0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
133
Okunma
Yüzüne dokunan fırça insanın kendi kaderi olmalı, yapay zekânın ucuz boyası değil. Hakikatin çizgileri, zamanın hatıraları, alnındaki izler senin en büyük kimliğindir. Bir sureti değiştirmek kolaydır; ama özünü gizlemek, ruhunu başkasının beğenisine hapsetmek insanın kendine ettiği en büyük ihanettir.
Bugün fotoğrafına sanal bir el değdirip kendini baştan yarattığını sananlar, aslında kendi varlıklarını inkâr edenlerdir. O sahte ışığın altında ne kadar parlarsan parla, bir gün karanlık söner ve geriye yalnızca hakikat kalır. Ve işte o an, bütün maskeler düşer; ne yapay zekânın cilası kalır ne de sahte güzelliğin tesiri…
Bir insanın asıl güzelliği, gözüne yerleşen merhamette, sözünün ağırlığında, kalbinin sadakatinde saklıdır. Filtreyle parlayan yüz, bir anlık yanılsamadır; fakat dürüstlüğün gölgesi, ömür boyu kalır. Kendine ihanet eden, başkasına sadık kalamaz. Gerçek yüzünü sevmeyen, asla gerçek bir sevgi taşıyamaz.
Kimi der ki “Ben sevdim, hoşuma gitti.” Oysa bu söz, hakikati örtmez. İnsan kendi gözünü kandırabilir, kendi nefsini avutabilir; ama gerçek hiçbir zaman yalanın gölgesinde yaşayamaz. Hoşuna gitmiş olabilir, fakat hakikatin yerini hiçbir yapay güzellik dolduramaz. Çünkü aldanış ne kadar tatlı görünse de, sonunda gerçeğin tokadı daha sert iner.
Bilsinler ki, yapay zekânın şekillendirdiği her suret, bir gün silinir gider. Fakat kalbin aynasında saklanan o hakikat, asırlar boyu diri kalır. İnsan, kendisini saklayarak değil, çıplak gerçeğiyle büyür. Çünkü yalnızca gerçek, sonsuzluğa taşınır; sahtelik ise ilk rüzgârda savrulup yok olur.
Reşit ışık