7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2009
Okunma

Hazreti Mevlana buyurur ki’’ Bahtı yaver giden ve talihli olan bilir ki, akıl ve zekâ taslamak şeytandan, aşk ise Allah tandır.’’
Aziz Türk milleti İslamiyeti ehlibeytin elinden tanıdığı için inancını hep aşk boyutunda yaşamıştır. Bu sebepten olacak ki Peygamberlerini Arap yarım adası çevresinde âleme ikram eden Cenabı Hakk zülcelâl hazretleri, peygamber varisi dostlarını Anadolu toprağı için beğenmiş ve dünya sahnesine bu gönül erlerini bu topraklardan ikram etmiştir.
Hazreti Mevlana ise yine Anadolu toprağının gül bahçelerinden nadide bir güldür. Yıllar boyu mesnevisinde ifade ettiği sözleri sömürülen, evrimcilerinden tutunda reankarnosyoncularına kadar lafızları cımbızlanarak sömürüldükçe sömürülen bir insan-ı kâmildir Hz. Mevlana.
Anadolu insanı kabrini ziyaret eder, O’nun manevi havasını öyle bir hisseder ki, bir dostumun ifadesi ile ‘İki yerde bu havayı hissettim ben, biri efendimizin (SAV) kabri şerifi ikincisi de Hz. Mevlana’nın kabri’’ demekten dahi kendini alamaz.
Bugün E–5 karayolu üzerinde seyir halinde iken üst geçitlerde ‘’Gel ne olursan ol yine gel’’ şeklindeki sözünün yazılı olduğu viniller gördüm. Ne kadar acı aslında, sanki Hz. Mevlana bu sözden ibaretmişçesine insanların kafalarına bu sözü sokmaya çalışmak. Yahu bunu azıcık dinini yaşayan her Türk evladı zaten biliyor. Sanki O aşk denizinin kaptan-ı deryasının başkaca sözü yok, sanki O gel derken geldiğin gibi kal diyor. Mevlana elbette gel diyor, bu çağrısını elbette tüm insanlığa yapıyor ama nevar ki geldiğin gibi kal demiyor aksine İnsan-ı Kamil e gelen kimsenin kalbi taş olsa, mermer kesilse inci olur diyor. Nereye çağırıyor Mevlana? Kendi olduğu yere çağırıyor, neresi orası? Allah’ın huzuru! islamın kâmil manda yaşandığı yer.
‘’Her dükkânda ayrı bir kar var oğul. Mesnevi yokluk (fenafillâh-Allah ta yok olma) dükkânıdır. Mesnevimiz birlik dükkânıdır. Bir den başka her ne görürsen put tur o’’ Mesnevi; VI/229 Beyit no:1528–1531.
Bu 2007 yılını Mevlana yılı olarak ilan edenlerse enteresandır UNESCO tayfası, yahu güldürmeyin adamı Mevlana kim siz kim? Siz değimliydiniz daha dün Bosna’da binlerce insan katledilirken seyirci kalanlar, siz değimlisiniz Filistin de, Irak’ta dünyanın bilmem neresinde her melaneti Müslümanlara reva gören zevat? Efendim? Evet, sizsiniz şimdi neye kılıf arıyorsunuz ki Hz.Mevalanayı dilinize dolamaya karar verdiniz bu sene?
700.000 ıraklı katledilmişken, biz bu satırları yazıp okurken dahi 7 yaşındaki kız ve erkek çocuklarının ırzına geçilmiyor mu halen daha? Dinler arası diyalogun misyonerlik mantığı ile ılımlı İslam safsatasıyla beraber maksadınız, birgün size bunların hesabını soracağını çok iyi bildiğiniz Aziz Türk Milletinin nabzını tutmak mı ? Yoksa sen ey batı; dünya yaratıldığından beri Allah birdir dememiş olan topluluk! sen Mevlana’yı nereden anlayacaksın?
Hz. Mevlana bir gün bir papaza,
— Söyle bakalım der sen mi daha yaşlısın yoksa sakalın mı diye sorar
Papaz;
— Ben büyüğüm der. Mevlana:
— Yazık! Sakalın ağarmış, sen ise hala karanlıklardasın der.
Bu söz üzerine Papaz Müslüman olur.
Şimdi soruyoruz, Ey Batı; Ey Hz. Mevlana yı dahi pisliklerini örtbas etmek için kullanmaktan çekinmeyen topluluk ve onların yerli uşakları ‘’Gel ne olursan ol gel ‘’ ne demektir birazcık anlayabildiniz mi? Anlayamazsınız, anlamadınız, anlayamayacaksınız neden mi? Çünkü ‘’Allah zalimler topluluğuna hidayet etmez’’
Söz Hz. Mevlana olunca elbet söylenecek çok şey var. Ancak hangi söz ile onun söylediği sözlerden daha iyi anlatabiliriz ki?
‘’Ben yaşadığım sürece Kur’an ın bendesiyim. Ben Muhammet Muhtarın yolunun tozuyum. Benim sözümden başkasını, bir kimse naklederse, ben ondanda şikâyetçiyim, onun sözünden de.’’Hz. Mevlana Rubailer.
Onu gül kokusunun yanında bir ney sesinde gönüllerinde yaşatanlar için âcizane bir şiirimide arz ediyorum. Selam saygı ve muhabbetlerimle efendim.
’NEY’
Çalmasını bilmesem de,
Bir Ney almalıyım...
Çok ta zor olmasa gerek,
Derdini üflemek.
Aşkımı üflerim dert sazına.
Üfledikçe;
Sen kokmalı her taraf ,
Seher vakitlerinde üflemeli,
Aşkı, son notadan.
Birinde Âdem’in tövbesini,
Diğerinde İbrahim’in gül bahçesini.
Yakup’un gözyaşını,
Musa’nın asasını,
Bir diğerinde, tek fasılda;
Göklere çekilmeli İsa gibi...
Resulullah kokmalı her makam.
Ve sonra...
Şeyhim olmalı güfteler...,
Göz yaşım,dudaklarımın kenarından,
İçine akmalı kan misali.
Onu görünce hayat bulmalı ’Ney’.
Up uzun sinesinden,
Sana şu dizeleri haykırmalı özlemle...
’Gayrı dayanamam ben bu hasrete,
Ya beni de götür, ya sende gitme.’
Erkan ÇEVİK /İstanbul / 2007