4
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
438
Okunma

Ayna karşısında toplandık bugün
Ben , gölgem ve hayat
Gölgem gayet ciddi
Ben ise alabildiğine gevşek
Hayatın üstünde eski bir takım elbise
Kravatı yamuk
Gözünde saç diplerime kadar her şeyi gören gözlük
Kırk senedir ilk defa birbirine kavuşmuş yakamı sıkmaya hazır haciz memuru gibi konuşmaya başladı
“ çorapların delik ama hayallerin ütülü kimin sayesinde sanıyorsun sen ?”
Ben güldüm.
Gülüşümün altından döküldü dişler,
dedi ki her biri:
“Biz yıllardır bu ağızda çalışıyoruz,
ama hâlâ sigorta yapılmadı.”
Tokmağı ilk cümlede gösteren
Hayat
Nefes alma ihtiyacı duymadan bir daha söze girdi;
“Gel,” dedi,
“maaşını umuda yatır,
tatilini ertele,
yorgunluğunu mesaiye yazdır,
ama kahkahanı peşin öde.”
Ağzım aralandı ki
Gölgem sever parazitliği ;
“Söylesene, dedi,
Kendinde misin
Hâlâ kendi adını kalabalıkta unutuyorsun,
hâlâ uykunu pazarda ucuza satıyorsun.”
Hak verdim.
Ama hak vermek de ne garip iş!
İçimde bir mahkeme var,
ben hem sanığım hem hâkim,
hem de seyirciler arasında sıkılmışım.
Yılların birikmişliği var gölgemde
Çarşaf çarşaf serecek her şeyi
Hiç yanıltmadı beni devam etti ;
“Hâlâ sakızını şeker niyetine çiğniyorsun,
cebinde hâlâ boşluk,
dilinde hâlâ şikâyet “
Nankör yıllarca seni yanımda taşıdım diyecektim ki
Yutkundum, sanki dilim mideme kaçacaktı
Neyse ki Azrail trafiğe takılmıştı
Ha bir sen eksiktin demeye kalmadan
Saat kolunu salladı
Akrebi sinirli
Yelkovanı sabırsız
Destursuz ortaya daldı
“Dakikalarını boş harcadın,
ben senin için bu kadar dönerken
sen niye aynı yerde oturdun?”
Ve ekledi öğretmen tavrıyla
“Vakit nakittir”
Oldum olası davetsiz misafirleri sevmem
Neden hep konu nakte dönüyor diyemeden
Cebimde ki bozukluklar
Miras pay ediliyor sanki
İki kelamda onlar etti
Hemde baya felsefi
“Yuvarlanıyoruz ama bir türlü
düşünceye katkımız yok.”
Sizin bana katkınız ne zaman oldu deme kararlığını yakalamıştım oysa
Ayna beni bölmeseydi
“Her gün maşallah karşımdasın
Beni bedava psikolog niyetine kullanıyorsun.
Bir seans ücreti bile bırakmıyorsun “
Allahın cezası cebimde ki bozukluklar bunada siz sebep oldunuz dedim
Ama tabiki içimden
Aynaya laf etmek ne haddime
dayılanır mı insan
En mahremini bilene
Bari gördüklerini söylemese diye duaya durdum
Elbette ki O devam etti
“Sen mi kendine bakıyorsun,
yoksa biz mi sana bakıyoruz?”
Keşke sana bakmasaydım kendimi de tanımasaydım diye hayıflandım
Yine de şükür ettim kıl payı kurtulduk kirli çamaşır havadislerinden
Baya terledim bi soluk yüzümü yıkamak için müsaade istedim
Az soluklanayım dememe ramak kalmıştı
İçimde ki hınzır çocuk uyanmasaydı
Ekmek kuyruk sırası kendisine gelmişcesine sıraladı peş peşe içinde geçen biriktirdiği ne var ne yoksa
“Oyuncaklarını sattın, hayallerini takside yatırdın.
Eskiden misketleri gökyüzü sanırdın,
şimdi gökyüzünü ancak taksitli tatil broşürlerinde görüyorsun.”
Sonra parmağını salladı,
ciddiyetle devam etti
“Çocukken gülmek bedavaydı,
şimdi her espriye KDV,
her kahkahaya stopaj ödüyorsun
Eskiden hayalin balondu,
patlasa bile neşeyle koşardın,
şimdi hayalin
patlasa ömür boyu borçlusun”
İçime tüküreyim pardon şansıma yani diye söylendim
yine de sağolsun merhametli davrandı ötekilerine göre
Açtım musluğu korka korka
İnsanın korktuğu başına gelir değil mi
Suyun sesi hep öyle romantik değildir
Birden gürledi kulağıma
“Senin hayatın da bana benziyor, dedi.
Akar gider, nereye gittiğini sen de bilmezsin.
Kimi zaman nehir gibi çağlarsın
kimi zaman damla damla sızarsın,
ama sonunda hep denizde kaybolursun,
çünkü yüzme bilmiyorsun “
Sağol ya harbiden sağol İnsan yüzünü yıkarken de boğulurmuş öğrenmiş oldum
Suyu ne durdudu ki sen durdurasın salak deyiverdim birde ben kendime
Komplo kurulmuş sanki beynimde musluğu kapatma düşüncesini yediremedi kendine
Başa gelen çekilir elbet
Dök içinden sende bütün
Yük ettiğin klorlu düşüncelerini dedim
Ekledi öyle umarsızca
“Sen de benim gibisin:
bir damla kahkaha,
bir kova dert,
ama sonunda aynı nehire karışacaksın.”
Allahtan ki nehir dedi kanalizasyon deseydi gece gece psikolojimle hiç uğraşamazdım
Yediğim azarlar yetmemişçesine
Ulan yumuşak yerden bu ses nasıl çıkar sorusu içimde dört nala koşadursun
Yatak çağırdı beni heybetli sesiyle
“Ben senin sırdaşınım,
her gece kulağıma sırlarını fısıldıyorsun.
Ama sabah olunca hiçbirini hatırlamıyorsun”
İyi ki her gece benden beter yorgunsun kıpırdamayan asosyal yalnızlık budalası diyecektim ki üstüne yürüyerek
Uykum beni yakaladı gözlerimin pelerininden hemde silkeleyerek
“Kendine gel yoksa sen gelmezsen ben gidiyorum”
dedi cinsiyetsiz uyku
ne halt rüya görecek ise
gerçeğin kaçakçısı ömrün yarı hırsızı diye düşündüm sessiz sessiz
düşüncemi okumuş olacak ki
Kapanışı yaptı yine bildiği gibi
“Göz kapaklarını kapatırım,
içine başka evrenler fısıldarım.
Sen uykuda kahraman olursun,
ama sabah alarm çaldığında
koynumdan atarken seni
yine borçlu hayat yorgunu bir garip kimsesizsin.”
Fırat Yetiş
5.0
100% (6)