0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
193
Okunma
“Zayıf Hadis Kıyastan Evladır”
Hadis nedir. Hadis Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem tarafından verilen haberlerdir. Haber nedir bir konuda bir kişi yada topluluk tarafından ihbar edilen bilgidir. Bir hususun haber olması için kimin söylediği, haberin konusu, nerede geçtiği, ne zaman söylendiği, ne olduğu, nasıl olduğu gibi unsurlara sahip olması gerekir. Bu unsurlar gizli özne şeklinde de olabilir. Hazreti peygamber Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem tarafından iki dünya hakkında yapılan anlatımlar, bildiriler, sözler, sohbetler hadis kapsamında ele alınır. Kuran-ı Kerimden sonra İslam’ın en önemli 2. kaynağı olan hadis ilmine çok büyük değer verilmiştir. Çünki hadis Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Vesellem efendimizin sözleridir. Onun sözleri dünya ve ahiret hayatına dair açıklayıcı ve öğretici anlatımlardır. Bazı zamanlar da Allahu Teala’nın bildirmesi ile irad ettiği konuşmaları ( Hadis-i Kudsi ), bazı zamanlarda Kuran Temelli kendi bilgisine dayanan söz, konuşma ve anlatımlarıdır.
İslam Dininde bir konuda hüküm ve karar verileceği zaman sıra ile bakılan 4 temel kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklara sıra ile bakmak ve hiç birinde beyan edilmemiş yeni bir mesele ise kıyas edip akıl yürütmek temel usuldür. Tabiki bu akıl yürütme işi Müçtehid yani içtihad etme yetkinliğine sahip Müslümanlar tarafından yapılabilir.
Bu Kaynaklar :
1- Kuran-ı Kerim
2- Hadisler
3- İcma ( Kaynakların Toplanması )
4- Kıyas ( Toplanan Kaynakların Mukayese edilmesi, Karşılaştırılması ve Bir Hüküm Çıkarılması )
Böylece Hazreti peygamberin olmadığı zamanlarda yeni konular hakkında hüküm verebilme imkanı ortaya çıkmıştır. Yeni gelişmeler, yeni olaylar, yeni teknolojiler, yeni yöntemler incelenip değerlendirmeye alınarak temel islami değerler, emir ve yasaklar bozulmadan, zarar görmeden yeni konular hakkında hüküm verilebilmesi mümkün haline gelmiştir. Bu durum islam dininin akla ve mantığa uygunluğa en az imani temel meseleler kadar önem verdiğinin ve her dönem de tazeliğini güncelliğini koruduğunun ispatıdır.
Arapça da hadis yeni olan söz, haber anlamında kullanılmaktadır. Yüce Kitabımız Kuran’ı Kerim de hadis kelimesi Ahkâf, 17, Necm Suresi 59 “
Necm suresi 3. Ayette Hazreti Muhammed Aleyhisselam kastedilerek “O Hevadasından Konuşmaz.” denilmektedir. Yani Boş söz söylemez, kişisel arzu ve istekleri, hayalleri gibi şeyler için konuşmaz demektedir. Bu durum Hazreti peygamberin bütün söz ve davranışlarının önemini vurgular.
Necm suresi 4. Ayette “Onun Konuştukları Kendisine Vahyedilenden başkası değildir.” Şeklinde Hazreti Muhammed Asleyhisselamın sözlerinin Kuran olarak kayda geçirilen ve hazreti Cabrail tarafından indirilen ayetler, ve kalbine bildirilen vahiylerdir. Nitekim bu sözler de Hadisi Kudsi olarak isimlendirilmişlerdir. Bu sebeple Hazreti Muhammed Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin her davranışı, her sözü, bakışı, her şeyi kutsaldır. Önemlidir. Sahabeleri tarafından gözlenmiştir. Dinlenmiştir. Ezberlenmeye, anlaşılmaya öğrenilmeye çalışılmıştır. Sahabe toplumu o dönemin anlayış ve kültürünün insanları içerinden zamanla Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizi tanıyıp, bilmiş, ona inanmış, islam dinini seçmiş, zamanla islam dinin esaslarını öğrenmiş, yeni indirilen Kuran’ı Kerim ayetlerini beklemiş, hangi emirlerin ve yasakların indirildiğini merak etmiş, nasipleri ölçüsünde Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin yakınlığını kazanmış, islama çeşitli şekillerde hizmet etmiş kişilerdir. İslam Alimleri tarafından derecelerin en üstünü Hazreti Muhammed Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin derecesi olduğu Kuran-ı Kerimin ayetleri ile anlaşılmış olup daha sonra diğer peygamberler, Sahabeler topluluğu için de de Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin beyanları ile Hazreti Ebu Bekr-i Sıddık efendimiz, Hazreti Ömer bin Hattab Efendimiz, Hazreti Osman efendimiz, Hazreti Ali Efendimiz olarak derecelenmiştir. Daha sonrasında Bedir’e katılanlar, Uduh’a katılanlar, Cennetle Müjdelenenler, Ehl-i Beyt yani Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin ailesi hane halkı, akrabaları, Hazreti Fatıma Annemizden devam eden soyu Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin ve Onların çocuklarından devam eden imamlar, 7 Abdullahlar gibi faziletlerine göre hayırlarına faydalarına göre derecelendirilmiştir. Hazreti Hamzayı şehit ettiğinden ve çok sonraları Müslüman olduğundan dolayı Hazreti Vahşi Peygamber ümmetinin en alt derecesinde kabul edilmiştir. İlk başlangıçta 1 kişi ile başlayıp daha sonra 3, sonra 4 sonra 40 sonra 300, sonra 1000 kişilere ulaşan ashabı kiram veda hutbesi zamanında Hazreti peygamberin Dar-ı Ahirete ebedi yurduna intikali zamanında 100 bin kişiye kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Veda Hutbesinde 10 bin kişiye yakın bir topluluğun bizzat dinlediği tahmin edilmektedir. Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin bizzat göz göze geldiği yüz yüze kendisini gören ve arkadaşlarım diye isimlendirdiği bu topluluk islam alemlimleri tarafından da ümmeti Muhammedin fazilet bakımından en üstünleri, iman bakımından en üstünleri, derece bakımından en üstünleri olarak kabul edilmişlerdir. Bu şekilde hürmet ve muhabbet göstermişlerdir.
Sahabeleri görenler onlardan ders alanlar Tabiin, Tabiini görüp onlardan ders alanlar ise tebei tabiin olarak isimlendirmişler ve fazilet bakımından 3. Sırada yer almışlardır. Bu şekilde bir tepenin zirvesinde Hazreti Muhammed Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin Kendisi diğerleri o tepenin daha altta ki rakımlarında, eteklerinde bu zamana kadar Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin iki dünya hakkında haber verdiklerini birbirlerine haber vererek, bildirerek, tebliğ ederek, ders okutarak aktarmışlardır.
Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin dönemi, Hulefa-i Raşidin Dönemi (632–661), Tabiin ve Tebe-i Tabiin (661–800) dönemleri olarak 4 ana dönem bulunmaktadır.
Kuran aytetleri sabit bir şekilde Hazreti Muhammed Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin sözlerinin mübarek ve vahye dayalı olduğunu bilen bu topluluk ilk öncelikle Kura2n-ı kerimi ezberlemeye okuyup anlamaya, müzakere etmeye, hadisleri ezberleyip kuran ayetlerini hazreti muhammed Sallahu Aleyhi Ve Sellem efendimizin davranışları ile birleştirerek bu ayet indirildi şu olay üzerine geldi şöyle davrandı, bu sözlerle açıkladı. Şeklinde ayrılmaz bir bütün halinde korumuşlardır.
Haliyle bir taraftan dünya hayatlarını devam ettirme gayreti, çoluk çocuğun geçimi, bağ ve bahçe işleri, helal rızık kazanma arayışı gibi meşkuliyetler arasında her birinin farklı şartlar da ve güçlüklerde bulunması ilim derecelerinin farklı olması, farklı zaman ayırabilme farklı ezber yetenekleri olması dolayısıyla ve birbirlerinden öğrenmeleri ve öncelikle akılda tutma ezber yöntemi sebebiyle bir çok ayet ve hadis çok sayıda kişiye intikal etmiştir. Toplu bulundukları sırada söylendiği için bir konu hakkında konuşulan bir çok kişi tarafından duyulmuştur. Peygamber Efendimiz kendi davranış ve sözlernin kayda alınmasından çok Kuran-ı Kerimin ezberlenmesi, okunup, anlaşılması ve muhafazası için gayret göstermiş ve önem vermiştir.Bu titiz davranışında vahiylerle karışmasını engellemekte hikmetlerinden biridir. Ekonomik imkanları zayıf ilme yatkın olanlar tarafından Ashab-ı suffa ismi verilen bir topluluk oluşmuş ve bunlar düzenli Kuran-ı ezberleme Peygamber efendimizin derslerine sohbetlerine katılma yazıya geçirme gibi işlerle ilimle uğraşmışlardır.
Böyle hassas böyle gayretle kayıt altına alınan ve bu kadar değer verilen Kuran-ı Kerim ayetleri ve Hadisler bir birlerine aktarıla aktarıla nesillerden nesillere ulaşmıştır.
Kuran-ı Kerimi yazma faaliyetlerini yazıya geçirip kayıt altına alma faaliyetlerinin en önemli isimlerinden biri de Hazreti Ali Radyallahu Anh tır. Hazreti Ali hattatlarında babası olarak kabul edilir. Ben ilmin şehriyim Ali Bu şehrin kapısıdır. Buyurmuşlardır. Hazreti Ali ömrü boyunca ilim faaliyetleri ile uğraşmıştır.
Bu açıdan bakıldığında Hazreti Ömer Radyallahu anh döneminde Kuran ayetlerinin toplanması, bir takım hadislerin toplanması, Nüzul sırasına göre dizilmiş olması, Hazreti Osman Zamanında Bunun bir Kitap haline getirilip çoğaltılması gibi sıra ile yapılan hizmetlerin bulunması gayet doğal ve normaldir. Bir titiz bir gayret ve emeğin neticesidir. Sofralarımıza gelen kıymetini yerken düşünmediğimiz bir patatesin bile 120 günde yetiştiğini düşünecek olursak bu denli önemli işlerin uzun bir dönemde tamamlanması gayet normaldir. Hayatın olağan akışı gereğidir.
Bu hadislerin toplanması sırasında kim söylemiş, bu kişi nasıl bir kişidir. Ne zaman yaşamış, faziletleri nelerdir. Hazreti Peygamberle nasıl ve ne zaman görüşmüş, hangi olaylara şahit olmuş gibi konular gayet detaylı ve sened denilen nakledilen kişi ve silsile denilen nakil yolu da kayıt altına alınarak kayda geçirilmiştir.
Bu sıra da dersler yolu ile sohbetlerle yayılması dilden dile aktarılması dolayısıyla geniş kitlelere ulaşması bir hadis hakkında çok sayıda kişinin bilgi sahibi olması çok normaldir. Bir hadisi şerif 6,7 güvenilir kişiden bir birine büyük oranlarda benzer bazen de akılda kaldığı kadarıyla farklı kelimelerle özü aynı konuyu anlatmaktadır. Hadis Alimleri bu kayıtları geçirirken o kadar hassas davranmışlar ki hadisi nakleden kişinin özelliklerinden de bahsetmişler ve onlara çeşitli dereceler verip şerhler koymuşlardır. Bu sebeple bir hadis kitabında 8 sayfa, 10 sayfa defalarca daha yüksek sayıda sayfalarca aynı hadis küçük değişikliklerle yer almaktadır. Bu senedler hadisin uydurma olmayıp ilk söyleyen ve onun dinlediği onun söylediği hadis alimlerinin en son kendisinden dinleyip kayda geçirdiği kimselerin zincirleme sıralamasını yazmaktadır. Bir nevi Kütüphanelerdeki kartotext gibi bilginin kaynağı hakkında bir kart oluşturulmuştur. Hadisin çok sayıda rivayet edenden aktarılması ayrı bir güzellik ve kuvvetlendirici bir unsurdur. Hadis diye kitaba alınan O sözün gerçekten hadis olduğu ve bir den çok kişinin de aynı olayı ve sözleri hatırladığı, ikrar ettiği, birden fazla şahit bulunduğu anlamına gelmektedir. Aktarım sırasında pek tabiki bazı hadislerin bir kısmı unutulmuş yada farklı kelimelerle ifade edilmiş olabilir ama bu durum hadisin anlamını bozmaz bil akis üzerinde düşünme konuyu irdeleme ilmi olarak zenginleşme o olayı konuyu ifade eden farklı kelimelerinde varlığını nüansları anlamayı ortaya çıkarmaktadır. Bu sebeple Lafzı hatırlamadığında “Hadis-i Bilmana Caizdir.” Hadisin anlamını verecek şekilde anlatımın içerinde kullanmak caizdir. Şeklinde hükmedilmiştir. Bu şekilde Hasen, Sahih, Zayıf, Hasen, ravi, Rivayet, Hasen, Mevzu, Muttasıl, Mürsel, Münkat, Muallel, Şaz gibi sıfatlarla hadisler değerlendirilmiş ve bir hadis ilmi ve literatürü doğmuştur. Hadis ilminin temel amaçları Hazreti peygamberin sünnetini korumak, tefsirlerde açıklayıcı ve örnek olarak Sünneti ele almak örneklendirmektir. Bu sebeple Fıkıh yani helal ve haramlar Hükümler gibi konularla ilgilene alimler de hadis toplamış ve kitaplarının içinde yada ayrı bir kitap olarak hadis neşretmişlerdir. Kuranın yanında hadislerle de Fıkhi konuları desteklemek örneklendirmek istemişlerdir.
Mezhep imamları, Hadis Alimleri önemli ekoller Tabiin, tebei Tabiin ve sonraki dönemlerde ortaya çıkmış artık islami ilimler belli usulleri, metodları olan sırası derecesi, öncelik ve sonra okutulması gereken kitaplar ve konular şeklinde kökleşmeye başlamıştır. Bu dönemlerde Fıkıh yani günlük yaşam helaller, haramlar, muamelat ve iman konularını, hüküm çıkarma konularını ele alan kişiler Fıkıh alimleri, Hadis konularını ele alan kişilere de Hadis Alimleri denilmiştir. Fıkıh alimi olup hadis ile ilgilenen, Hadis Alimi olup fıkıh ile ilgilenen de olduğu gibi ikisi arasında da bir branşlaşma oluşmuş ve En önemli Fıkıh kabul edilmiş. Hadis Fıkhı destekleyici olarak 2. Sırada yer almıştır.
Bu dönemlerin ortaya çıkardığı hadis kitapları arasında birinci sırada Sahih-i Buhârî, İmam el-Buhârî (v. 870) nin hadis kitabı gelmektedir. En sahih hadis kitabı kabul edilir. Tüm hadisçilerin gözbebeği olarak kabul ettiği En üst hürmet edilen müfredatta okutulan kitaptır. Özel ders halkalarıyla, sohbetlerle okunup açıklanır, mütala edilirdi.
2. sıradaki hadis kitabı Sahih-i Müslim isimli İmam Müslim (v. 875) in kitabıdır. Bu kitap Rivayet zincirlerinin sağlamlığı ile tanınır. Buhârî’den sonra gelir. Medreselerde Buhârî ile birlikte okutulurdu.
3. sırada Muvatta isimli hadis kitabı olup İmam Mâlik (v. 795) tarafından derlenmiş İlk derlenmiş hadis kitaplarındandır. Fıkıh-hadis ilişkisi güçlü kurulmuştur. Malikî bölgelerde temel kitap sayılırdı.
4. sırada Sünen-i Ebu Dâvûd isimli hadis kitabı olup Ebû Dâvûd (v. 889) Ahkâm hadisleriyle meşhur. Fıkıhçıların gözde kitabıdır. Orta-ileri seviye medrese derslerinde yer alırdı.
5. sırada Sünen-i Tirmizî isimli hadis kitabı olup Tirmizî (v. 892) Hadisleri hem verir hem değerlendirir (hasen, sahih vs). Hadis sınıflandırması öğrenimi için çok kıymetlidir.
6. sırada Sünen-i Nesâî isimli hadis kitabı olup Nesâî (v. 915) Metin yönüyle sağlam, seçiciliği yüksek. Üst seviye metinlerde okutulurdu.
7. sıarada Sünen-i İbn Mâce isimli hadis kitabı olup İbn Mâce (v. 887) Diğerlerine göre daha çok zayıf hadis barındırır. Kütüb-i Sitte’nin sonuncusu. Genelde en son okutulurdu.
Hadis Usulu Kitapları Olarak Hadis Kitaplarından önce Usul Kitapları okutulmuştur.
1. Muqaddimetü İbn Salâh İbn Salâh (v. 1245) Hadis usulü ilminin temel taşı. 65 başlıkta hadis ilimlerini işler. Klasik dönemde ileri seviye medrese kitabıydı.
2. Tadrîbu’r-Râvî Suyûtî (v. 1505) İbn Salâh’ın eserinin açıklamalı özeti. Öğrenciye yöneliktir. Medreselerde yaygın olarak okutulurdu.
3. Nuhbetü’l-Fiker İbn Hacer (v. 1449) Kısa, öz ve ezberlemeye uygun. Medreselerde ilk okutulan usul kitabıdır.
4 Nüzhetü’n-Nazar İbn Hacer (Nuhbe’nin şerhi) Derinlemesine açıklamalar içerir. Orta seviye usul dersi olarak işlenirdi.
5 Tevzîhu’l-Esnâ Birkewî (v. 1573) Osmanlı’da yazılmıştır. Usul konularını sadeleştirir. Osmanlı medreselerinde çok kullanıldı.
6 el-Minhâc (Muhtasar) el-Beğavî / Nevevî Muhtasar usûl kitapları arasında kullanıldı.
Bütün bu başlıklara baktığımızda hadis ilminin ne kadar geliştiği ekol haline geldiği usulünün ortaya çıktığı ilk Dönemlerde İmam-ı Buhari gibi alimlerin titizliklerinin üzerine konularak anlamayı kolaylaştıracak ezberlemeyi kolaylaştıracak yöntemler ve usuller geliştirildiği görülmektedir. Bu durumda Hadis ilmi için problemli olduğu söylenemez tam tersi sağlamlaştırılarak branşlaştırılmış ve emin bir şekilde günümüze kadar taşınmıştır. Usulünü bilenler için hiçbir şek ve şüpheye yer yoktur. Usulde eksiklikleri olanlar için ise bir takım tenkid edenler ortaya çıkmışsa da bu tenkitler usule dayanmadığı için temelden çökmektedir.
Özellikle en çok tenkit edilen Zayıf hadislerinde Zaten kitaplarda zayıf olarak belirtildiğinden dolayı örnekler verilirken temel kaynak olarak verilmesi durumunda anlatan kişinin bilgi seviyesini şüpheli hale getirip hadis usulünde eksik olduğunu da ortaya çıkarmaktadır. Zaten kitaplarda Zayıf olduğu belirtildiğinden dolayı zayıf hadis bu durum bilinerek ele alınır. Bir ışık kaynağından gelen zayıf bir ışık da bir nimettir. Karanlıklar içinde bir kişi için güneş kadar aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kaynak yok ise de hafif ışık veren karanlığın korkutuculuğunu ortadan kaldıran, gidilecek yönü işaret eden zayıf bir ışık da değerlidir. Bu sebeple zayıf hadislerde bu hadisin farklı rivayetleri incelenip varsa sahihine yürünmesi elzem olduğu halde sadece zayıf hadis üzerinde kalmak onun la iktifa etmek hadis usulüne aykırıdır. Zayıf hadis böyle bir söz ve olay var ancak bu anlatan unutmuş olabilir, kesin emin olunmayan bir durum olabilir. Bu konuyu ele alan diğer anlatımlar, gerçek anlatımlar araştırılıp incelenmelidir. Çaresiz kalındığı durumlarda zayıf hadise müracaat edilir o da belirtilerek müracaat edilmelidir.
Hadis İlminde;
Sahih Kavramı : Doğru, sağlam Tüm ravileri güvenilir, zinciri kesintisiz, metni kesin ve sağlamdır.
Hasen Kavramı : Güzel, makbul, Raviler güvenilir ama biri hafif zayıf olabilir. Amelde kullanılabilir.
Zayıf Kavramı : Güvenilir değil, Senedinde kopukluk, yalancı ravi, çelişki olabilir. Hükümde kullanılmaz. Ama Ana mevzu için bir ışıktır. Derinlemesine araştırılması gerekir.
Mevzu (Uydurma) Kavramı : Yalan Sonradan uydurulmuş, isnadı sahte, metni tutarsız. Dinen kabul edilmez.
Muttasıl Kavramı : Zinciri kopmamış, Ravi zinciri kesintisizdir. Sahih veya hasen olabilir.
Mürsel Kavramı : Sahabeyi atlamış, Tabiin doğrudan Peygamber’den nakleder. Şii ve Malikîler kabul eder.
Münkatı Kavramı : Kopuk Ravi zincirinde bir veya birkaç isim eksik. Zayıftır.
Muallel Kavramı : Gizli kusurlu Dıştan sağlam görünse de derin analizde kusur barındırır.
Şaz Kavramı : Güvenilir ravi, daha güvenilene aykırı rivayet yapmış Zayıf sayılır.
Ravi Kavramı : Hadisi Rivayet edenler.
Sened – Zincir : Hadisi Naklendenler silsilesi
Metin : Hadisin metin kısmı konu anlatımı, verdiği mesaj
Olarak kavramları oluşmuştur. Bu çerçevede son 5, 10 yıldan beri, İslam dinin de Zayıf Hadis temizliği başlamıştır. Bu çalışma günümüzde öyle bir hale gelmiştir ki herkes zayıf hadis tenkidi yapıyorum uydurma hadisler var diye Hadis alimlerine hatta Hazreti Peygamber Sallahu Alyehi Ve Sellem Efendimize kadar ağza alınmayacak edebe aykırı gerçeğe aykırı sözler söylemeye ve yorumlar yapılmaya başlamıştır. İslam dinin özü bırakılıp zaten kaynakta dikkat edilmesi üzerine hüküm kurulmaması ama bir konuda başlangıç noktası olarak da varlığı değerli ve önemli olan hadisin kendisi ve oradan çıkarak meselenin özünü bulmak ve düşünmek unutuldu. Zayıf hadisler üzerinden alimlere, hazreti peygamber AS’a dil uzatılır oldu. Zayıf hadisler üzerinden saçma sapan programlar yapılır oldu. Deistler ateistler tarafından bu zayıf hadis konuları cımbızlanarak bak islamın içinden Müslüman alim böyle söylüyor ben mi söylüyorum şeklinde tenkit kapılarının açılmasına sebep olmuştur.
Her Hadisi yazarken Gusül abdesti alıp Kuran tilavet eden bin dikkatlerle hadisleri toplayıp sevabına ermek bir kaynak eser bırakmak sadakayı cariye bırakmak niyetinde olan Hadis Alimlerine, Mezhep imamlarına dahi söz söylenir olmuştur. Bu durum çok büyük bir yanlıştır. Hadis Alimleri, Mezhep imamları çok büyük saygıları hakkeden insanlardır. Büyüklerimizdir. Hadis Külliyatımız orijinal haliyle çok değerlidir. Çok güzeldir. Korunmalıdır. Çok müthiş bir sened ve zincire sahip Akademik çalışmalardanki referans sisteminden daha sağlıklı bir sisteme dayanmakta ve 1500 yıllık birikimi hatasız kusursuz bu güne taşımaktadır. İslam dinin en önemli ikinci kaynağı hadislerdir. Zayıf hadis mubahesesi Hazreti Peygamber Sallahu Aleyhi Vesellemin tutarsız. Bir dediği diğer dediğini tutmayan, sözlerinin mesnedi olmayan, uydurma hadisleri bulunan bir kişi olarak tenkit edilmesi durumuna getirmiştir. Arapça bilgisi olabilir ancak yeterli hadis ilmine sahip olmayan bazıları Hazreti Ömer Döneminde 500 hadis bulunuyordu. Daha sonra bu sayı Bir buçuk Milyona çıktı şeklinde tenkitlerle hadislerin büyük çoğunluğunun uydurma olduğu iması vermişler ve imajı oluşturmuşlardır.
Hazreti Muhammed Mustafa Sallahu Aleyhi Vesellemin söylediği rivayet edilen Zayıf hadisler de mübarektir. Değerlidir. Muteberdir. Hadis ilmini bilmeyen Müslümanlar ve akademisyenler işi şu noktaya getirdiler. Sahihler var, tamam akla ve mantığa uygun bi de uydurulup uydurulup yazılmış olanlar var gibi bir tenkide yol açtılmıştır. Bu durum hadis ilmini ve metodlarını bilmemekten kaynaklanmaktadır.
İslam da en temel en önemli ilim Fıkıhtır. Çünkü fıkıh dinin özüdür. Helaller, Haramlar, Adab-ı Muaşeret, İbadetler temel olarak fıkıh ile düzenlenir. Bir Müslüman ister erekek olsun ister kadın öncelikle fıkıh bilmelidir. Şehadet getirip Müslüman olduktan sonra ilmihal okumalı, fıkhın temellerini öğrenmelidir. Fıkıhtan sonra hadis gelir. Ondan sonra diğer ilimleri sırasıyla tahsil edebilir. Bu sıralamayı bilmeyenler, İlm-i Usulü Hadis konularını bilmeyenler, hadisleri temizliyoruz diye çok büyük zararlar vermişlerdir. Olur olmaz herkese “zayıf hadis“ üzerinden tenkit kapısı açmışlar yeterli ilmi olmayanlarında uzman gibi görüş beyan etmelerine sebep olmuşlardır. İlmi olarak Doçent, Prof ünvanlarına sahip akademisyenler de “zayıf hadis” üzerinden islamı ve iki cihan peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa Sallalhu Aleyhi Ve Sellem Efendimizi tenkit etmeye başlamışlardır.
Kütüb-i Sitte, Altı Kitap anlamına gelen, Ehl-i Sünnet’in en sağlam hadis kaynaklarıdır: Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Nesai, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i İbn Mace olmak üzere bu 6 hadis kitabının tamamına Kütüb-i Sitte denir.
“Zayıf Hadis Kıyastan Evladır. “ sözü ile İmam Ahmed bin Hanbel (v. 855) radyallahu anh "Zayıf hadis, re’y (kişisel görüş) ve kıyastan daha sevimlidir." Sözünü benimsemiştir.
İmam Ebu Hanife (v. 767) açıkça böyle bir söz söylememiştir ancak usulünde: Sahih hadis varsa, kıyasa başvurulmaz. Zayıf hadis bile bazen kıyasa tercih edilir, anlayışı görülmektedir. Özellikle ibadetler, faziletli ameller, örfî alanlar gibi konularda.
İbn Teymiyye (v. 1328) “Zayıf hadis, kıyasa tercih edilir. Özellikle faziletli ameller (fadâil) ve benzeri konularda...”
İbn Kudâme (Hanbeli fakihi) “Ahmed bin Hanbel, zayıf hadisin kıyastan evla olduğunu söylerdi.” (el-Muğnî, Mukaddime) şeklinde kitabında belirtmektedir.
Suyûtî "İmam Ahmed, zayıf hadisi kıyasa tercih ederdi, çünkü hadis yine de bir rivayettir."
Zayıf hadis, uydurma olmayan ama isnadında zayıflık olan rivayet demektir.
Kıyas, fıkhi bir meselede Kur’an veya Sünnet’te hüküm yoksa benzer bir meseleye bakılarak hüküm çıkarma yöntemidir.
Bu görüşe göre: Peygamber’den zayıf da olsa gelen bir bilgi, İnsan aklının ürünü olan kıyastan daha üstün kabul edilebilir.
Ancak Bu görüş her konuda geçerli değildir. İnanç esaslarında, haram-helal hükümlerinde zayıf hadisle amel edilmez. Bu söz genellikle faziletli ameller, adab, müstehaplar gibi konularla kullanılır. Ancak bu, mutlak bir kural değil, bağlama göre değişen usulî bir tercihtir.