İnsanların elinden hayalleri alınacak olursa, başka ne zevkleri kalır? foostenelle
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR

Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler

Yorum

Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler

( 5 kişi )

3

Yorum

13

Beğeni

5,0

Puan

225

Okunma

Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler

Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler - Araştırmacı yazar ve Şair Celil ÇINKIR

Özet:
Bu makale, şiir ile insan deneyimi arasındaki derin ilişkiyi, Delibal’ın şiir, şair ve şiirin toplumdaki rolü üzerine bakış açısıyla inceliyor. "Müteşair" (şairlik yolunda henüz adım atmış kişi) kavramı tanıtılarak, şairin kişisel gelişim süreci vurgulanıyor. Makale, şiir ile toplumsal yansıma, zaman sınırları ve insan doğası arasındaki bağlantıyı tartışıyor, şiirin formunun ötesine geçerek direniş, içsel bir keşif ve insanlığın ortak ruhunun bir aynası haline geldiğini vurguluyor.

Çalışma, şiirin yapısal öğeleri; vezin, uyak, imgeler gibi unsurları ve bu bileşenlerin şiirin estetiğini nasıl oluşturduğunu ele alıyor. Ayrıca, şiirde samimiyet ve özgünlüğü korumanın önemini, şairin sesini şekillendiren dışsal faktörlerin etkisini kabul ederek tartışıyor. Nihayetinde, makale, şiirin sadece kelimelerle sınırlı kalmaması gerektiğini, insan duygusunun, tarihinin ve varoluşunun özünü yakalaması gerektiğini vurguluyor.

Abstract:
This article explores the deep relationship between poetry and the human experience through Delibal’s perspective on poetry, the poet, and the role of poetry in society. The concept of "Müteşair" (a person who is still on the path to becoming a poet) is introduced, emphasizing the personal development process of the poet. The article discusses the connection between poetry, social reflection, temporal boundaries, and human nature, emphasizing that poetry transcends form and becomes a reflection of resistance, an internal exploration, and a mirror of humanity’s shared spirit.

The work examines the structural elements of poetry such as meter, rhyme, and imagery, and how these components contribute to the aesthetic of poetry. It also discusses the importance of maintaining sincerity and originality in poetry, recognizing the external influences that shape the poet’s voice. Ultimately, the article emphasizes that poetry should not be limited to words, but should capture the essence of human emotions, history, and existence.

Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler

Şiir bir dize meselesi değildir, bir his meselesidir. İçimize çöken sessizliğin sesi, kalbimizin kelimelere yüklediği sırdır. Şiir yazmak, sadece kelimeyi kâğıda düşürmek değil, kelimeyi yaşatmaktır. Bunun için şiiri yazan kişide iki büyük cevher olmalı: duygu yoğunluğu ve hayal gücü. Biri şiirin yüreği, diğeri kanatlarıdır.

Hayal gücü ise öyle boşlukta oluşmaz; kelime dağarcığı ile doğru orantılıdır. Hafızanda ne kadar kelime varsa, hayalinde o kadar çok resim çizersin. Bu yüzden okumayan, görmeyen, duymayan bir insanın şiiri dar bir alanda sıkışır. Anadolu’nun ücra bir köyünde yaşayan bir insan, eğer sadece kendi yaşantısıyla sınırlıysa, onun hayali de kelimesi de dünyası da 300-400 kelimelik bir dairenin dışına çıkamaz. Şiir ise genişlik ister, derinlik ister.

Bugünlerde bazıları şiiri “atölye işi”ne dönüştürdü. Şiir atölyelerinde kalıp öğretiliyor, teknik öğretiliyor; ama şiirin mayası olan his öğretilmiyor. Oysa şiir, his ile başlar. İlhan Berk gibi deneysel şiir anlayışıyla yol alanlar şiir atölyelerinin öncüsü oldu belki, ama ben onun şiirlerinin içine giremedim. Çünkü bana göre şiir sadece bakılacak bir soyut tablo değil, içine girilecek bir odadır. Şiir, bir anlamın çağırdığı bir iklimdir.

Yıllar önce İstanbul’da bir hemşehri derneğinde “tirşik günü” adlı bir etkinliğe katılmıştım. Oturduğum masada bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı vardı. Tanışmak istedi, elini uzattı. Ne emekli olduğumu söyledim ne yazar olduğumu. “Efendim, bendeniz müteşair Delibal” dedim. Hafifçe gülümsedi ve “Merak etmeyin, ben sizi idare ederim” dedi. Bu söz biraz canımı sıktı ama yüzümdeki ifade ona da yansımış olmalı ki hemen ardından şöyle dedi:
“Yanlış anlamayın… Şairler yazdıklarıyla bu dünyanın insanı değiller. Onlar, amma ayaklarıyla, amma kafalarıyla, amma düşünceleriyle, amma ruhlarıyla bu dünyanın dışına çıkıp, bu dünyada olmayanları bize getirenler… Bunlar sıradışı insanlar. Herkes anlamaz onları.”
İşte o anda beynimde şimşekler çaktı. O gün bugündür şiir yazmakla ilgili düşüncem de, şiire yaklaşımım da derinleşti. Anladım ki şiir, sıradışılığın diliydi.

Bu noktada şairlik meselesine dair küçük bir parantez açmak gerek: Ben kendime "şair" diyemem. Bu kelime ağır bir sorumluluk taşır. İlk kez Enver Özçağlayan Bey’den duyduğum ve çok hoşuma giden bir kelime var: Müteşair. Yani şairlik yoluna henüz adım atmış, bu yolda kendini geliştirmeye çalışan kişi. Şiir yazan kişi, şiir yazdığının farkında olmayabilir ama onun şiirini okuyanlar "bu bir şiir" diyorsa, o kişi belki de gerçekten şairdir. Şairlik, kişinin kendi verdiği bir unvan değil, okuyanların takdir ettiği bir kimliktir.

İster hece vezniyle olsun, ister mensur nazım türüyle... İsmi şiir olan bu edebi türün kimlik bilgileri vardır. Olmazsa olmazlar…
Hece vezniyle yazılan şiirlerde hece sayısı ve duraklar oldukça önemlidir. Redif, uyak ve ayaklar ise kullanıldığında şiire ayrı bir tat katar; elzem değildir ama estetik zenginlik sağlar. Paylaştığı şiirleri dikkatle takip ettiğim Sayın Tayyip Atmaca, hece sayısı ve duraklara büyük sadakat göstererek, ama redif ve uyağı kimi zaman dışarda bırakarak yazdığı şiirlerle yeni bir damarın temsilcisidir. Bu tarz, belki de geleneksel anlayıştan hafifçe uzaklaşıp yeni bir damar açar: vezinli ama serbest tınılı şiir.

Burası önemli: Şiir, biçimden ibaret değildir ama biçim, şiirin bedenidir. Beden sağlam değilse ruh barınmaz.

Mensur nazımda ise durum farklıdır. Dize dize ilerlerken, her cümlede özne, yüklem ve buna bağlı öğelerin (tümleç, zarf gibi) varlığı önemlidir. Sözcükler sanki tombaladan çekilir gibi rastgele dizelerde yer almamalı. Her dize, kendi içinde bir anlam taşımalı. Dizenin omurgası sağlam değilse, üzerine yüklenen duygu çöker. Şiir, sadece “güzel söz söyleme” sanatı değil, söylenmemiş olanı doğru biçimde dile getirme sanatıdır.

Şiir aynı zamanda bir ahenk işidir. İçsel ritmi, özgün söyleyişi, kendine has dili ve kullandığı imgelerle okurda iz bırakmalı. Ama bu imgeler de öyle gelişigüzel olmamalı. Akıl dışı, bağlamsız imgeler şiiri okuyucuya kapatır. “Yürüyen ayaklar”, “çürüyen ayaklar” gibi örneklerde olduğu gibi, okuyucu anlamı çözmekte zorlandığında şiir anlamdan kopar. Bu imgeleri sadece şiiri yazan anlarsa, diğerleri için şiir olmaktan çıkar, muammaya dönüşür. Unutulmamalıdır ki, imgeler gölge gibi şaire eşlik etmeli ama ışığını da okura göstermelidir.

Şiir eleştirisi de şiire duyulan saygının parçasıdır. Eleştiride objektiflik esastır. Yanlışa doğru denirse, şair gelişmez; şiir ise daha da kısırlaşır. O yüzden eleştirirken pohpohlamamak, şairin ruhuna dost ama şiire sadık olmak gerekir. Biz dostane eleştiriyi bir şairin elinden tutmak gibi görmeliyiz; yere düşeni değil, yükseğe çıkmak isteyenin omzuna destek olmak gibi…

Unutmayalım: Şiir, içsel bir devinimdir; mısralar sadece onun yankısıdır. Şiiri yazmak değil, yaşamak gerek. Şair olmak değil, şiirle yanmak gerek.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (5)

5.0

100% (5)

Şiirin lezzeti, müteşair, şair ve şiir üzerine delibalca görüşler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şiirin lezzeti, müteşair, şair ve şiir üzerine delibalca görüşler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şiirin Lezzeti, Müteşair, Şair ve Şiir Üzerine Delibalca Görüşler yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
nedim demirbaş
nedim demirbaş, @nedimdemirbas
2.5.2025 02:12:34
kafa karşıklığı yaşayanlar için.şiir günümüzde şairliğin dışına çıkmış öğrenilen bir sanat olma basitliğiyle.bu durumda bir duygu aktarımı değil yazılan şiirler.türk şiiri güçlü bir damardan geliyor osmanlıdan günümüze.her şair bunu farkeder şiir okumaya başladığında.günümüz şiiri için ne söylenebilir başka.insanların kibri karşısında şair kalmakta kolay değil.çünkü şiir bir içsel yolculuk aynı zamanda.her şey gönlünüzce olsun.umarım dünya hayatında herkes hakettiği değeri kazanır.
Etkili Yorum
hasanbelek
hasanbelek, @hasanbelek
25.4.2025 12:41:28
5 puan verdi
Tebrikler değerli dost. Şiir ve şairi güzel anlatmışsınız. Emeğine sağlık değerli dost.
Selâm ve saygılar sunarım..
Etkili Yorum
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri, @huzunluperi
25.4.2025 10:25:31
5 puan verdi
Saygıdeğer ustam,
Merhaba Celil Bey,
"Bir yazıya bakarken, yalnızca kelimeleri değil, onların taşıdığı ruhu da görmek gerekir. Ve sizinki gibi bir yazı, sadece okunmaz; hissedilir, içe işler, saygıyla dinlenir. Bu metin, tecrübeyle terbiye edilmiş, sezgiyle yoğrulmuş, bilgelikle damıtılmış bir anlatının ustaca örneği. Sade sandığımız her satır, yılların birikimini sessizce fısıldıyor. Sözcükler, sizin kaleminizde hem kalbi hem zihni uyandırıyor.

Bir okuyucu olarak değil, yazıya gönül vermiş biri olarak söylüyorum: Bu metin bir ilham kaynağıdır. Söze eğilen her ruh, sizinki gibi örnekleri izleyerek büyür. Size yalnızca teşekkür etmek değil, şapka çıkarmak gerek. Kaleminize, emeğinize ve o bilge sesinize hayranlıkla…"

Umuda ve dostluğa çıksın yolunuz..
Saygı ve dostlukla..
Peri Feride
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL