Her genç asrın soruları ile karşılaşıp erginlik çağlarında bir şaşkınlık yaşamıştır. "Allah iyi madem peki kötülükleri neden yaratıyor. Neden engellemiyor?" , "Tamam her şeyi Allah yarattı peki Allah’ı kim yarattı?", "İslam bu kadar güzel ise neden bölük börçük birbirine muhalif mezhepler var?", "Allah madem rızka kefildi. Çalışıyorum Çalışıyorum. Şu Kadar Kazanamıyorum." tipinde her dönemde bir soru genç nesillerin önüne çıkmıştır. Ergenlik çağında tam okuyup bir şeyler öğrenmeye başladığınızda bilim ile din arasında çelişki!, "Hadislerin bir biri ile uyumsuzluğu tutarsızlığı" tipinde ateistlerin, deistlerin, felsefecilerin düşündüren soruları ile karşılaşmışsınızdır. Bunların en etkili olanlarından Diamond Tema 2024 yılına damga vurdu. Dio bir gladyatör gibi bilekliğini taktı ve yayınlara çıkıp kasıp kavurdu. "Bu Allah madem sadece dünya da hayat yaratmış neden milyarlarca gezegen ve evren yaratmış. Nasa dokümanlarına göre evrenin dünya dışındaki geniş bölgesinde hayat yoksa o zaman Allah İsraf Etmiş Olmuyormu ?" tipindeki sorular. İşte bu tür sorular ile göğüs göğüs e mücadele eden bir kahraman Bediüzzaman. Akranlarının verdiği lakap bu. Medrese hocalarının, alimlerin verdiği lakap. Hayatını okuduğunuzda gördüğü bir rüyada "Ararat Dağı Zirvesinde Volkan Patlıyor. Yanında Annesi var. Annesine sarılıyor. Korkma Said Bismillah de Bismillah Korur diyor. Volkan patlıyor küller lavlar her yere saçılıyor" Bitlis de doğmuş, Bitlis, siirt, Van medreselerinde klasik eğitim görmüş Molla Said. 7-8 yıllık dersleri bir iki senede 4 ay da vermiş. Ezberi çok kuvvetli. Hafızası çok kuvvetli, Muhakemesi çok kuvvetli. Medrese talebeleri üzerine hücum ediyor. Hocasına gidip bunlar 4 er 4 er geliyorlar söyleyin 2 şer 2 şer gelsinler diyor. Minareye çıkıp yürüyor. İstanbul da Pera Palas Otelin odasına "Burada Her Soruya CEvap Verilir Hiç bir Soru sorulmaz diye yazıp ilmi münazaralara tutuşuyor. Sigara içiyor, Sinemaya gidiyor, İttihad ve Terakki ye destek veriyor, Rus Çarına ayağa kalkmıyor, Tiflis de Rusların elinden Esaretten kurtuluyor, arabasında raddoya da çalan "dört sarı güzeller türküsü" nü değiştirmeyin ben o türküyü dinliyorum. O türkü bana Hulefai raşidin hazretlerini hatırlatıyor diyor. 40 alimle münazara yaparken hepsi büyüleniyor. Kendi çayını içtiği gibi 40 ınında önüne konulan çayları içiyor. " Ateş pareyi Zeka, Dehşet bir karakter dehşetli bir hafıza, Van Valisinin evinde 3 ay misafir oluyor Kütüphanesindeki bütün kitapları okuyor Özellikle Batı Felsefe kitaplarının hepsini okuyup ezberliyor. Molla Said, Bediüzzaman Said Nursi. Medreseler de Sarf, Nahiv, Kelam, Hadis, Fıkıh, İcaz, mantık bütün ilimleri yalamış yutmuş. Çağın sorularına karşı "Kuran’ın İcazını Beyan Etmek İçin Girişiyor." Hatta bu emri rüyasında İki cihan Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa AS den alıyor. Budan sonra bütün soruları cevaplamaya girişiyor. Ordan oraya koşuyor. 14 kitap 6000 sayfa yüzlerce ayet ve yüzlerce hadis meallerini içeren ve tamamen yanında bir kaynak olmadan cephe de at üstünde, ceza evlerinde, tekkede medrese de yazılmış cevaplar. Dikkatle okuyanlar görecektir. Acayip külli bir bakış, acayip detaylı, acayip mantıklı, acayip ikna edici, acayip derece de aciz bırakıcı, acayip derece de kesin ve emin. Kendi deyimiyle 1 sene de eserlerimi okuyan dönemin önemli alimleri arasına girer diye söylüyor. Zaten Fıkıhta İlmihal i okuyup üstüne 40 hadis Ezbere bilen Alim zümresinden kabul ediliyor. İşte bu dönemin sorularına cevaplar veren zatın eserlerinin içinde bir kişi var ki ona geldiğinde sesi soluğu kesiliyor. Beni çok derinden etkiledi. Ameliyatı Cerrahiyye hükmüne geçti çok derin ameliyatlar oldu. Kalbim de benliğimde diye söylüyor. Bu bahsettiği zat Şahı Geylani Abdülkadir Geylani Kuddüse Sırrehu hazretleri. 1070 li yıllarda yaşamış, "Gavsül Azam" diye anılan, kerametleri, riyazetleri ile harikalar harikası bir zat. Bazıları tarafından varlığı tartışılsa da efsaneleştiği düşünülse ve iddia edilse de Bağdat ta Kabri şerifi olan yaşadığı kesin olan kitapları eserleri olan Hazreti Abdülkadir Geylani. Daha önce duymuştum ismini hatta tarlada öküzlerle çift sürerken içine bu iş için mi yaratıldın diye bir his gelmiş koşa koşa annesine gidip anlatmış Annesi de Bağdata ilim tahsil etmeye göndermiş. Ceketinin iç astarına 40 altın dikmiş. Okuma masrafları olsun diye yola çıkarken asla yalan söyleme diye tembih etmiş. yolda kervanı şakiler çevirmişler herkesin neyi var neyi yoksa almışlar. Abdülkadir Geylani Hazretleri Annesine verdiği hayatta ne olursa olsun yalan söylemeyeceği sözü aklına gelince şakilerin yanına gidip bende 40 altın var annem çeketimin astarının içine dikti o altınları almadınız. diye söylemiş. İnanmamışlar ısrar edince reise götürmüşler. Reis çeketinin astarına bakıp doğru söylediğini görünce nedenini sormuş. Abdülkadir Geylani hazretleri annesinin söz verdirdiğini söyleyince Reis çok etkilenmiş ve Adamlarına tövbe ettiğini yol kesme adam kaldırma işlerini bıraktığını adamlarının da hür ve serbest olduğunu açıklamış. Adamları durup düşünmüşler yıllardır seninle birlikteyiz biz de tevbe ettik seninleyiz diye onlarda tövbe edip doğru yola girmişler. Bu olay Abdülkadir Geylani hazretlerinin ilk irşadı olarak anlatılır. Bağdat da ders almadık alim bırakmamış. Hammas Bin Debbas hazretleri çok büyük iltifatlar eder bir gün biz göçüp gideceğiz Bağdat halkını irşad ve tebliğ vazifesi sana kalacak dermiş. Geldiğinde ayağa kalkar bulunanlarında saygı göstermesini istermiş. Bir süre vaazlar verdikten sonra Bağdat mücavir alanlarında çevresinde dere kenarlarında inzivaya çekilmiş 25 yıl inzivada dere kenarlarında biten otlarla yaşamını sürdürmüş. bu süreçte bir çok müşkilatlar yaşamış nefis mücadelesinde bulunmuş. 25 yılın En sonun da Hazreti Hızır Aleyhisselam Bağdata girebileceğini halkı irşat ve tebliğ edebileceğini söylemiş. Onun döneminde 500 hıristiyan müslümanlığa geçmişler. Vaazlarında kalabalıktan bir öndeki talebenin sırtında yazıp notlar alınıyormuş. Manevi alem derecelerinden "Gavs ül Azam" lık derecesi kendisine verildiğinde bütün tarikat şeyhleri mürşitler manevi alem zatları, allah dostları boyunlarını uzatıp itaat ettiklerini bildirmişler. Sadece Mennan Şeyhi kabul etmemiş daha sonra o da bir hıristiyan papazın kızına aşık olup yoldan çıkmış ibreti alem olmuş. Bediüzzaman hazretlerinin bu müthiş hürmetine denk gelince biraz araştırdım. Bu mübarek zaatın bildirmesine göre bir tarikat bir cemaat bir oluşum bir irşad topluluğu eğer Abdülkadir Geylani Hazretlerine hürmeti yoksa ona uzak onu tenkit eder posizyondaysa işte bunlar sahih değildir. Bediüzzamanın tespitine göre eğer hürmet ve itaat ediyor ise orta yol tutuyor. Sahih bir topluluktur anlamına geliyormuş. Abdülkadir Geylani hazretlerine bir çok lakap da takmışlar bunlardan bir tanesi münazaraya tutuştuğu kişiyi müslüman haline çevirip ikna edebildiği için El Bazul Eşhep ünvanı vermişler. Avını kaçırmayan bir şahine benzetmişler. Ayrıca sayısız kerametleri, öğütleri anlatılmaktadır. Hakkında Bazı haksız ve mesnetsiz tenkitler de yapılmaktadır. Bediüzzaman Hazretlerinin hürmetinden anladım ki Şah-ı Geylani Hazretlerine Uymayan Tarikat Sahih Değildir.