0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
112
Okunma
HİPNOTİK EĞLENTİLER, DİZİLER VE ETKİLERİ :
İçimizden bir çoğu TV kanallarında yer alan dizilerin, filmlerin gündüz kuşağı programlarının genel ahlaka ve toplumsal değerlere ne denli olumsuz etkide bulunduğunun farkındadır. Sadece sosyal açıdan değil bu tür programlar bireysel ruh sağlığı açısından da ciddi hasarlar vermektedir. Seyredilmemesi yönünde kanaat ifade edilir lakin nasıl bir şeytani dürtüyse büyük çoğunluk tarafından yine de izlenilmektedir. ’Ben bilinçliyim, etkilenmem sadece neler olup bitiyor diye merakımdan izliyorum dense de süreç umut edildiği gibi ilerlememektedir. Sen ben o...O kitledeki bireylerdeniz. Mesela geçen cuma 4. sezonu başlayan bir ’Muhafazakar ve/ Seküler Aile Dizisi’ var. Malum dizi. Geçen yıl izlemeyi bırakmakla beraber dayanamayıp sezon finaline bakmıştım. Pes olsun. Senaristlerini kutlarım ki bu kadar felaket senaryosunu hangi iç güdüyle hangi akla hizmetle yazıp toplumsal bilinç altına boca ediyorlar. Aslında hayal gücü deyip geçmemek lazım. Dizideki o kadar felâketten ve çarpıklıktan sonra yarım yumalak dinine meyilli olan birçok orta halli ailenin muhafazakâr olmaya tevbe edesini getirttiler. ’Bak işte ! Bunların iç yüzü böyle . Bunlar böyle felaketlere de müstehaklar!’ Diziyle topluma verilen mesajın özeti bu.
Peki nasıl oluyor da ben etkilenmem diye diye kendimizi kaptırıyoruz bu dizilere? Bir kere yayınlanma saatlerine bakın: Akşam yemeği sonrası ve hatta hafta sonu. Hipnotik transa geçirici film müziği ve fragmanlar eşliğinde. O biolinçaltı terapistlerinin seanslarda uğraşa uğraşa derinleştirmeye çalıştığı alfa -beta -delta boyutu vs. ye bu sayede kısa sürede ulaşılıyor. Hele biraz zlenen ortam loş ışıklıysa, ses yüksek ise, içine gömülünen rahat bir koltuk, günün yorgunluğuydu yarı uykulu bir hal derken... İşte hipnoz olmaya kendi isteğinizle hazırsınız. Siz bilinçlice bir dizi izleme niyetindesiniz ama bu durumda diziler direkt sizin bilinç altınıza hitap ediyor.
Etse ne olur? Konu o kadar basit değil. Bilinç altının hiç bir seçiciliği ve değer yargısı yoktur. Herşeyi olduğu gibi kabul eder. Kodlar. Yeri geldiğinde onu bilince pompalayarak aldığı saçma sapan mesajları aktif hale getirir ve uygulatmaya sevk eder.
Çocukların ve gençlerin izlediği ve oynadığı bütün korku verici, dehşet, savaş,aşk,hayalet, cin- peri, seks-sapıklık, şiddet, kan akıtma ve daha bilmem ne içerikli filmler ve oyunları bu bağlamda düşündüğümüzde durumun vehametini daha iyi idrak ederiz. Şu anda toplumda binlerce şiddet ve ahlaki çöküş/sapıklık örneğine baktığımızda nasıl büyük bir tehlikenin eşiğinde değil tam da içinde olduğumuzu görürüz.
Eğlentilik diye bir şey yok bu dizilerde. Geçici bir adrenalin yükselmesinden çok öte gidiliyor. Akıl tutulması yaşıyoruz .Keza benzer toplumsal programlarda da öyle. Eğlenemiyoruz, hoşça vakit geciremiyoruz umduğumuz sosyal mesajları edinemiyoruz. Kınayıp kınadıklarımıza sonra kendimiz düçar oluyoruz. Bilakis onlar bizim aklımızla maneviyatımızla eğleniyorlar. Bizimle maytap geçiyorlar.
Dur diyelim. Ben bu yıl dizi- mizi izlemeyeceğim. Son kararimdir!.
Psik. Dr. Ayşe İzci Coşkuner/Aile Danısmanı
Not: Bu makaleyi beş gün önce yazmıştım lakin paylaşmadim. Sonra medyadan yukarıda adı geçen malum dizi ile ilgili tepkiler oluştuğunu okudum. Az bile. Luzum üzerine uzman gözüyle yazımı paylaştım. Dileyen dostlar benden izin almaksızın ismim ile beraber paylaşabilirler. Selam ve dua ile
5.0
100% (1)