı Efendi Hazretleri Yaşam Boyutunu Anlatıyor
“Ey cemaat! Şimdi zamanın en çok hissedildiği yere gelelim: insanın kendi ömrü.
Zaman, insanın bedeninde bir kronometre gibi işler. Çocukken sana derler ki: ‘Acele etme, önünde uzun yıllar var.’ Ama ihtiyarlayınca duyduğun ses değişir: ‘Acele et, çünkü günler daraldı.’
Bakınız:
Bebeklik zamanında uyku çok, dert azdır. Geceleri annesi ‘uyusun da büyüsün’ diye ninni söyler. Zaman orada hem oyun hem gıdadır.
Gençlik geldi mi, zaman hızlanır. Genç der ki: ‘Daha çok vaktim var.’ Oysa vakit onun cebinden kum gibi akmaktadır.
Olgunluk çağında insan fark eder: ‘Ah, yıllar ne çabuk geçmiş!’ İşte o anda zaman, hatıraların tartısı olur.
İhtiyarlık geldiğinde ise zaman artık hazine değil, emanettir. ‘Ömrümün son demlerini nasıl değerlendireyim?’ diye sorar.
Ey cemaat! Ömür dediğin bir sermaye. Ama bu sermaye elinde para gibi değil, mum gibi yanar. Sen kullanmasan da erir, kullansan da erir. Mesele şudur: O mumu karanlıkta mı yakacaksın, yoksa bir başkasının yolunu mu aydınlatacaksın?
Bir de insanın hayatında zaman, eşiklere bağlanır:
Doğum günü bir eşiktir.
Okula başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak birer dönemeçtir.
Ve ölüm, en büyük eşiktir.
Takvim yaprakları nasıl kopup gidiyorsa, insan da kendi ömrünün yapraklarını kopara kopara yol alır. Önemli olan, o yapraklara ne yazdığıdır.
Şimdi size bir nasihat: Gün gelir, insana sorarlar: ‘Ömrünü nerede tükettin?’ İşte o gün, boşa harcadığın saatler, çarçur ettiğin günler elinde birer ‘keşke’ olur.
Unutmayın cemaat: Zaman, bir öğretmendir. Her yaşında sana ayrı bir ders verir. Yeter ki kulağını ver, dersini al. Çünkü bu mektebin sınıfı dünyadır, mezuniyeti ise ahirettir.”
KALBURABASTI EFENDİ HAZRETLERİ İNDİNDE ZAMANIN SÖZCÜK BOYUTU
Tasnifli Liste:
1. Zaman Kavramları ve Genel Kullanımlar
zamanında, vakti zamanında, zamanla, zamanlama, zaman içinde, zamanlayabilme, zamane, zaman zarfı, zamanlı, eş zamanlı, artz zamanlı, zaman ayarlı, zamanı adamı, zaman aşımı, ikindi zamanı, hikaye birleşik zamanı, rivayet birleşik zamanı, şart birleşik zamanı, pranga açma zamanı, uçma zamanı, ölümü aşma zamanı, kendinden taşma zamanı, sevişip coşma zamanı, sevdaya koşma zamanı, eğlenip içme zamanı, sıla’ya göçme zamanı, iftar zamanı, çift zamanı, Yıldız zamanı, her zaman yaptığı gibi, her zamanki gibi, zaman gibi, hiçbir zaman açılmamış gibi
2. Dil ve Dilbilim Bağlantıları
zaman belirteci, zaman eki, zaman tüneli, gelecek zaman sıfat fiili, geçmiş zaman sıfat fiili, geniş zaman sıfat fiili, eş zamanlı dil bilimi, art zamanlı dil bilimi, zaman bilimi, zaman birimi, zaman dizini
3. Dini ve Tarihsel Zamanlar
gelecek zaman kipi, ahir zaman, Peygamberim zamanı, meselesi
4. Eş Zamanlılık ve Zamana Bağlı Durumlar
eş zamanlılık, art zamanlılık, zamandaşlık, zamansızlık, zaman bilimsel, eş zamanlı dil, zaman, o zaman değil, zaman ikinci, eski zaman, kimi zaman, gelecek zaman, açık zaman, birleşik zaman, ulaçlı birleşik zaman, şartlı birleşik zaman, katmerli birleşik zaman, evvel zaman, aman zaman, yalın zaman, geldiğin zaman, o zaman, mürekkep zaman, dar zaman, her zaman, bir zaman, ahir zaman, eş zaman, geçmiş zaman, dili, geçmiş zaman belirli, geçmiş zaman öğrenilen, geçmiş zaman görülen, geçmiş zaman belirsiz, geçmiş zaman geniş
5. Boş ve Kaybedilen Zamanlar
boş zaman, her zaman, git zaman, dün bu zaman, çoğu zaman, ölü zaman, muntazaman, mürüruzaman, bir zamanlar, zamandaş, zamana çocuğu, gelecek zaman görünümü, geçmiş zaman görünümü, geniş zaman görünümü, zamansız, zamanlı, zamansız zamanı boşa harcamak, zamanı harcamak, ömrü harcamak, zaman harcamak, boş o zaman harcamak, zamanı kovalamak
6. Zamanla İlgili Duygular ve Eylemler
zaman gibi ağlamak, çok zaman ağlamak, zamana ağlamak, zaman kollamak, zamansız yollamak, zamanlamak, zamanı avlamak, zamana sığmamak, zamana karşı durulmamak, zaman komamak, zaman koymamak, müruruzamana uğramak, zaman aşımına uğramak, zamanı geçmek, zaman geçmek, aradan zaman geçmek, zamanı seçmek, zamandan geçmek, zaman geçmek, zamanı demek, en Coşkun zamanı demek, zamana yüklemek suçu, zamana yüklemek, zamanı nakit belirlemek, zaman geçmemek, zamana hükmü geçmemek, aman zaman dinlememek, aman zaman bilmemek, zamansız ölmemek, zamanı bilinmemek, zamanı boşa öldürmemek, zaman öldürmemek, aman zaman dedirtmemek
7. Zaman ve Doğum, Ölüm, Hayat
zaman istemek, zamanında doğmak, karpuz zamanı doğmak, zamana acımak, zaman tanımak, zaman taşımak, zaman ermek, zaman kurşun gibi akmak, zamana bırakmak, zaman bırakmak, zamanı yakmak, tetiği zamanında çekmek, zamandan korkmak, zamanını almak, zaman almak, zamanımızı çalmak, zamandan çalmak, zaman çalmak, geceden zaman çalmak, ömürden zaman çalmak, felekten zaman çalmak, ciniviz zamanından kalmak, zaman kalmak, zaman azalmak
8. Zamanın Kontrolü ve Yönetimi
zamanı gelmek, av zamanı gelmek, zaman gelmek, zaman gelmek, zamana darılmak, zaman iğine sarılmak, zaman ayrılmak, zaman kazandırılmak, zaman ile yarışılmak, zamanlaya bilmek, zamanı geçirmek, zaman kaybedilmek, zamana yenilmek, kimi zaman yenilmek, zaman verilmek, zaman geçirilmek, zamanında olmak, zamanı olmak, dar zamanda el olmak, zaman olmak, hayli zaman olmak, dert zaman olmak, zamansız kayar olmak, zamanla tutku olmak, zamanı dolmak, zaman dolmak, zamansız sormak, öldüğü zaman ölmek, zamansız ölmek, zamanla mekanı bölmek, zaman vermek, zamanda bulmak, zaman bulmak, zaman doldurulmak, zamana ayak uydurur mu, zamanlı, zamansız konuşulmak, zamana uymak, zamanı bozulmak, zaman öldürülmek, her zaman anla, zaman harcanmak, zamanla yıkanmak, zaman kollanmak, zaman kazanmak, zaman ayaklarına tükenmek, zaman tersinlenmek, zamanı alınmak, zaman alınmak, zaman kalınmak, zaman gerilmek, zaman zaman yerinmek, zamanı olunmak, zaman bulunmak
9. Zamanın Simgesel ve Soyut Kullanımları
zamanın düğününü kopmak, zaman yumağına sarmak, zamanı sarmak, zaman odasına varmak, zamansız varmak, zamanın ipine sermek, düşlerin zamanın ipine sermek, zaman göstermek, zaman vermek, zamanı kaçırmak, zaman kazandırmak, zaman ayırmak, zamanı körü körüne geçirmek, zamanı geçirmek, zaman geçirmek, aradığın zaman geçirmek, zamanında getirmek, zamanında bitirmek, geçmiş zamanı devirmek, o zaman sormak, her zaman sormak, ne zaman olduğunu sormak, en olmadık zamanda görmek, zamanı görmek, zaman görmek, her zaman görmek, bir zaman görmek, zaman durmak, zamanı doldurmak, zaman doldurmak, zamanı durdurmak, zamanı ayak uydurmak, zamana perçin vurmak, zamansız vurmak, zaman öldürmek, her zaman esmek, zaman su tutmak, zaman aşmak, zamanla olgunlaşmak, zamanın ipi dolaşmak, zamanına ulaşmak, zamanı paylaşmak, zamana alışma, zamaneye alışmak, zaman ile yarışmak, zaman değişmek, her zaman önde koşmak, bir zaman ardından koşmak, hani zamanla, zamansız konuşmak, tez zamanda kavuşmak, zamanın rahmine düşmek, bir zamana çatmak, zamana mana katmak, zaman kendisine mana katmak, zamansız göç etmek, zaman kaybetmek, zamanı tüketmek, zaman itmek, zamanı bitmek, zamansız hüzün bitmek, eski zamanlara gitmek, zamanlı gitmek, düş zamanı gitmek, zaman eritmek, zamana kafa tutmak, zamanın mürekkebi kurumak, aynı zamanda yürümek, her zaman övmek, zaman tüneline kaymak, zamansız kaymak, zamana koymak, zamana ipotek koymak, zamana uymak, zaman azmak, zamanı ezmek
Vesselam
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
5.0
100% (4)