0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
171
Okunma
1
sohbette felsefeyi çağıran cübbeli
düşünceyle felsefeyi aynı anlamda kullanmak
bunun basitliğini yaşıyor tarikat ehli
mücettitler neye göre yenilemiş islamı
felsefeyi küfür görmenin dışında
hayra davetin kültürle bir ilgisi varmı
bu konularda geri kalmıştır cemaat ve tarikatler
tarihte kalmış şeyh ve mürşitlerle bir kültürü ühya etmenin zorluğu
bunu anlamış islamcı intelijansiya
necip fazıl öne çıkarılır bu gibi durumlarda.
tasavvufla kabalanın sırları arasındaki benzerlik
siyonizmin dünya hakimiyeti demek modern kültür
değerlendirmednin eleştiri mantığı
donmuş düşünceyle bunu gerçekleştirmenin zorluğu
tanzimatla başlayan batıcılık için çok şey demekti hürriyet
inkılaplar böyle bir akıl geliştirmemiş
böyle düşünüyor dücane cündioğlu
nede olsa ingilizler destekliyor muhalifleri
sinan meydan böyle düşünüyor söz konusu sömürgeleştirme olunca
ingilizler çağdaş türkiye için şartlar koymamışmı anlaşmalara
yoksa bu anlaşmaya destek vedrmenin anlamı başkamı
islamcılıkğın türkiye için sakıncaları
laiklikle bu konunun anlaşılması mümkünmü
özgür düşünce için sosyalizmin alternatifi varmı
islamcılık vitrine bakmanın olnağıyla varolmuş türkiyede
nitekim gücünü kaybetmiştir tüm dünyada mesele sistem dışı kalmak olunca
afganistandan irana kılık kıyafet için baskı aracına dönüşmüşse şeriat
bu ülkeler eleştirel bilincin dışında kalmış amerikaya göre
aynı şekilde ırak gibi ülkelerde çözülmüştür örgütler
benzer durumun yaşanması demek totaliter rejimlerde
bu ülkelere çağdaş düşünceyi yerleştirmek
kültür sanata işlerlik kazandırmak demek
gerçek toplum olmanın olanağından yoksunsa bu ülkeler
yeşil kuşak projesi askıya alındımı gerçekten
türkiye kendi kültür havzasıyla yaşıyor dünyada
atatürkün çağdaş uygarlığı esas almışsa devrimlerle
islamın akıl dini olduğu vurgulanır kitaplarda
çünkü inanca alan açmanın olanağında vardır kültür.
ancak islamcılığın ortaya çıkışında var başörtüsüne özgürlük
kimsenin katı kurallarla yaşamak gibi bir hevesi yok aslında
islamın modern yorumu bir anlayış kazandırmışsa toplumda
2
şehri yiğit bir türkü gibi dolaşmak
böyleydi yazgısı yalnız bir militanın
sarı sendikaya karşı durmaktı sosyalizm
sonra bütün çiçekler solmuştu
12 eylülün ciğerimize işleyen emperyal rüzgarında
her şey aynı rengi almıştı hapishane koğuşlarıyla birlikte
önce islamcılık sonrada fetöcülük geniş yankı bulmuştu toplumda
emperyalizme hizmet yıkım getiriyordu hayatlara
sonra yeniden konser yasaklarıyla başladı baskılar
her şey değişti ama 12 eylülün yazgısına dönüldü nedense çarçabuk
iletişimsizliği yıkmanın zorluğuyla kuyu tipi cezaevine yollandı devrimciler
devrimin örgütlülük olduğu biliniyordu faşizmin cinayetlerine karşın
yalnızlığa mahküm bir hayatın adresiydi caddeler
tekin değildi kanunlara inanmanın naifliğine kapılmak
yapay zekanın olduğu bir dünyada
protest müziğe yasak getirmekte keyfilik demek
kitleler işçi sınıfı demekti aşk ve ölümün içinden geçmekse devrim
proleterya bir kimlik kazanıyorsa sosyalizmle birlikte
üretime katılmanın imkanlarıyla düşünmektir aslında devrim
bunu sağlıyordu sendikal haklar aslında
5.0
100% (1)