An: En küçük zaman

Beyaz: Ak
1.
süt, pamuk, kar gibi şeylerin rengi.
2."Beyaz giysiler içindeydi"

Boğulmak:
1.
Boğmak eylemine konu olmak.
2.şe sarıldık"
5.Davranmak.
"Hemen silaha sarılmak kabadayılık gösterisiymiş.."
6.
mec.
Bübilmeyen derin suda boğulur"
ucak

Herhangi bir nedenle havasızlıktan ölmek.


Can:
1-Yaşayan varlıkların yaşamasını sağladığına ve ölümle varlıktan ayrıldığına inanılan madde dışı varlık

Herkes ölümden korkar" insanın canı tatlıdır
2.yaşama, yaşam.
"Boğulanı kurtarayım derken canından olmuş" (ölmüş)
Canından olmak

Çabalamak:

Güç bir durumdan kurtulmak ya da bir işi yapmak, başarmak için uğraşmak, güç
harcamak.
"Herkes bir yol bulmaya çabalıyor"


Direnmek:
1.
Herhangi bir düşüncede, bir durumda, bir istekte ayak diremek.
İnat etmek
2.
karşı koymak.
"Düşman direniyordu"



Düşmek:
-Boşlukta, yerçekiminin etkisiyle, yukarıdan aşağıya doğru inmek.
"Bütün cisimler boşlukta aynı hızla düşer"
-(insan, hayvan gibi yürüyebilen şeyler) dengesini yitirerek yere serilmek, devrilmek, yıkılmak.
"Çocuk koşarken düştü"


Dilemek:
1-bir şeyin yerine getirilmesi isteğinde bulunmak, yapılmasını istemek.
"Bu konuda gerekenin yapılmasını dilerim"
Benzer:
arz etmek
rica etmek
2.
biri için bir dilekte bulunmak.
"İyi yolculuklar dileriz"

Duymak:
1.
ses olarak algılamak, ses almak, işitmek.
"Sağır değilsen fısıltıyı duyarsın"
2.
Duyular aracılığıyla algılamak,
nesnelerin fizik durumlarından duyular aracılığıyla bilgi edinmek.
"Yüzümde esen yeli duydum"

Gizem: Felsefe terimi:
Aklın erişemediği ve dolayısıyla mantığa,
akla uygun bir açıklaması yapılamayan,
ne olduğu çözülemeyen,


Gerçek:
1-el ile tutulup göz ile görülecek biçimde tam anlamıyla var olan, varlığı hiçbir biçimde yadsınamayan,
hakiki
2.
kendisi gibi olan, aslına uygun bulunan, yapay olmayan.
"Gerçek inciden gerdanlık pahalı olur"

Hayat:
Yaşam,dirim.
2.
doğumdan ölüme değin geçen süre.
Benzer:
ömür
Hayal: Gerçek olmayan düş

İki: iki sayı Çift: Birbirini bütünleyen iki tekten oluşan, ikisi bir takım oluşturan.
"İki çift çorap aldım"



Kuş:

Yumurtlayan omurgalılardan, akciğerli, sıcak kanlı, vücudu tüylerle örtülü, gagalı, iki ayaklı, iki kanatlı uçucu hayvanların ortak adı.


Kitap:

1-
Basılı
Basım evinde basılıp kapak geçirilmiş kâğıt yapraklardan oluşan ve okumakta yararlanılan nesne.
"Bu kitap yeni çıktı"

Kul:
1.(Tanrı’ya göre) insan.
"Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş"
2.
eskimiştir•tarih terimi
köle ya da karavaş.

Mucize:1.
akıl yoluyla açıklanamayan, bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olay.

Nefes:
1-Soluk
2.
(boş bir inançla) iyileştirir diye hastaya okuyup üfleme.

Ölüm:
1.
insan, hayvan, bitki gibi herhangi bir canlının yaşamının tam ve
kesin bir biçimde sona ermesi.
2.
ölme biçimi.
"Onun attan düşerek ölümüne inanmak zor"
Sarılmak:

1.
Sarmak eylemine konu olmak.
"Düşm
Bir şeyin üzerine bir ya da birkaç kez dolanmak.
"Sarmaşık asmaya sarılmıştı"

1.
sarmak eylemine konu olmak.
"Düşman her yandan sarılmıştı Üzerine bez sarılan yarası acı veriyordu"
2.
Bir şeyin üzerine bir ya da birkaç kez dolanmak.
"Sarmaşık asmaya sarılmıştı"
3.
Kollarını dolamak, kyük bir istekle kendini vermek, benimsemek.
"Çocuk bu yıl derslerine iyi sarıldı"
7.
mec.
Hemen yapmaya koyulmak, işe girişmek.
"Haberi duyunca kutlamak için telefona sarıldı"
8.
mec.
Büyük bir umutla bağlanmak, güvenmek.
"İnsan hangi dala sarılacağını bilmek’

Siyah: Kara
1-bütün ışınları emen, hiçbir ışını yansıtmayan en koyu renk, ışıksız, karanlık gece rengi, kömür rengi.
Benzer:

Sır:
1.
kimseye söylenmemesi, gizli tutulması gereken şey, giz.
2.
insan aklının yeterince açıklık getiremediği şey.
"Doğa sırlarla dolu"

Uzaklaşmak:
1-ayrılıp uzağa, uzak bir yere gitmek.
"İçi, oradan hemen uzaklaşmak isteğiyle dolmuştu"
2.
ilgisi azalmak, yabancılaşmak.
"Sık görüşmeyince insan dostlardan uzaklaşıyor"

Terk etmek:
1.
Ayrılıp gitmek, bırakmak, ayrılmak.
2.
(bir şeyi) bırakmak, yapmamak.
"Sigarayı terk etmek kolay mı?"

Yaşam:
1-canlılarda, doğumdan ölüme değin, etkinliği sağlayan olgular bütünü.
2.
doğumdan ölüme değin geçen süre.
"Gerçeği yaşamının sonuna doğru görebilmişti"

Yeşermek(Bitki)
Yaprak vermeye başlamak,
yapraklanmak ,
Gövermek
Çoğunlukla baharın gelişi ve doğanın canlanması ile ilgilidir.
Örnek: Okulun arkasında ki tepeler, yağan yağmurlardan sonra yeşermişti.

Çiçek açma: Yenide ortaya çıkma, görüntü verme.

Yazımı kışa çevirdin mutluyken mutsuz ettin

Son bahar mevsimi yani hazan deyince hemen hüzün aklımıza gelir.
Günler kısalır, yağmurlar yağar, yapraklar dökülür.

Işık tutan : Yol gösteren bilgilendiren kişi

Yeşermek: Son zamanlarda tükendiğini düşündüğüm umutlarım yine olmaya başladı yeşermeye başladı
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx